Hayatı doyasıya yaşadım desem yalanlar beni ülkenin ahvali
Ben kimim nereden geldim şimdi nerdeyim
Gel kır zencirini gönül kapımın
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
Benimle başlamadı hayat
İddialı sözler söylemek için burda değilim
Kimse alınmasın üstüne
Hiç kimse ağırlığı altında ezilmesin sözlerimin
Cesaretimi toplamanın vakti geçmiştir
Kalbimin can alıcı yerinden vuruldum çok kere
Prometeus da değilim
İnanmadım esatir-i evveline
Kapılanmadım mitolojiye Zeus'a vurgun değilim
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
Toplanan benim için bir araya gelmemiştir
Hiç kimsenin hayat hakkını gaspetmedim
Yaşamın en ince pamuk ipliği noktasındayım
Ha koptu kopacak
Bir örümcek ağına sarmalanmış gibiyim
Kiminin elinde fermanım
Beni bekler adeta Frenkten ithal giyotin
Celladım belki aramızda yaşar durur
Bilinsin ki korkmadım Rabbimin verdiği canın alınmasından
Ondan geldikse gidişimiz O'nadır
Bilmeli bizi tanıyan ihvan
Bilmeli bir elin parmaklarına tahammül etmeyen insan
Biz bir ağacın dalları gibiyiz derdik başlarken işe
Yaşamın güzelliklerini paylaşmak varken
Hayata farklı bakmak ve algılamak ömrü değişkenliğiyle
Bilmezdik her adımımız ürperti verir nefesimiz rahatsız eder kimisini
Onların ki bilirler kendileri hem biz biliriz kalp gözüyle
Gelmişini dünden bugüne biliriz saklamasın marifetini kimse
Tek vurulmak üzer beni arkadan baş başa iken herkes babasının oğludur
Şimdi erkeklik öldü bu ürkütür oldu beni
Masa başında kaybetmek üzer oldukça beni
Biz açık alanda güreşip muzafferiyeti elde eden insanlardık
Pisi pisine arkadan kalleşçe galip gelenlere acıyan insanlardık
Ne oldu da değiştik yıllar ne kaybettirdi idealimizden
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
Ne nostaljiye kurban ederim duygularımı ne de değişti fikirlerim
Ben medeniyetimin emrinde kapısında kul, hizmetine amadeyim
Sözü uzatmak bizde hoş karşılanmaz sözü kısa kesmek lazımdır
Doğudan geldim
Ürkek değilim
Korkak olmadım asla
Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde
Herkesi kardeş bilmeye geldim
2
Doğudan geldim
Yıkık bir medeniyetin kalbi yaralı evladıyım
Şahidim üzerime çöken kubbesidir kümbetlerin
Binlerce yazılı kitaba tahammül etmedi onlar
Merhamete yabancı, insanlık bilmedi onlar
Kütüphaneleri yerle bir edenleri sorgulamaya geldim
Fikir hırsızlığını marifet sayanları tanıdım bir bir
Onlar huzurluysa gerisi hikâye diyenlere sözüm eksik olmaz
Bunların geçmişini bilirim de mirasçılarını sorgulamaya geldim
Doğudan geldim rahvan atlarla mevsimler ötesinden
Uğradığım her yer talan içre gözü yaşlı insanların
Ne bağ ne bostan bırakılmamış ağaç yeryüzünde
Kuşların cıvıltısına tahammül etmeyenler yuva dağıtmış
Yeni baharlar kurma adına heybemizde genç fidanlar taşırız
Tohumlar avuç avuç heybemizde gittiğimiz her yere
Saçarız merhameti gökyüzünden kurak topraklara
Can alanlar korkmasın amacımız öç değildir bu gün
İnsana değer katmayıp onları ölüme terk edenleri sorgulamaya geldim
Afrika'da ölen benim Asya'da benim Avrupa'nın ortasında ölen ben oldum
Ben oldum ismi konulmamış coğrafyalar ki kan kokar
Nerede bir yetim varsa öksüz varsa gözünde yaşız, kalbindeki acıya ortağız
Biz hesabı vermek isteriz hesap sahibine
Tüm insanlarla kardeşiz Kal u belâ'dan beri
Ezelden ebede uzanan yolculuğumuzda rahmetten taraf
İnsanlığın hesabı benden sorulur vebali benim boynumdadır
Nerede haksızlık vak'î olursa haktan yana ben incinirim
Tek başıma kalsam bile böyle bildim böyle bilirim, ondandır geldim
