1 Benim Adım Ahmet

Ahmet bahse konu yıllarda Konya iline bağlı, Göksu vadisinde şirin bir ilçe olan Ermenek ilçesinin merkezinde yaşamaktadır.

         Cemal paşa komutasındaki, Mısır ve Gazze savaşlarına katılmış Osmanlı imparatorluğunun 1. dünya savaşından yenik çıkması sonucunda memleketine dönmüş bir savaş gazisidir.

         Ben aslında tanımam hiç de tanımadım, ve hiç görmedim. Bu benim adını taşıdığım dedemi. Amma rahmetli annem bana ondan sık, sık bahseder dururdu.

         Hele evimizde bulunan küçük bir özel yapılmış sandığı arada bir bana gösterirken, bunun içi deden zamanında tamamen altınlarla doluydu derdi bana.

         Oysa bana o sandığı gösterdiği yıllarda, bizler neredeyse meteliğe kurşun atacak kadar fakir bir aileydik. Annemin dediği altınları hep merak eder durur, diğer kardeşlerim gibi ben de nereye gittiğini sorardım çok zaman anneme.

         Bir gün bana bu konuyu şöyle anlattı. Yalan değil dedi bu sandık altınlarla doluydu, Ahmet deden o altınları her hafta sayardı ve dişleriyle tek, tek onları kontrol ederek içlerinde sahte altın olup olmadığına bakardı derdi bana.

         Sonra ne olduysa, bana anlatılan bu altınlar bir zaman sonra yok olmuş ve biz de dedemizden kalma birkaç parça arazi bağ bahçe biraz tarla ve bir de bayağı büyük Kazmaca denen yaylamız kalmış geriye.

         Bunların’ da pek çoğunu, annemin bunu bana anlattığı yıllarda Ahmet dedemin evine, iç güveysi olarak giren dedemin tek kızı ve tek çocuğu annemle evli babamın geçen yıllar içinde satarak elden çıkardığını anlatmıştı.

         Yıllar içinde biz yedi kardeşler olarak hep bu bizlere anlatılan altınları aramış isek de, bunların nereye gittiğini gerçekten altınların dedem zamanında bitti mi yoksa bir yerlere mi saklanmıştı, bir türlü öğrenemedik ve hala bu bizler için bu bir sırdır.

         Bir sırdır desek de bu dedem zamanında yaşanmış bir de, gerçek olan bir olay vardır.

         Rahmetli dedemin sağlığında, yaşadığı şehri basmaya kalkan Delibaş Mehmet isyanı çıkardır. Bu olayda şehir eşrafının, eşkıya kuvvetlerinin şehre sokulmaması için halktan silah ve benzeri yardım toplandığını annemden duymuştum.

         Belki bir kısmı bunun için verilmiş olabilirdi ama yine de hepsinin verilmiş olamayacağından şüphemiz vardır.

         Dedem Ahmet’in, Delibaş Mehmet isyanında öldüğünü bir gün bana annem şöyle anlatmıştı.

         Annem diyordu ki, evladım..

Deden Aslan Mehmet namıyla anılan, ve o yıllarda delibaş Mehmet’e bağlı olan biri tarafından gözümüzün önünde öldürüldü diyordu ve olayı da bana şöyle anlatıyordu.

          Bir sabah namaza kalktık, şehrin Keben dibi mevkisinden, Deli baş Mehmet’e bağlı Cumhuriyet karşıtı ve Atatürk karşıtı olan asiler eşkiyalar şehre girmek istediler. Fakat önceden hazırlıklı olan Ermenek halkı ve şehrin ileri gelen eşrafı onları şehre sokmamak için Keben dibinde onlara karşı hazırlıklı olarak direndiler. Kimisi kazma kürekle, kimisi silahlarla bu eşkiyalara karşı gelerek onları şehre sokmadılar ve savaştılar.

         Demişti. ve olayı şöyle anlatmıştı.

Fakat bu olayda şehri asilere karşı korumaya çalışan deden Ahmet de delibaş Mehmet’in adamı namlı Aslan Mehmet tarafından vurularak öldürülmüştü dedi.

Annemin bana anlatırken öldürülmüştü dediği bu kişi Mısır’da Gazze’ de savaşlara katılmış olan, benim dedemdi oysa.

Annemin’ de öz babasıydı.

Bunu annem bana anlatırken, gözlerinden yağmur gibi yaşlar döküyordu. Çünkü bunu anlatması hiç de kolay değildi ve bizzat babasının ölümüne tanık olmuştu çünkü o.

Neyse’ ki yüreği derinden yaralı olan annem, o günkü olayı kendince başka türlü teselliye bağlıyordu’ da şöyle rahatlıyordu.

O sabah asilerle karşı deden ve yanındakilerin canını feda edercesine savaşan, şehri koruma çalışan senin deden benimse babam asilerle karşı savaşırken, oradaki Asilerin lideri olan, Aslan Mehmet’i yaralamış Aslan Mehmet de yaralı vaziyetteyken, kendisini bulunduğu yerdeki çakıl taşlarının arasına gömerek, kendini gizlediği taşların arasından kendini yaralayan babamı öldürmüş diyordu.

Annem.

Böylelikle kendini teselli buluyordu annem.
Belki doğruydu belki değildi amma, en doğrusunu Allah bilirdi.

Yalnız bilinen tek bir şey vardır, bu acı fakat gerçek olayda asiler şehre girememişler, yaralı olan asilerin lideri Aslan Mehmet' de o taşların arasında yakalanmıştır ve daha sonra mahkeme kararıyla idam edilmiştir.

Bunu bir ben değil hem tarihçiler söylerdir, hem de olayları bana anlatan annem söylemiştir.

İşte ne olduysa biz kardeşlerin çok merak ettiğimiz, Mısır'dan altınlarla dönen dedemin Mısır dan asker dönüşü bizlere getirdiği altınların kaybolması tam da o yıllarla rastlamıştır.
Akıbetinden dedemin tek kızı olan annem bile olan bitenden bi haberdi.  

 

A.Yüksel Şanlı er

05 Kasım 2011-11-05

Antalya

          

           

 

( Benim Adım Ahmet başlıklı yazı Ahmet Yüksel tarafından 5.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.