Saat sabahın üçü beşi

Ne fark eder ki?..

Hangi hesaba göre çetelesini tutayım

kirpiklerimin vuslata eremediği saatlerin

Ne  yana dönsem yüzümü

Hep o karanfil kokulu mevsimin yitik türküsü

Geceler eşkıya, geceler mürdüm..

Ben ağır yaralı uykulardan kalma

bir düş enkazıyım

sanma ki yalnız seherledir  bu

şanlı buluşmalarım

bil ki gün batımı sokaklarında da

vardır salih  bir itibarım

 

hiç unutmadım

düne dair ne varsa gün gibi  s/aklımdadır

henüz  ergen oğlan olmadan

ayaklarıma sinmiş lastik kokusuyla

yürüdüğüm patikaları

çocuk yaşta terlettiğim bıyıklarımı

sineye çektiğim,aba altı sopaları

dizginlemeyi öğrendiğim yağız atları

..ve şahlandığımda önümde eğilen kravatlıları

Unutmadım..

Unutamam

canıma saplanan şarapnel parçalarını

bakmayın böyle aleni ve üryan  küfrettiğime hayata

benim  sevmelerim hep   muhafazakardı

bir riyakâr tümceyle bilenip ne çok kirlendim de desem

beni yine gölgemi emanet ettiğim

o hayatın  sayfaları paklardı

 

ne zaman bu yitik şehrin dehlizlerinden

bir kirli nefes solusam

kor kor cemreler düşer göğsüme

terimle yıkarım kabına sığmayan vâveylayı

susarım sonra

bir tek çanak çanak kanattığım

gözlerim konuşur

şayet dillenirse içimdeki hüznün

kıran rüzgarları

bilirim ki fırtınanın haysiyetine dokunur

her gece ölürüm ben Azrail’e görünmeden

..ve her sabah selam okunur cemaat işitmeden

 

gün olur ağlayan çocuk suretlerine

takılır yüksek rakımlı bakışlarım

kimsesizlikleri içime dokunur

salarım içimdeki hüznü çıplak ayaklarıyla

güz yaprağı kuruluğunda savrulur ulu orta

çekerim ipini bu koca şehrin

kanayan sardunlayalar!!!

esas duruşa geçin

yağmur telaşı başladı şuracığımda

az sonra ağlayacağım için için

 

her şey şekil değiştirmişti oysa zamanla

artık ayaklarıma sinen lastik kokuları yerine

teni cana geçiren nasır ağrılarım

erken terletilmiş bıyıklarımı örten

usturayı unutmuş  kirli sakallarım

yüreğimde kervan geçmez  uçurumlarım var

sana nasıl anlatayım ki bu rotasız geminin

sığındığı limanların kirli hüviyetini

nasıl üşüteyim gözbebeklerini…

içimde azad olmayı bekleyen ölü kuşlar var

 

şimdi heybeme yüklenip değişmeyen ne varsa

esmer tenli sabahlara doğru yürüyorum

belki yıldızlar öbeklenecek saçlarıma

belki daha bir kuraklaşacak

yüzümde ki coğrafya

kulaklarımda karanfil kokulu mevsimlerin

yitik türküsü

dilimde dua

elveda…

yeni dünya.
 
Neslihan Yiğit

 

 

 

( İçimde Azad Olmayı Bekleyen Ölü Kuşlar Var başlıklı yazı Neslihan/ca tarafından 23.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.