Gelişim ürkütmesin sırtımda sadağım yok, elimde mızrağım yok
İnsanlığa mesajım var biz kalp yapmaya geldik, çağlardan öte
Ürkmesin isterim bize reva görülen zulme tüy diken
Can veririz de can bulsun bizi öldürenler onun için geldim
Ne desem ki taşları bağlamışlar, önümüzde ısırganlar serbest
Ne yazık ki yuvası dağılmış bülbülüm, sesim böyle çıkar derinden
Sen gel acılarını dinle insanımın sen gel göz yaşı dökme
Yanaklarda akan yaş olmasam lanet oku bana bunun için gelmişim
3
Doğudan geldim ondandır yorgunluğum terk edip pınarların sesini
Yorgunum bir çınar ağacının gölgesinde dindir susuzluğumu
Uzak diyarlardan getirdiğim selam Semerkant'tan Buhara'dan
Rey'den'dir Bağdad dahil Kerbela'dan Diyarbekir'den Ruha'dan
Ben Doğudan geldim zerrelerimle uyuşmadı gönlümle coğrafya
Ben emek harcayıp nice yollar tükettim yalın ayak
Sesimi Feriddüdinî Attar'dan aldım, Mantıku't-Tayr'dan
Binbir gece masallarımı çalandan hesap sormaya geldim
Beydaba'yım anlattıklarım kimlere mal edildi söylensin artık
Mevlana'yım sesim Mesnevî'de kalmasın
artık
Risalettü'n-Nushiyye'de Yunusum dağları taşları çağırırım aşkına
İbrahim Ethem'im anladım çatıda deve nasıl aranır
Behlül-i Divane'yim Reşid'in Sarayı'nda
Medeniyetimin sesi olmaya geldim Doğu'dan
Haccac-ı Zalimler çoğalmış hesap sormaya geldim
Kendi nefsime söz geçirip uzak diyarlardan geldim
Hayatıma kast edildi uzun vakt sesler duydum çığlıklara dair
Feryadlar karıştı asumana, şeme pervane kesildi ruhum
Ben Fuzulî'yim, Genceli Nizamî'yim Mecnun olmak için doğmuşum bu asırda
Leylasız bir yere gidemem mutlak görmeliyim Leylamı burada
Memle Zinn'im, Husrev u Şirin'im Kerem ve Aslı
Kaydım düşülmüşse kütüklerden bilsinler yeniden dünyaya gelmişim
Hesabını vermeli yokluğumda bey kesilen divana oturan zatlar
Topraklarım uzanır Hindistan'dan Afrika'ya kadar
Ben bu toprakların emzirdiği çocuğum
Ben kendini bulan toprakların diliyim
Dilsizlerin, güçsüzlerin, zayıfların hem eli hem sesiyim
Ben Doğudan geldim apansız beklenmeden sessiz
Doğudan geldim üstüm başım toprak yeniden doğdum
Toprakla vucud buldum onunla beslendim şimdi doğruldum
Neyde hüzünüm hattat kamışında büyükçe vavım
Bilirim yerlerde kalmadı enin u ahım
Yorgun ellerin havada duruşunda duayım
Rahmetin çorak topraklara düşüşünde çatlayan tohumuyum gönüllerin
Ben Doğudan geldim Batıya ulaşmak için
Küllerimden doğrulup Endülüse üflenen ruhum El-Hamraya
Ben Abdullah'ın annesinden işittiği azarın cevabıyım yeniden geldim
Tarık bin Ziyad'ın gemilerini yakmasına şahidim
Çalınan medeniyetin sesine Âkif'im, ondandır acılarım
Ben Doğudan geldim nefsime söz geçirip uzak diyarlardan
Gecenin şafağında beklenen ziyasıyım geleceğin
Gözler uykuya haram kılınacak beklenen sesi duyacak kulaklar
Ondandır ismimin anılmaması lanetli bilinmem için çabalar
Ben Doğudan geldim selam getirdim medeniyet adına
Esintileri Yesrib’den gül kokulu diyardan
Ben Doğudan geldim bilmeli artık beni insanlar
Anlamalı gelişimi saklamamalı dünya
Acıların otağ kurduğu gönlüm yaralıdır benim
Derdine şifa aramaya çıkan Lokman-ı Hekim misali
Musa'nın arkadaş beklediği Hızır misali
Ben Doğudan geldim Batıya doğrudur hicretim
Özür dilerim birçok engeller aştım da geciktim
Ben Doğudan geldim dostlar ondandır mahcubiyetim
Kaç savaş olmuşsa geride kalmışsa ne kadar kıyım
Elimdedir defteri insanlığın hesabını sormaya geldim
4
Bir mart sabahı uyandım yılların uykusundan dedim ki kendime niye bu hale geldim
Doğudan geldiğimi hatırladım öyle anlatıldı ne varsa kitaplarda, hayata dair
