Halil Ağa;

"-hacım  şu gerekmez

hemi de da(h)a bunun arkasından gelen va(r)" derse

"-amma yaptın

sen benim ahretliğimsin,

böğünr böğün sen..

sen benim bitecik ahiret gonşumsun

orada görüşecez inşa-Allah

            ne-u zü billah,

hekmetinden söval olunmaz..

 

ne dediykdii sen benim dünna-ahret gardaşımsın

damat da benim oğlum-evladım sayılı

canımdan sayılı(r)

bunna(r) dova edecek bize ikiğün sonura buna(r)

başga kimimiz va(r) arkada goyup getceek ulen

 

kırkbin kerre maşşallah

tühh! tüh! maşşallah suphanallah

hu çapıt uçun mu düşünüyossun

eh! madem ö(y)le

gönün hoş olsun

de bakalım bee

o da bizden oluve(r)siin,

ha hacı arkideşden de kâr etmeyiverelim

lafı mı olur hacım

evlat bunnaaa(r) evlat

gözümüzün nuru

maşallah suphan Allah"

………

 

“-sen ki Cenab-ı Rabb-il Aleminin

            mübarek topraklarına yüz sürmüş

Cenab-ı Hakk Teala celle celalüh Haziretlerinin

            mübarek  sevgili bi gulu olalak

bu haneyi zeyaret ederek,

helal rızık kapımıza şeref verdin

 

Allah-ı Azimüş-şan da senden irazi ossun

cennetlik mü’min kulların

evliyaların, velilerin, veliyullahların

            yüzü suyu hormetine

lutfet elinden öpeyin mübarek insan

şükür sana gözel Irapbım Teal-Allah”

 

 

 

 

 

 

 

 

"-hacım şu hesabı!

"-ne! sen bana

paramı teklif ediyon len

çık şurdan,

get başımdan

get başka işini gör

münafık fasık gullar gibi

o ne yauu

sana da mı hesap dutacaz

get şurdan."

 

velev kii Hacı Ağğa

üç gün sonra gittiyse, hecaz arkadaşına

bi çalım, bi azamet

"-ne! çık len şurdan

senden para isteyen mi va(r),

 

düğünde basmalar,

            parça  bezler yağmış adeta

hecaz arkadaşından geline, damada

            sağdıca, çalgıcılara

ağır misafir  hacı basmacı, maaile

 

Hacı Halil Ağğa! düğünden sonra

çıkmışsa haşa huzura

selamı almadan daha

hesap muhabbete,

muhabbet boğulmuş “davşan ganı çay”a

 

bi soluklanma arasında

Hacı Halil ağğa

“-hacım şu bizim he…” demeye kalksa

“-yau arkideş ne eviyossun”

sonra hiddetle bir illallah

"-fe! suphan-Allah

töbeler töbossun

Ya-Rabbim, Ya! Resul-Allah

Allahım!, sen bana sabır ver

Ya-Rabbim, cık.. cık.. cık!

get len şurdan, münafık

 

bir ay sonra tekrar varmışsa;

“-bre ğidi çay yetişdirin Hacı Amcanıza”

"-hacım hu sepedi boşaldivirin”

“-Allah senden iyrazi ossun

………..”

“-bi de şu bizim hesap"

basmacı ağzına dıkmış lafı

"-çık!! çık! şurdan  derhal

bi daha da gelme!

yüzümü göremezsin vallahi! Billahi

 

üçden-dokuza şert osun

hakkımı heylal etmen..

iki c(ih)anda

ya hu! el bana ne demez len

bizim dostluğumuz paraynan mı

sen beni, bu fukara kul

hecaz arkadaşını taniyememişsin herhal

bizim dosluğumuz bazara gadar deel

mezara gadardır evel-Allah!!!..

 

biz seninen bu fani dünyada arkedeş

gerçek dünyada gonşu olcez inşallah

onun uçu a(ğ)zından çıkanı kula(ğı)n duysun

kulanı eyi aş(ç),

sen ne demeğisteyon vetandaş

üş guruşa tenezzül eden

münezzehtir

ha-şaaa, sümma(ha)aaşşşaaa!

 

( Köyde 34- Bıkkanın Halil B- Urba başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 9/15/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu