‘‘Kıssaların ardında ki saklı müntehir

Aşktan sonra gelen acının rengini unutursa 
Dil, sus payını Elif'le söndüremez’’ diyor içimde ki ses
Sahi, öyle
 midir?

 - Ey, bohem gözlerini nefesime fısıldayan sevgili! Bilirsin,

Mertlik ölmüştü Köroğlu’nun vurulduğu an
Ve kirlenmişti namus; dinler arası diyalog ayininde 
Sen yine de bil ki, bir nim neşe değil yüreğimdeki isyan
Cancağızım…
Kızıl bir yangın hasretin rengine şiir yazdırırsa bana
Nişangâhına sol yanımı koysam vurur musun?
Sahi, biz hangi tarafındayız simyanın?
Hoş, ne yana dönsek oğulsuz annelerin hüznü şerh koyuyor yolumuza
Şaşkınlığıma say suskulara pusmuşluğumu;
Mesafeler münzeviyken gecemin dilini zehirledi engerek
En nihayet yağmur vurdukça hatırlarım
Ne de olsa kimsesiz bir serenattır sükûnet.
Kırçıl acılar hayallerime musallat olmazken
Komada ki bedenime tırmanan vahşi sancıları unutmak için
Pus ve duman yuttum: bozar mı orucumu?
 
Tut ki toprağı öpen kirpiğine astım yüzsüzlüğümü,
Affeder mi aşk, dudaklarınla açarsam orucumu?
Bilirim; gayrı meşru lügatlerde esirdir sözlerim
Çıplak karanlığın dipsiz kuyulardaki yansımalarında
Ayn ve Elif aşkına…
Uzat! Tutsun ellerini gözlerim
Ya da:
- De ki, uzak düşlerimin uğursuz insanları
Gecemi kuşatırken (kızıl süvariler) kan sıçrattı gözlerime
Yatağıma doluşmuş arsız cam kırıkları
Bedel diye mütemadiyen öpüşlerinde kesiliyor nefesim
Asıl o zaman başlıyor sızılarım ve kanıyor sesim.
 
Cancağızım…
Sana yaramın kabuklarını miras bırakmışlığım
Neyi severse gönül; dil’in onu söylediğindendir
Kelâmım seni sevmekse ve de son günahım
Odun, ateş ve gül ve de korkularım ki ben gibi
Firavun mabetlerinden taa ilahın haremine
Oyalı mendillerde umudun kokusunu taşırken
Telaşlı bir bedduanın alnımı ıslatan terini
İçmenden korkuyorum ezansız sabahlarda
Pahası kaç eder bunun bilir misin?
Lâkin düşlerimin de bir fiyatı olmalı, değil mi?
 
- ‘Ateşini sızıyla söndürebilirsin’ diyor içimdeki berduş
Söz hakikatin dil'iyse ben neden yel değirmenlerine saldırdım?

Bak! ‘Maşallah’ bileyli tümcelerim sırtımda kanıyor

Ve kabuksuz yaramdan sızıyor sarı bir irin
Ümitsiz değilim yinede resmini yapabilirim vampirlerin
Hatırlatmasan da olur Mikelanjelo olmadığımı
Bu da ne! Etobur bir tüccar sinmiş tabloya
Fiyakalı bir zamanı pazarlıyor ırzına geçerken vuslatın
Kirli ve şizofren bir zincire vuruluyorsa aşk
Simya hangi zamanın imitasyonudur, sevgili .
( Şizofren Bir Zincire Vuruldu Aşk başlıklı yazı ./ tarafından 17.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.