Sen! Ateşi küllenmiş yüreğime, kürekler dolusu kor atıp durma! Bakma sakın böyle yaşanmışlıkları unutmuş gibi durduğuma. Bilir misin, hangi acıların son durağı oldu bu yürek?

 

 
Hayatıma girenler ansızın uzaklaşırken birer birer, mühürlendi dudaklarım, “gitme kal” diyemedim. Mil çekildi gözlerime, çağlayanlar dolusu ağlamayı bilemedim. Özledim, hem de çok özledim, “özledim” bile diyemedim. Özlemlerimi doldurdum içime. Her biri kapanmaz yaralar açtı yüreğime. İşte o zaman, kâh; isyan çığlıkları sessizce kâinata uçuştu dilimden, kâh; sabırla isyanı harmanladı ruhum. Sustum…

 

Dizili tespih taneleri gibi, düğümü çözülmüş hayatın ipine dizili umutlarım, tek tek düşerken evrene, elim kolum bağlandı tutamadım. Çırpındım… Etrafa saçılan umutlarımı toplamak istedim, toplayamadım. Yorgun düşen bedenim, rüzgârların önünde sürüklenirken kuru bir yaprak misali, kaç kere tökezledi ayaklarım, kaç kez düştüm dizlerimin üstüne. Kan revan içinde kaldım, yine de kalktım. Kanayan yere merhem olmayı öğrendim kendi kendime. Özüm ağlarken, gülücük kondurdum yüzüme. Sustum…

 

Sığınacak bir liman düşledim, dört yanı rüzgâra, fırtınaya, borana kapalı. Tek başıma kim olduğumu, ne olduğumu unutmaya başladığım bir anda, düşlerimdeki liman çıktı karşıma. Deniz kokan gözlerinin kuytusunda yeniden dünyaya geldim. Tıpkı yeni doğmuş bir bebeğin dünyaya “merhaba” demesi gibi, ben de aşka “merhaba” dedim. Deniz dingin, delicesine kabaran dalgalardan eser yok. Gökteki en mavi buluttan bir parça mutluluk aldım, koydum yüreğimin başköşesine. Yakamozlar, martılarla oynaşırken, yalınayak kumdan kaleler yaptım keyfimce. İçinde yalnız sen ve ben olan. Mutluydum, konuştum…

 

Hiçbir zaman sana olmadık vaadlerde bulunmadım. Senin için gökteki yıldızları toplarım demedim meselâ. Meselâ; senin için ölürüm de demedim. Sadece sevdim, benliğimle, yüreğimle. Hani derler ya; “adam gibi” diye, ben de adam gibi sevdim. Ölene dek yanında kalmaya razıydım. Bir bakışına, bir gülüşüne kul köle olabilirdim. Ama olamadım. Sustum…

 

“Seni seviyorum” demek yetmedi sana. Kelimeler yetmiyor sevgimi anlatmaya. Kırgın değilim asla, kifayetsiz kalan kelimelere. Gözlerdir her şeyi anlatan, sözlerin bittiği yerde. Bakmayı istemedin ki sen hiç gözlerime.

 

Oysa…

 

Dingin dediğim limanında fırtına, boran varmış, bilemedim.

“Es!” dedin, estirdin fırtınanı, yıktın kumdan kalemizi, acımadın.

O kadar üşüdüm ki yüreğinde, ölümün o soğuk yüzü bile sıcak gelmeye başladı ellerinde…

 

Şimdi gidiyorum, limanın sana kalsın…

 

Al kalemi eline, sadece nokta ve virgül koy beyaz kağıda. İşte o zaman bil ki her şeyimle yanındayım, asırlarca uzakta olsam da. Hoşça kal sevgili hoşça kal. Artık ebediyete kadar susuyorum…

 

 

 

SEVGİ SALMAN

( Sustum... başlıklı yazı Sevgi Salman tarafından 1.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.