Binlerce seneye dayanan geçmişim, barbarlığa elveda dememişken şimdikiler
Benim kendimi tanımama ne zamana dek engel oldular, olmak istediler
Ben Doğu Medeniyetindenim
İnancım yer yer farklı olabilir
Kadîm topraklar üzerindeyim
Peygamberlerin doğduğu topraklar üzerindeyim
İnanmaktayım tüm inen kitaplara onların izindeyim
Ben Doğudan geldim alnımda kimliğimin kırışıkları hüzün diye okunur
Ben Doğudan geldim kimliğimde başkasının sefasının eza izleri silinmeyecek
Ben Doğudan geldim başımda örülen bin bir çorabın ipleri sarkıtılmış
Ben Doğudan geldim sözüm söz başım dik duruşum eğik olmadı asla
Ben Doğudan tüm insanlığa selam getirdim, medeniyet adına
Silahların konuşmadığı, masa başlarında sınırların çizilmediği ortama davetiyedir
Bu davetiyede insanın insanı sömürmesi yok ezmesi asla olmaz
Ben Doğudan geldim korkular yerini sevince boğsun diyedir selamım
Ey Doğu İnsanı silkin derin uykudan ki senin için yollara düşüp geldim
5
Doğu'dan geldim istikametimi bozmaya aday kimse utanmalı benden
Onlara insanlığı öğreten benim
Onlara kardeşliği öğreten benim
Benimle diner ancak savaşlar
Benimle son bulacak buhranlar
Ondandır iddiam ondandır gelişim
Ben Doğu'dan geldim alnı açık başı dik
Ruhunda eğilmeyi bilmeyen anlayışla kırılmaya muktedir
Ben Doğu'dan geldim dostlar tanışmak için
Benim gelişime başka bahane uydurtmasın kimse
Yoktur çağın kuvvetlisine intibakım
Ben haksızlıkların karşısında bilenen kılıncım haklıdan yana
Mazlumun sesi olmak istedim
Zulmün her çeşidine isyandır varlığım
Ben yetimlerin kimsesizlerin boynu büküklerin sesiyim
Ben Doğu'dan geldim apansız zulmet içre karanlığın reddîyesi
Aydınlıkların içinden huzura doğru yürüyen benliğini bilmişim
Ne piramid tanıdım ne tümülüs ne höyüklere kapılandım
Ben Doğu'dan geldim sözü bir özü bir söylediğinde ısrar eden
Ben Doğu'dan geldim karşılama tören hiçbir etkinlik istemeyen
Ben Doğu'dan geldim hakkını almak isteyene el ayak olmak için
Artık Batı'nın kapısında gedâ olmama adına direnişin sembolü
Hakkın ve hukukun timsaliyim kabullenmez sıfatım
Madem hak var adalet var niçin sürer savaşlar
Bunların hesabını kimilerinden sormaya geldim
Suçum budur ellerim kayda alınsa
Beni övenler sonra suçlu bulsa
Hakkımda ferman çıkartılsa
Biline ki değişmez tavrım ben Doğu'dan geldim
Haksızlıkların üzerine düşen kaya misali
Kiri yıkayan yeryüzünden sağnak yağmur misali
Deprem gibi oturtulmak isteneni yıkma adına
Varoluşun dirilişin gerçek anlamı
Bu manada Doğu'dan geldim dostlar
Ellerim kucaklasın isterim dört mevsim yedi iklimi
Bilirim ürkektir önceleri bakışlar
Ben Doğu'dan geldim felaketin habercisiyim haksızlık yapan için
Ben insanlığa müjdesiyim ahı tutanların
Yeryüzünde fark etmez ne devlet ne coğrafya
Ben susturulan insanlığın sesiyim
Ben Doğu'dan geldim selamım zayıf düşene, bırakılana
Ben onların emrine amadeyim
Ben Doğu'dan geldim
6
Doğu'dan geldim istikametimi bozmaya aday kimse utanmalı benden
Onlara insanlığı öğreten benim
Onlara kardeşliği öğreten benim
Benimle diner ancak savaşlar
Benimle son bulacak buhranlar
Ondandır iddiam ondandır gelişim
Ben Doğu'dan geldim alnı açık başı dik
Ruhunda eğilmeyi bilmeyen anlayışla kırılmaya muktedir
Ben Doğu'dan geldim dostlar tanışmak için
Benim gelişime başka bahane uydurtmasın kimse
Yoktur çağın kuvvetlisine intibakım
Ben haksızlıkların karşısında bilenen kılıncım haklıdan yana
Mazlumun sesi olmak istedim
Zulmün her çeşidine isyandır varlığım
Ben yetimlerin kimsesizlerin boynu büküklerin sesiyim
Ben Doğu'dan geldim apansız zulmet içre karanlığın reddîyesi
