Desem ki gönlün bir deli  küheylan,
Yıllar yılı süvarisini aramakta,
Umutların bir masum yavru  ceylan
Hala, iki arada bir derede kalmakta
Desem ki sen avsın, kaderin de avcı
 
 
Bize göründüğün buzlu camlar arkası
Varsın; amma halin hiç  belli değil,
Yüreğin, sevdalara 'Halil ibrahim sofrası'
Aldığınla mutlusun, verdiğin önemli değil...
Şikarın da aşikarın da olamaz o yabancı...
 
         
Ben diyeyim deprem sen  de 'hicret'
İç dünyan, hallaç pamuğu  gibi atılmakta...
Bu ne pervasızlık Allah'ım, bu  ne cüret?
Ar perdesi, kendi  ellerinle yırtılmakta,
İstemem, kimseler yaşamasın, böyle bir acı.
 
 
Dağlar tepeler sahralar gönlümüzün merası.
Ne parayla aldım, ne de babamdan miras
Şu yalan dünyada yaşamanın kirası
Kara  sevdaysa artık yeter, benden pas...
Yedik, içtik hakkını helal et ey  hancı!
 
 
MUSTAFA KESER/04-07-2011/BALIKESİR
( Halil İbrahim Sofrası başlıklı yazı Mustafa KESER tarafından 4.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.