olmayacak böyle

yapamayacağız kimliksiz
birbirimizin yüzüne bir yabancı gibi bakamayacağız, anlaşıldı ..

düş kesiği iniyor parmak uçlarımdan

her yanımda izlerin canlanıyor
ki bu izler, 
sonsuzluğun habercisiydi eski bir sevda masalında ..

masal
yaşanırken bu kadar güzel de
biterken neden bu kadar acı
ve neden sevda dediğimiz sıcaklık
dağların en ücra köşesinde birikmiş bir kan tanesi gibi birikiyor ki, anılarımın zirvesinde ..

Ah ! zaman
ne çok oyun oynadın gölgeme
gölgem ki, 
beyazdı onun gölgesine denk düşünce
saatler 12'yi gösterdiğinde ..

aynı yerdeydik
aynı mekanı güzelleştiren mistik bir melodi belki de ..

'' aşka ayrılık değdiğinde
neden eskisi gibi sevemez birbirini sevenler ? ''

uzun ve ince bir yol
kaldırımlar, ıslak
kaldırımlar, soğuk
kaldırımlar, yabancı ayaklarıma
kaldıramlar, farklı sevdaların kokusuna hapsolmuşlar ..

ne vakit adım atacak olsam
sevenin ve bekleyenin ve umut edenin ve hep sevdalısıyla yaşayanın
acı hıçkırıkları karışıyor, göz'yaşlarıma ..

şarabın sıcaklığına esir düşüyor
benliğim, yaralarım, titreyişlerim, kaybolan heyecanım ..

uzaklardan bir mızıka sesi
ceketimi alıp çıktığımdan beridir eşlik eder, yüreğime
eşlik eder sana
eşlik eder sevişlerime
eşlik eder en çok da, hüznüme ..

hüzün, ne güzel yakışıyor nefesime
sanırsın ki seni giymişim, ömrüme
kabara kabara yürüyorum, insanları hayret edecek bir edayla ..

durup dinleniyorum, sokak çocuklarının sıcacık gülümsemelerinde
bağdaş kurup bekliyorum en olmadıkları bile
mızıkacı çoğun her nefesinde
kanıyor, acıyor, sancıyor hasretim
çocuğun titrek dudak hareketlerinde ..

açık açık soruyorum ey hayat !
kaderim mi benim
alnıma yazılmış bir senaryo mudur ya da
şu yenilgi dedikleri şey ..

bir zamanki telaşım canlanıyor gözlerimde
ve yüzümde, anlık yakalayabildiğim gülücükleri asıyorum, ömrüme ..

ne kadar da azım şu yaşamda
ne kadar az yakalayabilmişim mutluluğu, ömür dağarcığımda ..

kalkıp, yürüme vaktidir yeşeren düşüncelerimde
yürüyorum, sürekli
kan ter içinde kalasıya
unutasıya, içimdekileri ..

bakamıyorum yıldızlara bile
aya bile bakamıyorum
bir zamanlar sevişmelerini hayranlıkla izlediğim gök'yüzünün ihtişamı
artık çok uzak bana ..

ellerin geliyor aklıma
dalga dalga yayılarak, sevdiğin
tenimi okşarkenki titrekliğin ..

yüzün, bugün gibi aklımda
o minik yüzün
yüzünün içinde sakladığın gamzelerin 
saatlerce hayranlıkla izlediğim ..

sanki sana defalarca sarılmışım gibi
bedenime yapışan kokun yokluyor aklımı
delirmek hiç bu kadar güzel olmamıştı, inan
hiç bu kadar güzel duyulmamıştı sesindeki mistik gerçeklik
adımı söylediğini düşündüğümden beri ..

nafile
ne kadar yürüsem de
ne kadar unutmaya çalışsam da, başaramayacağım ..

gerçek olan bu
gerçek olan bir sevdanın ortasında yeşerdiğimdir, güzelliğinle
gerçek olan, seni hiç unutamayacak oluşumdur ..

yürümek, müzik dinlemek uzakları yakın edercesine
yaut içmek, unutasıya içmek
bunlar unutuş değil, hatırlayıştır seni fikrimde ..

şu hayatta oldukça
senin gidişin bir yalan diye kazınacak alnıma
ve ben ! gururlanacağım aynaya her baktığımda
seni sevmek yakıştığı için bana ..

BURAK YALÇIN

15.02.2011

( Olmayacak Böyle başlıklı yazı Burak Yalçın tarafından 11.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.