Kıpkırmızı bi bisikletti. incecik tekerlekleri, kıvrık bir gidonu vardı.
Yarış bisikletiydi. Herkes hayran kalırdı ona. Arada sırada arkasına
bindirirdi beni abim ve gezdirirdi.Çok mutlu olurdum o zamanlarda ama çok. Kısa bi süre gezdirirdi. Sonra basardı pedala uzaklaşırdı.
İlkokula başladığım seneydi. Babamla çiftlikten geliyorduk. Abim de vardı.
Bisiklet satan bir mağazanın önünde durdu. Akşamüstüydü. Abimle beraber içeri girdiler. Ben arabanın içinde oturuyordum. Sonra adam beyaz bi PİNOKYO bisiklet çıkardı dışarıya. Abimin bisikleti vardı. Ne olcaktı ki bu bisiklet.
Abim bindi üstüne ve eve doğru sürdü. Babam arabaya bindi ve biz de eve doğru yol aldık. Kapıya geldiğimizde kapıyı ortanca abim açtı ve abim bisikleti ona aldıklarını söyledi kendisine ve hadi bin bakalım beğenecek misin, dedi.
Ertesi gün önde kırmızı bisikletiyle büyük abim, arkasında beyaz
pinokyosuyla ortanca abim bi o yana bi bu yana geçip duruyorlardı. Bense her geçişlerinde arkalarından nefesimin yettiği yere kadar koşuyodum.Bi süre sonra gözden kayboluyorlardı.Tekrar evin kapısının önündeki eşiğe dönüp orda bi süre sonra tekrar geleceklerini beklemeye başlıyordum.Günlerce haftalarca sürdü bu. Arkadaşlarım oyun oynamaya çağırdıklarında bile gitmezdim yanlarına. Bisikletleri beklerdim geçsinler diye hep.Artık benimde bi bisikletim olsun istiyordum. Ama koskoca bi yaz geçti arkalarından koşturarak. Ertesi sene de öyle.
Babam iş için İstanbul’a giderdi hep. Güzel bi arabası vardı. Bir gün
İstanbul’a gidiyordu yine. Annem de yanındaydı. Giderken dedim ki; baba bana İstanbul’dan bisiklet alır mısın. Alırım oğlum dedi. İnanamadım önce ama koskoca adamdı babam. Verdiği sözü tutardı üstelik.
Eskiden iletişim bu kadar yoğun değildi. İstanbul’a gittiğinde akşamları
bir defa telefon ederdi. O akşam aradığında ki zaten telefonun başında
bekliyordum. Ne zaman geleceksiniz, dedim. Yarın dedi, babam.Yaşasın bisikletim yarın geliyodu işte. Çok mutlu uyudum o gece. Sabah da erkenden kalktım. Önce evin orda kapıda bekledim. Olmuyordu, vakit geçmiyordu işte.
İstanbul’dan gelen yol limandaki köprünün üstünden geçerdi. Köprüye kadar gittim. Orda beklemeye başladım. Hep sabit bi noktaya yani İstanbul tarafına bakarak. Akşam oldu ama ne gelen vardı ne de giden. Hava kararıyordu eve gittiğimde teyzem çok kızmıştı bütün gün yoktum diye. Telefonun yanında oturdum ve çaldı yaklaşık 2 saat sonra. Yarın dedi babam gene. Umudumu yitirmeden uykuya daldım hemen bisikletimi hayal ederek. Sabah doğru köprüdeki yerimi aldım. Önce öğlen sonra ikindi sonrada akşam oldu. Evde telefonun yanında yerimi aldım hemen. Yarın geliyoruz dedi babam yine. Hüzünlüydüm ama umutluydum yine de uykuya daldığımda.
Beklenen gündü uyandığımda. Daha erken gitmiştim köprüye. Çok güzel sıcak bi havaydı o gün. Öğlen olduğunda heyecanım iyice artmıştı. saatler geçti. Akşamüstü olduğunda uzaktan babamın yeşil peugeot arabası göründü. Arabanın geldiği yöne doğru koşmaya başladım ve birleştiğimiz noktada gözlerim bütün arabayı taradı.Yoktuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu!
Nefes alamıyordum sanki. Bi yumruk düğümlenmişti boğazıma. Bi süre önümü göremedim gözümde birikip aşağıya süzülemeyen yaşlardan. Babam içimi çekmekten konuşamadığımı anladığında bir şeyler söyledi şuan tam hatırlayamadığım.
Arabaya bindirdi beni. Eve doğru giderken artık büyüdüğümü ve bana bi
at alacağını istanbul da da o at için bi eyer siparişi verdiğini anlattı.
Özel bi eyer olacaktı bu. Kovboyların bindikleri gibi.
Evet artık bisiklet çağım geçmiş at binme çağım gelmişti ve ben babamın alacağı ata eyer vurup binmeliydim.
Büyümüştüm artık.İlkokul 2 ye geçmiştim.Kocaman adam sanmamı istiyordu babam kendimi.
40 yaşındayım ben şimdi. Hayatta ne bi bisikletim oldu, ne atım, ne de eyerim.

( Bisiklet başlıklı yazı mehmet-atila tarafından 3/17/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu