M.NİHAT MALKOÇ
 

            Her mevsimin kendine mahsus güzellikleri vardır şüphesiz… İlkbahar, yaz, sonbahar, kış… Belki her insanın favori mevsimi de farklıdır. Birinin çok sevdiği mevsimi, bir başkası pekâlâ sevmeyebilir. Fakat kış, çoğumuzun çabuk geçmesini arzuladığı bir mevsimdir. Çünkü kış, tabiatın bembeyaz bir örtüye büründüğü ve insanların daha çok evlerine kapandığı bir zaman dilimidir. Görüntü itibariyle hoş olsa da, eve mahkûm olmak; kışı öteki mevsimlere kıyasla daha itici kılar. Kış, doğayla bütünleşen ve çevreyle iç içe yaşayan insanı boğar.

 

            Mart kıştan çıkışın, bahara erişmenin müjdecisidir adeta. Henüz bütün çiçekler açmasa da,  havalar tam anlamıyla ısınmasa da umutların tomurcuklandığı demlerdir bu zaman dilimi… Esas olan da umutların filizlenmesi değil midir? Gerisi zaten vakit erişince gelir.

 

            Takvimler nisanı gösterdiğinde bulutlar, biriken gözyaşlarını tutamaz artık, koyverirler damlalarını yere… Yerçekimi galip gelir suyun direncine. İlkbahar iyiden iyiye kendini hissettirir. Toprak ana uyanır uzun kış uykusundan. Yeşerir kırlar, dağlar ve bayırlar…

 

            Nisan yağmurları bolluk ve bereket getirir soframıza. Toprak nasibine düşen suyu emer hararetle. Topraktaki elementler birbiriyle etkileşim içerisine girer. Çiftçiler tavan aralarına ve depolara koydukları kazma ve belleri çıkarırlar orta yere. Ovalarda traktörlerin bolluk ve bereket habercisi homurtularıyla, hücreleri yıpranan hayata can gelir.

 

            Nice insan sırılsıklam olur nisan yağmurları altında. Çünkü sürprizleri çok sever nisan yağmurları. Sabahleyin evden çıkarsınız, her taraf günlük güneşliktir. Öğleye doğru gökten süzülür damlalar. ‘Nerden çıktı bu yağmur’ deyip hayrete düşersiniz. Fakat ani bastırmaları, onların en bariz özellikleridir. Bazen de şiddetini artırarak hareket kabiliyetimizi iyice azaltırlar. Fakat kimse kaçmaz bu bereket habercisi yağmurlardan. Kaçan da Nasreddin Hoca misali rahmete basmamak için kaçar. Bu yağmurlar tenimizi yenilerler adeta.

 

            Kimse korkmaz nisan yağmurlarından. Zira müşfiktir gökten yere inen damlaların her biri. Nasıl çabuk bastırmışsa, öyle de çabuk diner nisan yağmurları. Bıktırmazlar, durağan gidişimize renk ve ahenk katarlar bir anlamda. Fırtınanın tiksindirici ve korkutucu yüzünü göremezsiniz bu gülümseyen damlalarda. Toprakla buluşan katreler acıtmazlar,  kıyamazlar bize, pamuk gibi değerler saçlarımıza.  Sanki sevgilinin eli dokunur başımıza. Bir okşayış hazzıyla hayatınıza apayrı bir dinamizm gelir. Katreler çiçek açmış erik dallarına değerek köke hayat verirler. Yeşilin çağrısıdır toprağa inen her bir damla…

 

            Baharın bir an evvel gelmesi için sabırsızlanan gönüllere yürekten bir merhabadır nisan yağmurlarının sesi… Bahara duyulan özlemin bittiğinin müjdecisidirler aynı zamanda… Baharla birlikte kırlar çağırır bizi kuytularına. Erik ve badem ağaçları süslenmiş bir gelin gibi belirirler bereketli topraklar üzerinde. Güneşin sıcaklığını yavaş yavaş hissetmeye başlarız tenimizde. Yağmur damlalarının yere düşmesiyle birlikte, içimizde hasrete dönüşen ve bedenimizin bir parçası olan toprak, biriken kokusunu salar atmosfere. Çorak topraklar hüznünü dağıtır ab-ı hayat hükmündeki damlalarla buluşunca. Yeşeren otlar gözümüze ve gönlümüze temaşa zevkini fazlasıyla tattırır. Dinlenir gözbebeklerimiz yeşilin her tonunda.