Aydınlıkların içinden huzura doğru yürüyen benliğini bilmişim
Ne piramid tanıdım ne tümülüs ne höyüklere kapılandım
Ben Doğu'dan geldim sözü bir özü bir söylediğinde ısrar eden
Ben Doğu'dan geldim karşılama tören hiçbir etkinlik istemeyen
Ben Doğu'dan geldim hakkını almak isteyene el ayak olmak için
Artık Batı'nın kapısında gedâ olmama adına direnişin sembolü
Hakkın ve hukukun timsaliyim kabullenmez sıfatım
Madem hak var adalet var niçin sürer savaşlar
Bunların hesabını kimilerinden sormaya geldim
Suçum budur ellerim kayda alınsa
Beni övenler sonra suçlu bulsa
Hakkımda ferman çıkartılsa
Biline ki değişmez tavrım ben Doğu'dan geldim
Haksızlıkların üzerine düşen kaya misali
Kiri yıkayan yeryüzünden sağnak yağmur misali
Deprem gibi oturtulmak isteneni yıkma adına
Varoluşun dirilişin gerçek anlamı
Bu manada Doğu'dan geldim dostlar
Ellerim kucaklasın isterim dört mevsim yedi iklimi
Bilirim ürkektir önceleri bakışlar
Ben Doğu'dan geldim felaketin habercisiyim haksızlık yapan için
Ben insanlığa müjdesiyim ahı tutanların
Yeryüzünde fark etmez ne devlet ne coğrafya
Ben susturulan insanlığın sesiyim
Ben Doğu'dan geldim selamım zayıf düşene, bırakılana
Ben onların emrine amadeyim
Ben Doğu'dan geldim
7
Almışım başımı ellerimin arasına aşkı öğrenmeden şiirler yazmadım
Seninle hemhalim gönlüm arzular öteleri sen beni anlamadın
Ruhumun her zerresine sinmiş anlaşılan yalnızlıkla başım hoş
Nedense anlamaz işine gelmeyen beni ondandır muzdaribliğim
Doğu'dan geldim hakkını ödemeliyim Doğu'dan geldiğimin
Coğrafyamda pusuda durur her tür düşmanlık ayağa kalkmayayım
Gün yüzü görmemem içindir yapılan plânlar çizilen krokiler
Semerkant benim Buhara benim İsfahan benim Bağdad benim
Mehabattan Haydarabad'a uzanan bendedir Arabistan benim
Bu denli uzanırım Asya'dan Afrika'ya Diyar-ı Rûm'a dek benim
Niçin boynum büküktür güzel şarkılar söylemekten uzak olanım
Neden esarettedir kimliğim ben onlar için hangi korkuları büyüttüm
Onlar istemeyecek onlar dilemeyecek işler olmayacak nedendir
Ben Doğu'dan geldim yıkmak için akla gelen herşeylerini bir bir
İstemiyorum kula kulluğu onun için kefenimi giyip de geldim
Biliyorum kalmayacak idealim gerçekleşirse dünyada hiç ekâbir
Onun için var oldum onun için bırakıp canı cananı ondandır geldim
Ben Doğu'dan geldim senin için ey insanlık senin için doğruldum
Bayrağımda her medeniyetin rengi var yalnız kırmızılık yer almaz
Yeşilin tonlarına aşinayım toprağın bağrından geldim
Ben Doğu'dan geldim üzerimde senelerin değil asırların yorgunluğu
Gel kır zencirleri isteme aç iken kardeşin her türlü rahat haram
Bölüşelim ekmeğimizi aç bırakılan doysun önce bir
Sevinçlerimiz ortak olsun hüzünlerimiz zaten bize mirastır
El açıp dilenmek kaderimiz olmamalı
Onların silahı ile birbirimizi vurmak haram kılınıncaya kadar
Biz merhamet dilencisi olmanın şanımıza leke getirdiğini biliriz
Adımıza kimse söz sahibi değildir artık bilinsin
Tüm renkleri birbirine düşman kıldılar sınırlarımız cetvellerle çizili
Her birimiz boğazlarız kimse sormaz neden ve niçindir
Kalk ve silkin ölü toprağından diriliş mevsimidir bahsettiğim
Dünya duysun âlem bilsin yaşadığımız yüzyılda yaşadığımız demde
Doğudan doğar güneş batı aydınlığından mahrum
Ey insanlık bizim mefkûremiz bu bilsin artık beşer
Doğu'dan geldm gönül kapılarınızın kilitleri paslanmış çoktandır
Ben bu toprakların sesiyim sizi sizin için anlatmaya geldim
Ben Doğu'dan geldim kabullenin bu toprakların sesiyim
Ben Doğu'dan geldim ben kimsesizlerin kimsesiyim
8
Hüznümü dile getiremem ağyar sevinir diyedir çektiğim sıkıntı
Bilmezsin nicedir elim kolum bağlanmak, bağlatılmak istenir
Hayatı bana zehir eyleyen derman sunmak ister
Reddiyedir onlara cevabım sebebi bilinmez
Dostlarım beni kınar durur asabîyim bu yüzden
Ben Doğu’dan geldim fethedilmiş kale içimden
Önce ayıklamalıyım ki kendime geleyim
Önce bilmeliyim ki kendimi anlatayım
Önceden anlamalıyım olacakları
Bilmeliyim hakkı geçmesin üzerime bana güvenenlerin
Ben Doğu’dan geldim bu yüzden temkinliyim
Hatırlamaya çalışmalı insanlık nerede zulüm varsa
Nerede insanlık zorda kalmış bırakılmışsa
Hangi devirde dönemde fark etmez bu
Krallıklar Şahlıklar Padişahlıklar Nemrutluklar Firavunluklar
Hakeza sıralanırsa yaşadığımız ismi konulmamış muktedirlikler
Sürdürmek ister saltanatlarını kan pahasına
Bundan çıkmadı mı cihan harpleri
Nerede ve ne zaman çıktığına dikkat edilmeli
İpek Yolu muhasara altında
Baharat Yolu muhasara altında
İspanyolca konuşulur dünyanın öbür ucunda
Britanya’nın üzerindeki güneşin batmadığı dönemler
Ellerimde tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını içine alan vesikalar
İnka, Aztek haykırışları kulağımdan eksik olmaz bunca sene altına hücum
İçilen barış çubuklarına kanan Kızılderililer
Beyaz insana ondandır güvenmemem
Benim için renkler Yaradan’ın hediyesidir, bundan vazgeçemem
Ondandır Doğu esaret altında
Gözyaşları sel olup akar
Ondandır yaşadığın topraklar senin değil
Ey insanım, düşün ve bir kez anla
Kaçıncı kez kandırılış
Kaçıncı kez aldanış
Kaçıncıdır aynı tarih tekerrürü
Kaçmak lazım şerrinden çağdaş hilelerin bir düşün
Bunun için Doğu’dan geldim
Selam getirdim kendine dönmeyi asalet bilenlerden
Gel ve dön kendine daha vakt erkendir
Söylenen bizim yavaş yavaş erimemizse
Kalk ve silkin ölü toprağını at üzerinden
Tarihten gelen hesaplar daha eskimedi
Korkutacaklardır bir daha çocuklarını onlar
Uyuturken beşiklerinde
Biz kan dökmek için gelmedik
Ellerimizde beyaz bayraklar alnımız açık başımız dik
Haksızlıkların hesabını senin adına onlardan sormaya geldik
Ben Doğu’dan geldim
Benim gelmemle olmaz bu iş, bu eylem, bu başkaldırış
Gelin Doğu’dan beraber gelelim beyazlar içinde
Ak sakallılar öğretti bu ahdi bize
Üzerimizde olan kefenimiz olsun
Geri dönmemek var, hesapta işte
Gelin insan kardeşlerim gelin
Doğudan doğacak güneş ısıtsın içimizi
Doğu’dan doğan güneş, aydınlatsın etrafımızı
Doğu’dan gelenler bilinmeli artık
Bu esaret ne zaman dek sürecek
Esaretin tükenmesi için Doğu’dan geldim
Alnımın ortasından sızar kan
Taşlanırım recmedilirim belki
Hakkımda çıkarılan iftiralar olacak
Ayakkabım da kan dolacak belki
Yolumuza dikenler döşenecek
Azap vermek için her şey mubah bilinecek
Sihirbazlıkla itham edilenler gibi
Çekilmek istenecek dünya sahnesinden siluetimiz
Aç bırakanlar hıncını almayacaktır zamanı dinle
Bak etrafına senin için söyleneni senin ölümün beklenir
Çağlardan çağlara akışın kesilmekte
Bırak artık eğlenmeyi, kalbine söyle çekilen cefayı
Kumda oynayan çocuklar olmaktan çıktık
Sabrı biledik zaman içinde
Her gelen belalara karşı müstakîm ol
Doğu’dan gelme o kadar ucuz değil
Hayatımızı sattık ideale
Sen hiç bekleme
Doğu’dan ses seda kesilirse bir gün
Bil ki esaret zencirleri çıkartılmayacak düzende
Bil ki senin için vazgeçmişken serimden
Ey insanlık mesajım çağlar üstüdür dinle
Kendin için insanlık için diren
Bir gün elbette ulaşılacak beklenene
Doğu’dan geldim dediğim an senin sesinim nefesinim soluğunum dinle
Bir gün elbet gelecektir beklenen
Toprağa atılan tohum gibi dirilen
Rahmet yağmurlarıyla kendine gelen
Havaya açılan yorgun ellerin
Durmak bilmeden kımıldayan dudakların
Edilen duaların hatırına beklenen
Duy sesimi anla beni bil kendini bu çağda
Küme küme grup grup okyanusun dalgaları gibi fevç fevç
Yollar çıkar elbet bir gün dirilişe
Ben Doğu’dan geldim mesajım tüm insanlığadır
Yaralı kalbim vazgeçme bu senden istenen
Elbet bir gün gelecektir kendine bu topraklar
Soracaktır kendisine ben kimim ve neyim
Bekle beni ki aynı inançla aynı kararlılıkla aynı sabırla
Çağlardan çağlara akan seliyim ezilmişlerin
Ben insanım Doğu’dan geldim
9
Ruhumdan damıttım şair için sevdama dair mısralarımı kan gölü ortasında
Nice devranlar geçti anlaşılmamak ne kadar ağır gelir insan olana
Kardeşliği arzularken bakıldı ki yabana çevrilmişiz gündüz ortasında
Bu daha bir acı verir yüreğime şahididir yanaklara aşina olan yaşlar
Tarihi sorguladı benliğim ben kimim nereden geldim neredeydim
Ellerim böğrümde kaldı bir yetimim şimdi ismi konulmamış acılarımla
İnsanlığa dönüp bakarım paramparçadır yaşadığım coğrafya
Ben Doğu'dan geldim derim, anlaşılmazlıklar içindedir kaderim
Bilinmezliğe sürüldü ondandır her rengi taşıyan kederlerim
Şiirler yazdım boynu bükük sevdam için
Şiirler yazdım kendimi ifadede oldukça acizim
Ne olur insan kardeşlerim derim
Ne olur bakın bu çaresizliğimize
Her acıyı tattı benliğim yüzyıllardır
Aynı kıbleyi yön bildik
Aynı Rabb'a inandık
Aynı kitaba iman ettik
Ben beyaz Kızılderili olmak istemem bu topraklarda
Ben itilip kakılan olmayı kabul etmedim
Kardeşliğin inşası adına yöneldim geçmişime
Kitaplara baktım kendimi tarif edemedim
Hangi yöne savursam kendimi bilemedim
Doğu'dan gelmenin ezikliği içimde kanayan yaradır
Ben Medeniyetim, ben İnsanlığım demem beyhude uğraştır
Nerede benim İsfahanım nerede benim Kandeharım
Nerede benim Semerkantım nerede benim Buharam
Nerede benim Bağdadım, Dımeşkim nerede benim Diyarbekirim
Ben çağlarüstü konuşurum büyüklerimden böyle öğrendim
Her biri bir parçadır sızısı içimdedir geçmişim kanayan yaradır
Denir sus otur yerine konuşma dünya devran değişmiştir
Anlattığın artık bir hayaldir ulaşmak güçtür ona vehme dönüşür
Ben anlarım başkasını onlar beni anlamaktadır anlaşılmayan biz olduk
Dostun çiçek atması, elinin kolunun bağlı olduğuna işarettir bilirim
Ben bu hulyanın peşinde koşarım azar işitirim kınanırım kırılırım
Ben eğilemedik başa sahibim ustalarımdan böyle öğrendim
Doğu'dan gelmeyi anlamamışsa sahip değilse muktedir olmayan böyle mirasa
Payımıza düşen anlatmaktır, kavratmaktır, yaşamaktır dünü bugüne bağlayarak
Ben aşk şiirleri yazdım sevdam için kalbimi ortaya koyan insan olmaktan çıktım
Paramparçadır topraklarım her bir tarafına yüreğimi bölerek yaşadım yıllardır
Sevdamız için yaşadım uzun zamandır yaşamak dillerinde yalancı cennetlerle eş
Ben Doğu'dan geldim onunla varım onunla ayaktayım sendelesem de varım
Ben Doğu'dan geldim bilmeli artık İnsanlık
Kabul edilmedikçe ayrıksıyım dost bilinen kim varsa
Ben Doğu'dan geldim güneşin doğduğu topraklardan
Sözüm artık sadece insan olanadır gerisini silmişim
Silmişim gözyaşlarımla mayasını taşır artık hüzünkâr benliğim
Doğu'dan gelmeyi birşeylere değiştirmem o benim şerefim
Doğu'dan gelmeyi saklamadan gizlemeden aşikâr kıl Rabbim
Ne acılar çekti insanlık ben bunun için topraktan gelmişim
Dirilişe sevdalandım her yerim kan yara bere göz yaşımdır içtiğim
Doğu'dan gelmenin bedelini ödemeye yüzyıllardır kefilim
Ben Doğu'dan geldim garp bilsin artık isterim Şark duysun
Üzerimde taşıdığım beyaz kefenimdir şiir anlamayanlar okusun.
