Postaya verilmemiş mektuplardır/ şu alnımdaki çizgiler../ diyordu şair Yahya Akengin. Ben de yıllar yılı  içimde hep postaya verilmemiş, sahibine gönderilmemiş mektuplar taşıdım içimde. Zarfları rengarenk türlü biçimde adreslerinin hepsi  yüreğimde...
 
     Elim kaleme, dilim kelama yakıştığı zamanlarda hasret iki yakamdan, yakama yapıştığı sıralarda.. Tahta okul sıralarında, bilmem hangi ders defterinin arka sayfalarında ben sana mektuplar karalardım. Veremediğim zamanlarda umutlarımı, cesaretimi yaralardım, amansız ve anlamsız bir acımasızlık  koridorlarının karanlık köşelerinde. Ben seninle beraber, sen benden bi-haber..
 
     Elimi uzatsam dokunacak yakınlıkta... Halbuki senin evreninde ben sana fersah fersah uzaklıkta ya bir noktaydım ya da ufacık bir kum tanesi. Gözüne girmedikten sonra asla fark edemeyeceğin bir kum tanesi... Sense oldum olası hep gönlümün  bir tanesi...
 
       Çokluğun ölçüsüydüm ben. Hani bir bolluğu anlatmak için derler ya kum tanesi çokluğunda... Sense yokluğun ölçüsüydün  bende. Sen yoksan hiç bir şey yoktu benim için. SEN... Senden öncesinin ve senden ötesinin tam merkeziydin. Gelişlerim,gidişlerim, başlangıç ve bitişlerim  hep sana ayarlıydı.
 
             Güneşlerin doğuşu, batışı; yıldızların semaya çıkışı sanki bana seni göstermek ya da beni sana götürmek içindi. Oysa hiç bir zaman yollarına düşemedim  ben. Dillerine düşemedim ben.
 
             Düşünüyordum  ben. Gecelerini bilmeden,neler gördüğünü bilmeden gönlümce... DÜŞÜNÜ YORDUM ben. Senli düşüncelerimin bensiz gözlerindeki düşünü yordum ben... Üç vakte kadar senle beni  biz yapıyordu kader.
 
          Şarkılar tutuyordum sana, bana ikimize... Ne cemreler ne baharlar düşmezken  iklimimize... Ben sana el değmedik  pembeler biriktiriyordum kara kalemlerle... Ya acemice portreni ya da sana dair şiirler çiziktiriyordum... Bunların  hiç birinden hiç bir gün haberin olmadı senin.
 
         Ne zaman ki cep telefonları  çıktı, tümduygular iki parmak enliliğinde küçücük ekrana sıkıştırıldı ve adına *mesaj* denildi... Zavallı yüreğim  işte o gün yenildi kadere, sana ve sevdalara... Artık hazırdık *elvedalara..*
 
        ADRESİ BELLİ, SAHİPSİZ MEKTUPLARIM... SAHİBİ BELLİ, ADRESSİZ MEKTUPLARIM OLDU. Artık kimse üstüne de almasın, açıp da okumasın. Bir pul kadar değeri kalmadık duygularımı...
 
           BAK POSTACI GELİYOR, şarkısını hatırlıyan var mı içinizde?
 
 
( Adresi Belli Sahipsiz Mektuplar... başlıklı yazı Mustafa KESER tarafından 5/28/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.