SANA İBRET GEREKİRSE

Sana ibret gerekirse gel göresin bu sinleri

Ger taşısan eriyesin bakup göricek bunları

Eğer dünyada ibret almak istiyorsan, git gör kabristandaki o kabirleri; taş olsan erirsin, bakıp görünce sen onları.

Şunlar ki çokdur malları gör nice oldı halleri

Sonucı bir gönlek beymiş anun da yokdur yenleri

Onların dünyadayken ne kadar çoktu malları, hepsini bırakıp gittiler, gör nasıl oldu hâlleri! Sonuçta yakasız beyaz bir gömlek giyindiler, onun da yoktur kolları.

Kanı mülke benüm diyen köşk ü saray beğenmeyen

Şimdi bir evde yaturlar taşlar olmış üstünleri


Bizim Yunus böyle söylemiş.Acaba söylediklerinden ibret aldık mı?Bir zamanların en güçlü yazarları,daima devranın kendilerinden yanamı olacağını sanıyordu?Güç himkimseye baki değildir.
Zaman zaman güçleri elinde tutanlara Yüce Yaradan hiçbir zaman mutlak"güç"ü vermemiştir.
Bir zamanlar magazin gazetecilerini peşinden koşturan,O nun bir resmini çekmek,bir absürd olay olsunda gündeme geleyim diye bütün gücünü ,zamanını harcayan magazin gazeteci leri şimdi nerdeler?Günden güne irtifa kaybeden magazine malzeme oldukları için gündemde kalan sözde santçılar,eski günlerin özlemiyle yanıp tutuşuyorlar.
Sadece soyadı benzeri kardeşi için" Gücünü bağımsızlığından alana gazete"diye okuruna tanıtan,ama bu kardeşe röportaj için sayfalarını açan yayın yönetmenleri.Bu işe emeğini,eğitimini veren gerçek gazetecilerin popüler isim olma uğruna feda edilmesi ne kadar hazin.
 
Bir zamanların kudretli kişileri,şimdi adları bile anılmıyor.Begenmediği iktidarlara,gazete sahiplerine gazetelerdeki yazıları son versin diye emir verenler.Yurt savunması görevi aldıkları halde siyasete karışan haddini aşan kişiler.
 
Günün birinde etkisizlerşir.O çöküş belki birşeylerin rövanşını almak isteyenlere verilen bir fırsat.Yeniden bu güçü elde edenlerin bir başka güce yine postmodern bir darbe ile bırakması Bizim Yunus ne güzel anlatmış onları.
 
Mahkemenin kadıya mülk olmayacağını,her güzelliğin birgün biteceğini bilselerdi ,belki başka türlü davranırlardı.
 
Bu isimlere başka isimler de katmak mümkün.Tabii her okur kendi düşüncesine göre yazıyı yorumlaya bilir.


Taraf yazarı Yıldıray Oğur, Hürriyet'in "4 yüz" ekibine karşı, Türkiye'nin en etkisiz 10 ismini belirledi.
 
 
 
 
 
1) BİR NUMARA
Tarifçileri bile milletvekili oldu ama bir rivayete göre o seçildiği Meclis’e bile giremedi. Son dört yılı bir zamanlar yıkmaya çalıştığı demokrasi ve hukuk devletinin faydaları üzerine hızlandırılmış bir kursta geçirdi. Artık kimse kim olduğunu merak etmediği gibi “bir numarası olsaydı şimdiye kadar gösterirdi” diyen sevenleri de ondan ümidi kesmiş durumda. Bir numaranın bir numarası kalmadı.
 
2) ERTUĞRUL ÖZKÖK
Kâbe’ye gitti, Ahmet Kaya’nın mezarına gitti, İmralı’ya gitmek istedi, Pensilvanya’ya selamlar gönderdi. İtiraf etti, özür diledi, pişman oldu, sarı pantolon giydi. Muhafazakar kanallara çıkıp geçmişini temize çekmeye çalıştı, Popstar yarışmasında imaj tazelemek istedi. Ama hukuk ve ahlak dersi verdikçe arşivleri, Kürt sorunu dedikçe en güzel bayrak yarışmalarını, başörtüsü dedikçe 411 el manşetini karşısında buldu. Köşesinde övdüğü yazarlar ertesi gün “Tanımayız” açıklaması yapmak zorunda kalıyor. Yurtta da uğursuz dünyada da. “Murdoch neden başarılı anladım” diye yazdıktan sonra Murdoch’la mahkemelik oldu. Ne şarap içen başörtülüler ne Ergenekon’a bağlanan Ajda, Sezen, Sertab yazıları, ne spermin tadı ne de oral seksin faydaları... Liste yayına hazırlandığı sırada etkili olmak için son kozunu da oynadı ve soyundu. Giyinikken daha etkili olduğu söylenebilir. Karanlık 90’ların, darbeci 2000’lerin en kudretli genel yayın yönetmeni şimdi her gün yırtmak için piyango bileti alan bir looser.
 
3) AYDIN DOĞAN
Başbakan’ı pijamalarıyla karşılayan medya patronuydu, kâbuslarında Başbakan’ı pijamayla karşıladığını gören medya patronu oldu. Ankara garnizonlarında “hükümeti nasıl deviririz” toplantılarından, “Başbakanım siz nasıl yayın yapmamızı istersiniz” toplantılarına terfi etti. Tarihin yanlış yerinde durdu, akıntıya karşı kürek çekti, yoruldu, Şimdi akıntı onu yine tarihin başka bir yanlış yerine doğru savuruyor. Türkiye büyüyecek, belki eskisinden daha zengin olacak ama...
 
4) KEMAL KILIÇDAROĞLU
CHP’nin başında unutulan gelen başkanı o. Partiyi kapatıp gitse yokluğu bir ay sonra fark edilir. Bir zamanlar kendisinden Gandi diye bahsedildiği artık sadece torunlarına anlatacağı güzel bir hatıra. Bir gün yanlışlıkla kendisine ait bir yolsuzluk dosyasını açıklasa bile kimseyi inandıramayacak. Merkez medya el ele verdi yine de şimdiye kadarki en büyük başarısı Deniz Baykal’ı bile aratması.
 
5) SÜLEYMAN DEMİREL
Bundan sonra ancak İslamköy’e dönerse manşet olabilir. Partiler üstüyüm diye diye Güniz Sokak’taki evinde çevirdiği politik kumpasların enkazı altında kaldı. Günlerini fail-i meçhul soruşturması haberlerini yakından takip ederek, devletine sadakatten hatıralarını bile açıkça yazamayarak geçiriyor.
 
6) HÜLYA AVŞAR
Gözümüze girmeye çalışan bir çift mavi göz artık. Türkiye’nin en güzel kadınının kendisi olduğunu söyleme işi bile ona kaldı. Acun Ilıcalı olmasa kariyerini iyi bir tenis oyuncusu olarak tamamlayacaktı. O ses Türkiye’de “Müzik konusunda kendisini daha iyi yetiştirmek için” Hadise’yi ve Murat Boz’u seçen genç kızlar ve erkekler tarafından her hafta emekliye sevk ediliyor. Ama henüz ona bunu söylemiyoruz.
 
7) UĞUR DÜNDAR
Kazdıkça kemik, karıştırdıkça çete, deştikçe darbeci çıkan ülkede ancak Kara Fatmaların kâbusu olabildi. Bir de hormoncu çiftçiler onun korkusundan traktörü boneyle sürdü. Çocukluğumuzun Zeus’uydu, demokrasi, hakikat, araştırmacı-gazetecilik çarptı, kırıldı.
 
8) RAHMİ KOÇ 
Demokrasi ona da iyi gelmedi. Emekli generallerin cenazeleri dışında müzesine çekildi. Teknesiyle bu kurnaz hacı bakkalların her bir şey olduğu yeni Türkiye’den kaçmaya çalıştıkça Truman’ın akıbetiyle karşılaşıyor. Ama çarptığı duvardaki kapıdan çıkmaya bile cesareti yok. Şirketini teslim ettiği oğlu bir Amerikalıdan bile daha az anlıyor yaşadığı ülkeyi. Artık parayla satın alamayacağı çok şey var Türkiye’de...
 
9) GENELKURMAY BAŞKANI
Ancak etkisini azalttıkça etkili olabiliyor. Konuşmadıkça takdir ediliyor, emirleri yerine getirdikçe sözü dinleniyor. Adının ne olduğunun ne önemi var ki... Bu arada adı neydi?
 
10) TÜSİAD BAŞKANI
TÜSİAD’ın açılımının ne olduğu bile unutulmak üzere. İçlerindeki en radikal, en demokrat, en sivil müteşebbisi başkanlığa getirmeleri bile onları Kayserili bir mobilyacının gerisine düşmekten kurtarmıyor. Yaşam tarzı ideolojisini burjuva demokratlığa tercih ettiler. Yarın DİSK’le birleşseler kimse şaşırmaz. Gazetelerin hepsine tam sayfa ilan verseler, en radikal raporları yayınlasalar, 28 Şubat’taki, AKP kapatma davasındaki hallerini unutturamazlar...
 
 
 
 
 
 
 
( Bir Zamanların On Etkili İsmi başlıklı yazı M.Filizman tarafından 9.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.