Dünyada ekonomik gücü eline geçirenler diğerlerine dünyayı dar etme peşindeler. Dar ettiğini de günümüzde acı tecrübelerle yaşamaya devam ediyoruz. Tarih boyunca da bu böyle olmuştur.

Bu gün bakıyoruz ABD ve AB ülkeleri ekonomik güçlerinin zirvelerini yakalamışlar. Her ne kadar son yıllarda bazı problemler yaşamakta olsalarda. Ekonomik gücü ellerinde bulunduran bu güçler dünyayı yönetme yetkisini de sanki ellerine almışlar.

Dünya üzerindeki bütün anlaşmazlıkların, savaşların, darbelerin, isyanların, terörün ve istediklerinde barışlarında bu güçler tarafından yönetildiği gibi bir görüntüde mevcuttur. Kısacası bu güçler dünyanın iplerini eline geçirmişlerdir.

İstediklerini terörle, istediklerini komşularıyla savaştırarak, istediklerini iç savaşla, istediklerini de kendi elleriyle terbiye ediyorlar. Kimsenin de gıkı çıkmıyor. Çünkü karşılarında bunların bileklerini bükebilecek bir güç hâlihazırda mevcut değildir. Doksan öncesi Sovyetler birliği bu durumu dengelemeye çalıştıysa da başarılı olamamıştır.

Osmanlıdan sonra dünyanın merkezi adeta batıya kaymıştır. Gelişen bütün olaylarda terazinin batı kefesi hep ağır basmış ve basmaktadır.

Batı kefesinin içine tüm Avrupa ve ABD güçleri dâhil olduğu için bu gün bunu dengeleyebilecek başka bir ağırlıkta yok gibidir.
Batı kefesini dengeleyebilecek tek güç, Türkiye önderliğinde gelişebilecek bir güçten başkası da olamaz. Ancak Türkiye’nin de bu kefeyi dengeleyebilecek bu zamana kadar ne bir ideali, ne bir ufku nede niyeti söz konusu olmuştur. Son yıllarda bunun arayışları içine girilmeye başlandığını görsek de bu çabalar istenilen seviyeye ulaşmaktan maalesef yoksundur.

Bizim tek idealimiz! maalesef birbirimizin ayağına dolanmak ve birbirimizi yok etmek üzerine kurulmuştur. Ne acıdır ki Türkiye sahip olduğu hinterlanttın farkında bile değildir bu güne kadar. Var mı, yok mu hep kendi içinde oyalanmış ve gücü sadece kendi kendine yetmiştir.

Hâlbuki başta Orta Asya Türk toplulukları olmak üzere bize gönülden bağlı olan doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika halklarına gereken yakınlığı gösterebilseydik bu gün Türkiye’nin gücüde farklı olurdu dünyada oynadığı rolde.

Türkiye tarihi misyonunu unutmasaydı, başta PKK terör örgütü olmak üzere tüm Türk ve İslam âleminin başına bela olan terör örgütlerini de kurma ve kullanma fırsatı bulamazlardı.

Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız. İdeal sahibi olmayan bir ülkenin gelecek planları da olamaz. Gelecek planları olmadığı gibi, geleceği yönetebilecek insan kaynaklarından da mahrumdur.

Büyük hedefler, yüksek ideal sahibi insanların yollarını açmakla mükelleftir.

Gelecek on, elli, yüz, beş yüz yılları hedeflemeyen insanların oluşturduğu toplumların geleceği de tesadüflere bırakılmıştır. Türkiye’nin bu günden tezi yok kendi hinterlanttı çerçevesinde yaşayan bütün toplumlarla bir ideal birliği oluşturma hazırlıklarına girmesi gerekir.

Yoksa bugün olduğu gibi yakın gelecekte de başkalarının uzun vadeli ideal ve planlarına kurban edilmekten kurtulamayız.

 

( İdeal Birliği başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 4/30/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.