 

            Bolluk ve berekete davetiyedir bahar… Arılar kovanlardan dökülür dışarıya. Rüzgâr uçurur çiçek tozlarını bir uçtan bir uca. Kış uykusuna yatan mahlûkat güneşe döner soluklaşan yüzünü. Börtü böcek yuvalarını kurmaya başlar güneşe nazır… Zira yeniden doğuşun bir diğer adıdır bahar… Yağmur taneleri nur taneleri olup yarınlarımızı aydınlatır bereket kisvesiyle… Buram buram toprak kokar gün boyu işleyen anaların nasırlı elleri.  Çoraklaşan ve gözden düşen topraklar için zemzem suyu kadar muteberdir nisan yağmurları. Bunu ancak hayatını toprağa adayanlar ve maişetini topraktan kazananlar bilir.

 

            Uzun geçen kıştan sonra bahar bize adeta ilaç gibi gelir. Hiçbir psikolog sağlayamaz bize baharın getirdiği sevinci ve hayata tutunma arzusunu. Baharla birlikte daha mütebessim olur suretlerimiz. Güneşten beslenir gözbebeklerimiz, bardağın dolu kısmını görür gözlerimiz… İyimserlik iksiri katılır kanımıza. Huzur, huzursuzluğa galebe çalar bu demlerde. Hırkalarını ceviz sandıklarına koyan insanlar düşünmek istemezler kışın tekrar geri geleceğini. Evinize taşırsınız bahar sevincini ve heyecanını. Uykularınız ve rüyalarınız bile baharla daha da güzelleşir. Kâbuslar yerini renkli düşlere bırakır gecenin en yalnız yerinde…

 

            Kardelenlerin hükmü biter nisan yağmurlarıyla birlikte. Bülbüller yarıda kalan aşk nağmelerini ve sevdalarını sunmak için iki büklüm olurlar gülün önünde. Hercai menekşelerin taç yaprakları faslı bahara ram olur. Nice çiçek boy gösterir tabiatın sımsıcak kucağında.

 

            Bahar dirilişin bir diğer adıdır zannımca. En kötü anımızda bile gitmeyi değil, kalmayı yeğleriz. Hayata güzel bakabilmek için imkânların sonuna kadar kullanıldığı bir zaman dilimidir bahar.... İçimizdeki çöllerin yeşerdiği, kuraklığın son bulduğu ve vahaların hayat iksiri sunduğu bir dönemin müjdecisidir. Cemrelerin nihayetinde havaların ısınması, bolluk ve bereketin fışkırması bahara endekslidir. Bahar her şeydir aslında…

 

            Nisan yağmurları baharın öz evladıdır. Etle tırnak gibidirler. İçimizdeki kiri ve pası silip süpürürler. Bizi yeniden doğmuşçasına saflaştırarak hayata katarlar. Kim kaçar ki bu bereket sağanağından!... Bilinmelidir ki nisan yağmurlarının olmadığı bir bahar, elbet yetim ve öksüzdür. Nisan yağmurlarında arınmayan ruhlar, arınmanın hazzını bir daha hiç yaşayamazlar. Onlar biraz da yalnızlığımızı giderirler. İyi ki geldin bahar… Baharın gelişi nisan yağmurlarıyla zinetlendi. Son sözüm şudur ki bu bahar günlerini doyasıya yaşayın.

 

           

 

( Nisan Yağmurları Ve Yetim Hissiyat başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 15.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu