Makale / Eğitim Makaleleri

Eklenme Tarihi : 12.06.2009
Okunma Sayısı : 1921
Yorum Sayısı : 0
AYDINLARININ GÖZÜYLE ÜSTAD NECİP FAZIL

M.NİHAT MALKOÇ

Son Sultanü’ş-Şuara olarak kabul edilen Necip Fazıl Kısakürek, günümüzden yüzyıl evvel dünyamızı şereflendirmişti. 1905 senesinde İstanbul’da dünyaya gelmişti Üstad... Maraşlı Kısakürek sülâlesindendir. İlk ve ortaöğreniminden sonra Bahriye Mektebini bitirdi. Bir ara İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde okuduysa da burayı bitirmeden ayrıldı. Paris’te Sorbon Üniversitesi’ne kısa süre devam etti. Türkiye’de bankalarda çalıştı. Varlıklı bir ailenin çocuğu olduğu için geçim sıkıntısı çekmedi. Ağaç dergisini 1936 yılında çıkarmaya başladı. Onu 1943’te Büyük Doğu mecmuası takip etti.

Necip Fazıl nefes aldıkça yazdı; dili döndükçe konuştu. Yazdıkları ve söyledikleri bu milletin öz değerleriydi. O, yerli kaynaklardan beslendi; ilhamını Moskova’dan almadı. Bu şuurla birbirinden değerli yüzlerce eser vücuda getirdi. Arkasında her konuda başvuru kaynağı olabilecek zengin bir külliyat bıraktı. Gençliği zararlı akımlardan kurtarmak için kalemini siper etti. Bu milletin millî ve manevî dünyasına, birlik ve beraberliğe hizmet etti.

Necip Fazıl, şair olduğu kadar fikir adamıdır da… ‘Onun kalem oynatmadığı alan yoktur’ dersek abartmış olmayız. Şiir kitapları arasında Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile, Esselâm; tiyatro eserleri arasında Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Namı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Ahşap Konak, Ulu Hakan Abdülhamit Han, Siyah Pelerinli Adam, Yunus Emre, Kanlı Sarık, Mukaddes Emanet, İbrahim Ethem; hikâyeleri arasında Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler, Aynadaki Yalan(tek romanı); biyografi eserleri arasında Namık Kemal, Ulu Hakan Abdülhamit Han, Vahidüddin, Menderes; dinî, tasavvufî ve siyasî eserleri arasında Çerçeve, Halkadan Pırıltılar, Çöle İnen Nur, 101 Hadis, Cinnet Mustatili, At’a Senfoni, Büyük Doğuya Doğru, Büyük Kapı, Büyük Mazlumlar, Peygamber Halkası, İdeolocya Örgüsü, Tanrı Kulundan Dinlediklerim, Türkiye’nin Manzarası, 1001 Çerçeve (4 cilt), Müdafaalarım, O ve Ben, Abdülhak Hamit, Hazreti Ali, Her Cephesiyle Komünizma, Hacdan Çizgiler, Başbuğ Velilerden 33 Altun Silsile, Babıâli, O ki O Yüzden Varız, Komünizma ve Materyalizma, Külhanî Edipler, Rapor(6cilt), Senaryo Romanları, Veliler Ordusundan 333, Yolumuz Hâlimiz Çaremiz, Son Devrin Din Mazlumları, Sahte Kahramanlar, Saraylarda Mecnunlar, Türkiye’de Komünizma ve Köy Enstitüleri, Tarihimizde Moskof, İman ve Aksiyon, İhtilâl… vb. sayılabilir. Necip Fazıl’ın eserlerine dair bu listeyi daha da uzatmamız mümkündür.

Çile ve tefekkür şairidir Üstad… Fikrin çilesini bütün hücrelerinde hisseden tam donanımlı bir mütefekkirdir. Zikzaklar yoktur hakikat yolculuğunda. “Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;/ Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış” diyen Üstad Necip Fazıl, 33 yaşından sonra dâhil olduğu hak ve hakikat dairesinden hiç çıkmamıştır. Paraya, pula, şöhrete bulaşmamıştır. Fakat o hoşlanmasa da şöhretin gölgesi onu hayatı boyunca hiç bırakmamıştır.

Üstad Necip Fazıl bir şiir işçisidir. Şiiri her şeyden daha çok ciddiye almıştır. Şiir onun hakikat davasının adeta hançeridir. O, poetikası olan az sayıdaki şairden biridir. ‘Çile’ adlı şiir kitabında şiire dair düşüncelerini dile getirmiştir. Onun poetikası 14 bölümden oluşmaktadır. O, şiire manevî pencereden bakarak şöyle demektedir: “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir. Eşya ve hadiselerin, bütün mantık yasaklarına rağmen en mahrem, en mahcup, en nazik ve en hassas nahiyesini tutarak ve nisbetlerini bularak mutlak hakikati arama işi...”

Zor adamdı Üstad. Kendinden başkalarını beğenmezdi. Sözünü kimseden sakınmazdı. Onu en iyi anlayan ve anlatan kişilerin başında onun dava arkadaşı Osman Yüksel Serdengeçti gelmektedir. Serdengeçti’nin Üstad’a ilişkin şu ifadeleri önemlidir: “Necip Fazıl noktasız, virgülsüz bir adamdı. Ne dur bilirdi, ne durak. Ondaki hayata hükmetme hırsı sonsuzdu. Ölürken dahi yaşıyorum diye sesini yükseltecek bir adamdı. Mağlûbiyeti asla kabul etmezdi. Bir gün treni kaçırmış, öfkeli öfkeli gardan dönüyormuş. ‘Ne o Üstad treni mi kaçırdın?’ demişler. ‘Hayır’, demiş ‘kovdum gitti’.Necip Fazıl böyle bir adamdı.”

Üstad Necip Fazıl yaşarken de, öldükten sonra da hep konuşuldu. Bu kadar çok ve kıymetli eserleri kütüphanelerimize kazandıran bu büyük mütefekkir hakkında günümüzün aydınları neler düşünüyor? Bu hususta Rasim Özdenören, Mustafa Miyasoğlu, şâir Erdem Beyazıt, tiyatrocu Üstün İnanç’ın ve diğer kanaat önderlerinin Üstat Necip Fazıl Kısakürek hakkındaki değerlendirmelerini dikkatinize sunuyorum. Acaba onlar nasıl bakıyor Üstad’a…

“Şiiri entelektüelleştirdi. Necip Fazıl, heceyi kentleştirmiştir. Ondan önceki şairler, taşradaki halkın diliyle şiir yazarken, o, şiirini kentli diliyle yazmıştır. Bu anlamda o, şiiri entelektüelleştirmiştir. Bu da Türk şiiri için bir devrim olmuştur. Topluma ışık tutmuştur. Şiiriyle, dini bilgisiyle, ideolojisiyle, tarih ve edebiyat yelpazesiyle büyük bir şahsiyettir. O, yönlendiren, öncü bir kişidir. Her zaman bir gençlik yetiştirmek istemiştir.”(R. Özdenören)

“Necip Fazıl Kısakürek, yüzyılın dâhisiydi Toplumların dönüşümü için, fikirleriyle katkıda bulunan kimseler için dahi tanımlaması yapılır. 20. Yüzyıl’da İslâm dünyasında ondan daha öne geçen kimse çıkmamıştır. Bu yüzden, Üstad Necip Fazıl yüzyılın dâhisidir. Ancak onu ve fikirlerini henüz anlayabilmiş değiliz. Gerek İslâm dünyası, gerekse biz siyasî istikrarsızlıktan ve baskılardan ötürü Necip Fazıl Kısakürek gibi düşünemiyoruz. İslâm dünyası, geçen yıllar içinde kendi kültürüne yabancı kaldı.” (Mustafa Miyasoğlu)

