Makale / Eğitim Makaleleri

Eklenme Tarihi : 16.04.2011
Okunma Sayısı : 3510
Yorum Sayısı : 0

M.NİHAT MALKOÇ
 

“Hubbül vatan minel iman” demiş Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde. Yani “Vatan sevgisi imandandır.” Bizler inançlı insanlar olarak vatanımızı bir parçamız sayar ve onu canımızdan çok severiz. Bunun içindir ki ülkemizi tehdit eden şer güçlere karşı canımızı siper ederiz, gerekirse şehit veya gazi oluruz. Memleketten ayrı kalmak zor bir durum… Daha doğrusu acı bir duygu… Bunu lafla anlatmak pek mümkün değil. Ancak yaşayanlar bilir. Hele sılada canınızdan bir parça olan ailenizi bırakmışsanız bu acı daha da büyür, katmerleşir. Ben de ülkemden binlerce kilometre uzakta kaldım üç yıl boyunca. Ailem de Türkiye’deydi. Zor oldu tabii ki… Fakat zorluklara göğüs germeden güzel şeyler elde edilemiyor. Ayrıca bu zorluklar insanı olgunlaştırıyor. Bu duyguları yaşayınca ailenizin ve memleketinizin kıymetini daha çok biliyor ve onları daha çok seviyorsunuz. İnsan genellikle bir şeyleri kaybedince kıymetini anlayabiliyor. Acı da olsa, gurbet duygusunu da yaşamak gerekiyor. Yaşanmayan duygunun şiire yansıtılması hiç de gerçekçi olmaz. Duygular yürek ateşinde harlanmalıdır.

 

Gurbet, şairlerin ruhunu besleyen bir çeşmedir. Hemen her şairin gurbetle ilgili illâki bir veya birkaç şiiri vardır. Gurbete düşen şairler daha bir hassaslaşıyor ve duygusallaşıyor. Sıla özlemi bazen gözyaşlarına karışarak şiir olarak sayfalara dökülebiliyor. Şiirde ifade edilen duygular yaşanmışsa şiir daha etkili ve güzel oluyor. Yani yazmak için öncelikle yaşamak gerekir. Hiçbir şair demez ki “Yahu benim gurbet şiirim yok; hadi oturup bir de gurbet şiiri yazayım.” Bunu kimse demez. Böyle dese, inanıyorum ki tesirli bir şiir yazamaz. Önce gurbeti içinde duymak ve yaşamak gerekir ki gurbet temalı şiirler yazılabilsin. Yani her şey gibi şiirin de bir oluşum safhası vardır. Önce duygular mayalanır, sonra yazıya dökülür.

 

Şairleri en çok da gurbet akşamları yıkar.  Bakarsınız ki herkes evine çekilmiştir. Ailece yemek yemek için sofralar kurulmuştur. Ailece yenilen bir yemeğin doyumsuz lezzeti hiçbir şeyle ölçülmez. Günün iş yorgunluğu çocuklarla atılır. Gurbetteyseniz bu duyguları yaşayamazsınız; sadece hayal edersiniz. Gurbet akşamlarında lokmalar boğazınızda düğümlenir, hüzün kâbus gibi çöker omuzlarınıza. Çoğu geceler uyku tutmaz bir türlü. Bakışlarınız telefona kayar. Ayrılığın acısı ruha abanır.  Zihninizde canlanan anılar eşliğinde bütün yollar sizi sılaya götürür. Aşına çehreler gözünüzün önünden gitmez bir türlü. Anıların sis perdesi aralanır gece yarılarında. Anılar bile avutmaz sizi. Hüzün nöbet bekler gözbebeklerinizde. Gurbette düşünceler ateşten bir kor olur çoğu zaman. Dokunsanız yanarsınız.   Kemalettin Kamu’nun Yıldırım Gürses tarafından Uşşak makamında bestelenen aşağıdaki şiiri gurbet acısını, sıla özlemini ne kadar da güzel ve etkili anlatır bizlere:

 

“Gurbet o kadar acı / Ki ne varsa içimde
  Hepsi bana yabancı / Hepsi başka biçimde
  Ne bir arzum, ne emelim / Yaralanmış bir elim
  Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde”

 

Beni de gurbet bir hayli etkilemiş, tabir caizse sarsmıştır. Fakat zor da olsa bu duyguların da yaşanması gerektiğine yürekten inanıyorum. Hele hele şairler acı tatlı bütün duyguları tecrübe etmelidir. Duyulanla, yaşanan hiçbir zaman aynı olmuyor. İyi ki üç yıllık bir gurbet tecrübesi geçirmişim. Bu gurbet yıllarının şiirime ve şairliğime katkısı büyüktür. Şiirlerim bu süreçten fazlaca etkilenmiştir. Fakat bunu olumlu bir etki olarak görüyorum ben. Şiirime katkı sağlamıştır. Şiirlerim adeta gurbet kazanında pişmiş, hamlıktan kurtulmuştur.

 

İnsanoğlu daima bir arayış içerisinde olmuştur. Rızık arayışı ve iyi bir gelecek sağlama gayreti insanları yurtlarından uzağa düşürmüştür. “Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde” diyen şairlerin varlığı dikkate alındığında gurbetin şiirde ne denli mühim bir kavram olduğunu anlayabiliriz. Bir de gurbeti yurt edinenler vardır ki onlar için durum daha elem vericidir. Avrupa’daki, özellikle de Almanya’daki işçilerimizi bu sınıfa koyabiliriz. Öyle veya böyle… Herkesin içinde besleyip büyüttüğü bir gurbet ve ona dair yakıcı bir hissiyat var.

( Bir Şair Gurbete Düşse… başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 16.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu