Cabirle olan muhabbeti hayli uzamış ancak kalkabilmişti Kürşat...Artık önünde Küçükçınar köyü vardı menzile ulaşabilmek için.Bu köy ağaların köyüydü.Çevre köyler gibi de ağalar burda yaşar burdan çevre köylere ve topraklara sahip çıkardı.Gerçi Çukurovanın iskana açılması bataklığın kurutulması tarla yapılması Osmanlının son dönemine denk geliyordu.Bu bakir toprakların sahiplenilmesi ve ekonomiye dahil edilmesi gerekiyordu ki...Türk toplumu göçer aşiretlerden oluştuğu ve daha çok hayvancılıkla meşgul olduğu için bir toprağa bağlı kalmak karekterine tersti...

Osmanlının iskan politıkası bu nedenle uzun süren karışıklıklara ve devletle aşiretler arasında uzun kavgalara sebep olmuştu. Kürşat''ın ailesi de bu iskan politikasının ürünü olarak Çukurovaya yerleşen Dadal soyundandı.Dedesinden ,ninesinden kaç kez bu kavgaların hikayesini dinlemiş bununla büyümüştü adeta...

Bu topraklar isteseler de istemeseler de artık geçici değil kalıcı mekanı olmuştu Avşar''ın Türkmen''in...Ancak Anadolunun işgali ve köylerin başsız kalması bir takım insanların bu topraklara hükmetmesine sahiplenmesine neden olmuştur.Etraflı kişiler,hatırlı kişiler ve özellikle düşmanla işbirliği yapmış asker kaçkını kişiler ağa yaftasıyla taçlandırılmıştı...Köye köylüye zulüm yapmaya başlamıştı...Özellikle savaşlarda erkeğini yitirmiş ya da cepheden cepheye koşan Anadolu insanının sahipsiz kalmış toprağı ,malı mülkü yağmalanmıştı bu ağalar tarafından...

Rivayete göre bu ağalardan birkaçı da bu bölgede özellikle bu köyde yaşarmış eskiden....Gerçi şimdilerde torunları bu mirası yemiş bitirmiş maraba durumuna düşmüştü dünkü marabalarının yanında...

Küçükçınar''ı geçerken bunları düşündü Kürşat...Henüz köyüne girmek üzereydi.Köyünün o eski cıvıl cıvıl hali yoktu...Binaların pekçoğu yıkık dökük, kuş cıvıltılarının dışında bir canlılık yoktu...Bir zamanlar beş sınıflı okulu olan köyde okul kapanmış, okutulacak öğrencisi kalmamış...Her zaman dopdolu olan kahvenin önünde birkaç ihtiyar oturuyor.Belli ki onlar da ümitsiz geleceklerinden...Çaygeçit köyü üç mahalleden oluşan bir köydü.Eskiden ağanın marabaları yaşarmış bu köyde ...özellikle doğu ve güneydoğudan getirilmiş bu insanlar zamanla yerleşik hayata geçen Avşar ve Türkmenler geldikçe terketmişler bu köyü ...Şimdilerde yılanlara ,çiyanlara bir de ihtiyarlara yurt olan bu köy adeta kaderine isyan edercesine sonunu bekliyormuş gibi geldi Kürşata da o anda dökülü verdi dilinden şu dörtlükler....

Köyüm

Köyüm dedim ağladı dağı taşı.
Çoğu gitti azı kaldı emmilerin.
Burda yaşamış ağalardan birçoğu
Sirkati,hep çırptı çaldı emmilerin.

Yıllar geçti köyüm az daha ıradı.
Okuyan gitti bey olmaktı muradı.
O yetiştirdi şehirliye yaradı.
Şehirden villalar aldı emmilerin.

İşçisi var,memuru hakim savcısı.
Yaman olur benim köyümün avcısı.
Meşhurdur dedikoducusu,kovcusu.
Konuşurken dili baldı emmilerin.

Karatavuk,zuppan bir de turacı var.
Tandır bazlama pişer kara sacı var.
Yolun gözleyen ana baba bacı var.
Gelsin diye haber saldı emmilerin.

Şimdilerde garip kalmış yasta köyüm.
Unutulmuş hem toprağı hasta köyüm.
Cumhuriyetle doğdu aynı yaşta köyüm.
Çetin rüyalara daldı emmilerin.

Dün uğradım sessiz kalmış bir vaveyla.
Konuşacak kimse yok,konuştum ayla.
Gittim ah ile ,oh ile,döndüm vayyy''''la
Dut dibinde aynı haldi emmilerin.

Ne diyim daha,neyi kalmış köyümün.
Çoğusunda yok,dünü balmış köyümün.
Her tarafını hüzün almış köyümün.
Yine aynı,dili laldi emmilerin.






.
( Üçüncü Boyut 9 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 15.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.