“Bir nesli yetiştirdi Üstad.... Necip Fazıl Kısakürek’i yaşadığı zamanda değerlendirmek lâzım... Onun hayatını, önce 1930’ların ortasına kadar şâir ve ondan sonra dava adamı olarak iki dönemde ele anlamalıyız. Şiiri ve tiyatro oyunları dışında, tarihe yönelen bir Necip Fazıl da karşımıza çıkıyor. O, Osmanlı hanedanını suçlamak adına, Ermenilerin ağzıyla ‘Kızıl Sultan’ olarak anlatılan Abdülhamit Han’ın gerçek kişiliğini ortaya koydu. Onu anlayan ve davasını savunan bir nesil yetişti.”(Şair Erdem Beyazıt)

“Tiyatroda da çakı taşı... Necip Fazıl sadece şiir alanında değil, tiyatro ve öyküde de çakı taşı gibidir. Şu anda bile ‘Bir Adam Yaratmak’ isimli eserine yaklaşabilmiş tek bir yerli oyun yoktur. Ne var ki ideolojik kamplaşmaların saf sanatı boğması yüzünden o güzelim eserler remp ışıklarına kavuşamamaktadır. İdam cezası kamuoyunda tartışılırken, aynı konuyu işleyen Reis Bey’den tiyatro dünyasının mahrum kalması ayrı bir acıdır.”(Üstün İnanç)

“Örümcek Ağı ve Kaldırımlar bizi nadir bir sanatkâr ve hakiki bir şair ile karşılaştırıyor: Necip Fazıl Kısakürek…”(Mustafa Şekip Tunç)

“Bir mısraı bir millete şeref vermeye yeter.”(Yaşar Nabi Nayır)

“Yarına kalacak tek şair: Necip Fazıl Kısakürek... Bence şimdiye kadar gelen şairlerin en büyüğüdür O...”(Nurullah Ataç-Deneme Yazarı)

“Her vakit söylediğim gibi, şiirde Necip Fazıl, Türk nazmı bakımından bize yeni ve tamamıyla orijinal bir ses ve ahenk getirmiştir.”(Yakup Kadri Karaosmanoğlu-Romancı)

“Bir Necip Fazıl olabilmenin ahmakça saadetine ne kadar muhtacım.”(A. H. Tanpınar)

“Tanzimat’tan sonra Abdülhak Hamid’le gelişmekte olan, insan içi derinliği ile insan dışındaki değer derinliği arasında salıncaklanmanın şairidir Necip Fazıl... Paraya önem vermeyen adamdır. Nereden gelip nereye gittiğine bakmazdı. Necip Fazıl mistiği, pratik mistik haline getirmek tutarsızlığına düşmüştür. Ama her zaman iyi şairdir.”(Çetin Altan)

“Acısını, onun çektiği bir muazzam ıstıraba, bugünkü Türk nesilleri olarak biz çok şeyler borçluyuz. Dayanılmaz fikir ve aksiyon çilesini o çekti ama biz, sayıları elliye ulaşan büyük bir eser külliyatına kavuştuk. Sadece bu mu? Hayır! CHP diktatörlüğünün en ceberrut devrinden başlayıp ömrünün sonuna kadar ‘bir derecelik inhiraf göstermeksizin’ devam eden bir mücadele örneği…”(Taha Akyol-Gazeteci-Yazar)

Günümüzün aydınları bu büyük dâhî şâir, yazar, tiyatrocu ve mütefekkiri henüz hakkıyla tanıyamadığımız, onun fikirlerinden yeterince istifade edemediğimiz ve onu anlayamadığımız noktasında birleşiyorlar. ‘Aklın yolu birdir’ derler. Al benden de o kadar!... Zaten onu gerektiği gibi okuyup anlayabilseydik sanırım bugün bu noktada olmazdık.

Necip Fazıl bir irfan mektebidir. Bu mektepte hayatın kendisi merkez alınır. Değerler manzumesi milletin vicdanıdır. Ne mutlu bu mektebin talebesi olma şerefine erişenlere!...
( Aydınların Gözüyle Üstad Necip Fazıl başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 12.06.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.