Ben Doğu'dan geldim, alnımda yazılı kaderim ondan kaçmam imkânsız
Ben Doğu'dan geldim size uzak diyarların selamını getirdim
10
Nasırlı eller taşıyorum ellerimde yüz yıların izi var
Alnımda kırışıklıklar tarihin şehadetidir, tanıklığıdır yüz yıla
Bağrımda onulmaz yaralar taşımaktayım dünden bu güne
Ruhumda kopan fırtınaların önünde durmaz artık kimse
Doğu’dan geldim
Yüzümde yakıcı alazları var, kor sevdadan yansıyan
Ellerimde insanlığa sunacağım mesajı yüreğimden devşirdim
Bilinmesin, çalınmasın umutlarım diye kendimden gizledim
Ellerimde boynumda taşıdığım idam kemendi öyle geldim
Doğu’dan geldim
Memleket özlemi taşıdım hür başım dik alnım açık
Hasretimi toprağa devşirdim yeşersin diye umutlarım
Yüz yılların hasretini sakladım gönül kutumda yıllardır
Mahpus düşünceler bilirim ki saklı kalmaya tahammül edemez
Onları açıklamaya geldim uzak diyarlardan
Esintisini alarak yağmura doymuş toprakların bereketiyle
Edilen dualara yaslanarak, mazlumların âhıyla sürüklendim
Dicle’den, Fırat’tan, Murat’tan, Seyhan’dan, Ceyhan’dan
Uzak diyarlarımdan Maveru’n-Nehir’den, Pencap’tan
Karaçi’den, İslamabadla Haydarabad ve Keşmir’den
Nerede su akarsa oradan getirdim toplayıp gözyaşımda
Acılarını, özlemlerini yol bildim akarken yanaklarımdan
Bir tarafım Türk Bir tarafım Kürd Bir tarafım Âcem Bir yanım Arab
Yetmez mi coğrafyamda akıtılan gözyaşı ve dinmeyen ızdırab
Doğu’dan geldim
Lâl u mercan elmas u inci hazinelerimdir gasp edilen
Her şeyine temlik konulan toprağına göz dikilen
Sular benimse sahibi ben olmalıyım
Akan petrol benimse ben kullanmalıyım
Suçum sadece kardeş kavgasına kurban edilmek
Niçin didişiriz yüzyıllardır kan akıtırız ağlarız
Medeniyetin sahibi iken kapılarda el bağlarız
Doğu’dan geldim
Size esintilerini taşıdım kalbimle topraklarımın
Hangi dil konuşulursa zenginliğimdir dedim
Her dilde sevda şarkılarını yeniden yazmaya geldim
Kitaplarda unutulan bilgeliği hatırlatmaya geldim
Devasa umutların çöplüğü olmasın diye kalbimi açmaya geldim
Geldim apansız bir şafak vaktinde güneşin doğuşuyla dünyaya
Yorgun her diyardan toplanan toprakta dirilip yeşererek
Sözümüzün eri olma adına hesap sormaya geldim
Doğu’dan geldim devşirilen acıların kaynağı yüreğimde
Onulmaz yaralara derman bildim eczayı yaraları sarmaya geldim
Beklenen benim bu yüzyılda gözyaşını durdurtmaya geldim
Sırtıma yüklenen günahları esas sahibine devretmeye kararlıyım
Açlığa terk edilen insanların bedduasıyım
Bağrı yanık annelerin dilinde acıların tınısıyım
Evladı elinden alınan babaların âhıyım
Ben Doğu’dan geldim
Her inancın her dilin her milletin adına söz verdim
İnsanlığa mesajım var mutluluk herkesin hakkıdır
Coğrafyaların ismi arz etmez hiçbir önem
Hartası cetvelle çizilen sınırları tanımadım hiç
Her ülke bayrağında acı var gözyaşı var
Onların çaresi bende bunu söylemeye geldim
Ben Doğu’dan geldim
Pîrlerime danıştım, ak sakallılarıma danıştım
Okudum beni anlatan saklanmış kitapları
Bilmedim sanma tarihten gelen kökenimi
Milliyet bende zenginliktir dil bunun işareti
Hakkı haklıya teslime amadeyim onun için geldim
Ben Doğu’dan geldim
Sen-ben kavgasına işaret sayılmasın varlığım
Kim düşürürse fitneyi onu ortadan kaldırmak görevim
Ben hüzne gark olayım, ben ayaklar altında kalayım
Yüzyıllardır mutluğunu acılarım üzerinde kuran var
Ben var oldukça kanımla beslenenlerden hesap sormaya geldim
Ben Doğu’dan geldim
Bir yanımda adalet var bir yanımda insanlık
Bir yanımda hüzün var âhlara hep bulanmış
Kanla gözyaşıyla karılmış topraklarım
Baharında güzü yaşamış gençlerin sevdaları
Destmala işlenmiş hasretin tortuları
Toprak kokulu kanla yeşermiş güller taşırım
