1 Üç Gül'ün Rengi Sarı -2-
Yine ben…dün söylemiştim ya bu hikayenin anlatıcısı ben değilim diye…Şimdi diyebilirsiniz, değilsen ne demeye iki de birde araya giriyorsun. İnanın bildiğiniz gibi değil. Bizim hikayede ki kızlar özellikle istedi. Eğer, sen giriş yapıp bizlerin heyecanını yatıştırmazsan biz konuya giremeyiz diye…Zaten yaşadıklarını anlatmalarını ben istedim.Bu kadar da yardımım olsun.Yurda en önce gelen Ayla olduğu için önce ondan başlamıştım.Ayla yurda gelişini anlatıyordu.Hadi bakalım neler olmuş?

Teşekkür ederim değerli anlatıcı abi,seni mahcup etmem inşallah...

***

Müstahdemi çağırdı Kazım bey, olanca otorite ve ağırlığıyla beni kalacağım yere götürmemi tembihledi.

Müstahdem, kırk beş elli yaşlarında temiz yüzlü bir amcaya benziyordu.Son derece saygılı bir şekilde davranıyordu.

“Tabi bey’im, götürür kendi ellerimle yatağına yatırırım” dedi.

“Ha,Halil Efendi bu kız bizim emanetimiz iyi bakasın” bu son cümle yüreğimdeki korkuların hepsini eritti. Kaskatı kesilmiş elim ayağım birden çözülüverdi. Hele de yüreğimde esen fırtınalar dinmişti .Sararmış cılız bir yaprak gibi hissediyordum.Bu söz sonrası köke yakın hissetim artık kendimi. Meğer bir söz ne kadar etkili oluverirmiş insanın yaşamı üzerinde…İlkokul dördüncü sınıftan aldıkları günde böyle olmuştum…Günlerce ağlamıştım…Göz pınarlarım kurumuştu nerdeyse. Halbuki nenem söylerdi; “ Ağaç yaşken eğilirmiş” , eğitim her kötülüğü önlermiş. “Kız çocuğu da okur muymuş “ diyen babam ve üvey anama ölene kadar söylendi nenem…Ne çare ki,o da öldükten sonra tamamen yalnız başıma kalakalmıştım.Horlanmalar, dışlanmalar, sabahın eri’nden akşamın geç’ine kadar çalıştırmalarını saymıyorum…Aç açına dolaştırır,soğuktan dondururdu insafsız karı…

“Burası senin kalacağın yatakhane” munis ve bir o kadar sıcak ifadeyle uyandım hayal dünyamdan…

“Öyle mi?” diyebildim, ürkek halimle…

“Gel bak! İçeride çok arkadaşın var” Ahşap irice bir kapıydı . Sonuna kadar açıp önde o amca, arkada ben içeri girdik.

“Kızlarım,hepinize merhabalar” Halil,amcanın sıcak bu selamına yatakhanede ki tüm kızlar hep bir ağızdan cevap verdiler…Bir iki kişi ayağa kalkmamıştı.Dikkatimi en arkada duran ağlamaklı , örgülü saçlı ve kırmızı kazaklı kız çekti. Elini sıkı sıkı tuttuğum Halil amcayı çekerek durdurdum. İşaret parmağımla o kızı göstererek beni onun yanına götür dedim.Güldü ve yürüdü.

“Merhaba Leyla, yinemi ağlıyorsun…” omuzlarını silkeleyerek konuşmayacağını ima eden kızın yüzü sıcak gelmişti bana…Benden kısa ve güzel yüzlü bir kızdı.İçim ısınmıştı.


Beni görünce yüzüne bir gülümseme geldi.Kirli ve çatlak elleriyle gözünde ki yaşları silmeye çalıştı.Halil amcanın da dikkatini çekti bu durum.Beni görünce susan Leyla’ya, Halil amca tekrar sordu;

“Kızım niye ağlıyorsun,yine ne oldu ? "

“Yok bişey” diyerek geçiştirdi. Alt ranzada yattığını, istersem boş olan üst ranzada yatabileceğimi söyledi içini çeke çeke. Halil amca da onaylayınca, artık yeni yatağım ve ilk arkadaşımla tanışıklığımı gerçekleştirmiştim. Korkularım, hezeyanlarım ve iç hesaplaşmam duraksamıştı şimdilik. Yatakhaneden birkaç kız daha “Hoş geldin,adın ne? “ gibi soruları peşpeşe sıralayıp meraklarını giderdiler….

***


“Kim aldı, benim tokalarımı?” bağırarak ortalığı çınlatan Sevgiydi. Sevgi, çok mız mız,yalancı ve kavgacı bir kızdı. Hiç sevmiyordum onu. Geldiğimden beri tad vermemişti.Yeni gelenlere “civciv” deniyormuş. Yatakhanenin yeni civciviydim, o yüzden bana eziyet etmeye çalışıyorlardı. Sevgi, yatakhanenin en eski olması hasebiyle ve bizden bir yaş büyük olmasından dolayı istiyordu ki her şey onun dediği gibi olsun…Ama, bende rahmetli anneme çekmişim. Sevgimi ve saygımı bilirim lakin, haksızlığa asla tahammül edemezdim.

Tekrar avazı çıktığı kadar bağırdı;
“Kim aldı diyorum tokalarımı?” kimseden ses çıkmıyordu. Yönünü bir hışımla, bizim ranzaya doğru çevirdi. Ani bir refleksle, Leyla’nın saçından tuttuğu gibi savurdu.Yere kapaklanan Leyla’ya tekme atmaya başladı, hem de küfrediyordu.

“O…pu seni, kaç defa söyledim sana, tokalarımı elleme diye!”
“Ben almadım “ diyerek ağlıyordu Leyla.

Ranzadan atladığım gibi, Sevginin üzerine kapaklandığımı biliyorum.


Devamı var...
( Üç Gül'ün Rengi Sarı -2- başlıklı yazı Arzeni tarafından 16.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.