Âh u eninle ahvâlim miras kalanı güne taşır
Nerede benim gül kokulu diyarım
Nerede benim bağlarım bahçelerim
Bülbül iken gülü tanımadığına yanan insanım
Nerede hayatına kastedilen kadınım kızanım
Nerede benim hayatım
Nerede benim yaşamım
Kimliğime el koyanların sözüne kanmam
Nerede benim yer altı yer üstü kaynaklarım
Ben hür gelmişsem dünyaya hür ölmek idlerim
Doğu’dan geldiğimi başka nasıl söylerim
Doğu’dan geldim
Son sözümü söylemedim
Beni bana anlatanların yalanını yüzüne vurmaya geldim
Deniz aşırı dostluklara kim inandı bunca senedir
Onlar kendileri yapar kendileri inandırtır kendileri tapar
Ben kendimi bulduğumda sırtımda birçok ipotek tanıdım
Ah nerede önceki ruhum nerede gençlimdeki kuvvetim
Bana tanıklık etsin yerle gök ne kitap varsa şahidim olsun
Söylemim aynıdır değişmeyecek kendimi bildim bileli
Şahit olsun dilini bilmediğim insanlar
Korkular silinecek artık gözlerden
Sevinçlerini saklamayacak artık insanlar
Bilinmeli yeryüzünde masal denilen hakikatim
Ben Doğu’dan geldim
Ben Doğu’dan geldim
Dinecek acılar artık mecburuz buna
Herkesin ilahı farklı değildir iman ettik
Aç kalmayacak insanlar
Sıkıntıya yer yok artık hayatta
Öldürülmeyecek esir alınan kimse
Öldürülenlerden hesap sorulacak
Rahat yaşamayacak acı üstüne saltanat kuran
Onlardan bir bir hesabı sorulacak yaptıklarının
Merhameti hak etmeyenlerin sonunu kendileri tayin etmeli
Özgürlük şarkıları söylenerek açılan tutsaklık devrine kapanmalı kapılar
Hile üzerine mutluluk rüzgarları estirmeyecek kimse
Kitaplarında öldürme diyenlerin öldürme saltanatları yıkılmaya mahkûm
Ben Doğu’dan geldim artık her şey bilinecek
Kopacak tufan bir daha bir daha kopacak tufan gelişimizle
İnsanlığa mesajımız açık ve net, insan olana haram eziyet
Önce insan önce erdem ilkemizdir, değişmeyecek
Bilinecek artık yeryüzünde varlığımız bilinmeli bilinecek
Elbet boş durmayacak gelişimize sevinmeyenler
İnsanlığa kurtuluşa reçetedir Doğu’dan gelmek
İnsan olmaya layık olmayanın ismi silinecek
Ya zulmu bitecek yüzyılların ya Doğu bilinecek
Dirilecek Doğu, bundan eminiz dirilecek
Tarihe düş kaydını Doğu artık ezilmeyecek
Doğu’dan gelenler bunu bilmeli bilecek
Ben Doğu’dan geldim
Gelişimiz her yerde her dem her mekânda devam edecek
Tarihe kayıt düş, bu umutlar sen varsan elbet yeşerecek.
Doğu’dan gelmek şarkıdır sözleri şairin dilinde tükenmeyecek
Sabahın ilk demindeyim uyku tatmamış gözkapaklarım
Ben kendime gelmedim gecenin karanlıklarındaydı gezintim
Sordum kendime ben kimim nereden geldim
Doğu'dan geldiğimi hatırlarım üstüm başım toz toprak
Nice zamandır sukutum kapalı kutuda bir çığlık
Herdem kendimi sorguladım ben niçin geldim
Kalktım üstüm başım toz toprak
Ben Doğu'dan geldiğimi unutmamalıyım
Aşkı Doğu'dan öğrendim
Öğrendim sevgiyi Doğu'dan
İnsanlığımı Doğu'ya borçluyum
Sevdamı Doğu'ya
Sanmasın Doğu bir bölge ismidir kimse
Benim medeniyetimin aslıdır geldiğim coğrafyalar
Ben Doğu'dan geldiğimi asla saklamadım
Bir yanım Kandahar bir yanım Pencap
Bir tarafım İsfahan bir tarafım Buhara
Bir yönüm Bağdad bir yönüm Kenan Diyarı
Bir kıblem Kudus bir kıblem Mekke
Bir aynam Mısır bir aynam Yemen
Bir tarafım Diyarbekir bir tarafım İstanbul
Bir parçam Tebriz bir parçam Şam
Ben Doğu'dan geldiğimi saklayamam
Onun için paramparçadır yüreğim
Ondandır ağlamaklı olduğum
Ondandır kan kusarken şerbet içtiğimi söylemem
Ben Doğu'dan geldim üstüm toz toprak
Doğrulup küllerinden medeniyetimin
Hangi bağır kanamamaktadır coğrafyamda
Her derde derman olmak üzere çıktım yola
Ey insanım senin için geldim
Açıklama: Daha önce bölümler bu halinde
yayınlanan şiirimizi, okurlarımızın isteği üzerine tek bölüm halinde tekrar
yayınlıyoruz.