Bu kızların hikayesi bayağı bir heyecanlanmaya başladı. Allah’tan bazen kendileri anlatıyor. Yoksa, altından nasıl kalkardım bilemiyorum.Gerçi hala emin değilim ama neyse. Sizleri önceden bilgilendirmek,heyecanı azaltmak istemiyorum.Ama bu kızlar da bana komplodur kuruyorlar.Leyla ile Sevginin kavgasında kalmıştık geçen onca zaman önce...Bakalım neler olmuşşşşş....

       Üzerine atladığımda Sevgi ne ye uğradığını şaşırdı. Karnına aldığı diz darbesiyle kendinden geçti. Leyla’yı kaptığım gibi bizim ranzaya getirdim . Zaten sulu göz olan Leyla yine ağlıyordu.

“Ya, kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum. Ben almadım diyorum.”

“Biliyorum senin almadığını merak etme olayı çözeriz. Yeter ki sen ağlama”
      Neden sonra sol böğrünü tutarak ayağa kalkmaya çalışan Sevgi;

“Seninle işim bitmedi sürtük” derken,acı içinde kıvranıyordu.

“Benim ise seninle işim daha yeni başladı.” dedim.
    Kendimden emin bir şekilde Leyla’yı sakinleştirdim. Bundan sonra beraber hareket edeceğiz dedim.Sen benden hiç ayrılma olur mu? Ben ne dersem onu yap yeter...

   Birden bir gürültüdür koptu. Yan odadan acayip sesler geliyordu. Ani refleksle odada bulunanların hepsi toparlanarak diğer odaya doğru koşturduk. "Aman Allah’ım! " Pencereye çıkan o çocuğun feryadı ortalığı inletiyordu. Yıllarca unutamadım o feryadı. Asıl şoku yüzünü görünce yaşadım. Türkçe konuşan bizim yaşlarımızda zenci bir kız.

“Gelmeyin atlarım. Bana, Kazım Babayı çağırın. O’na anlatacaklarım var.Yeter artık! Bıktım usandım o şerefsizin yaptıklarından”


   Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Ancak, ben hala bağıran o kızın merakı içindeyim. Herkes bir, ben iki kere şoktayım. İlk defa görüyordum bu kızı. En önde onu ikna etmeye çalışan, Halil ağabeyinin dışında görevli kimse yoktu. O da olanca gücüyle bağıran kızı ikna etmeye çalışıyordu.

“Yapma, benim güzel kızım. Etme eyleme. Sen bize emanetsin. Ben sana, neler öğretmiştim. Bir derdin olursa bana gel demiştim.İntihar etmek bir müslüman’a yakışmaz.Ver elini bana.”

   Bağırıyor,ağlıyor ve hıçkırıyordu.Sonrasında içini çeke çeke gayet güzel Türkçe ifadelerle cevap verdi.

“Bu Müslümanlık, sadece bize mi Halil amca?”

“Evet bize güzel kızım, yetmez mi ?”


  “Ama,ama” tir tir titriyordu kız. Susturmak ne mümkün.Hele titremesi gittikçe arttı. Her an düşebilirdi. Ani refleksle koşup Halil ağabeyinin arkasına yanaştım.Kulağına eğilerek; Bana dönmeden dinlemesini söyledim.

“Evet” dedi sakince

“Ben Ayla, Halil ağabey.Şu yeni gelen kız."

“Tanıdım da,ne yapmayı düşünüyorsun?”

“Çaktırmadan dinle abi, şimdi ani bir koşuyla, şu yan pencereye çıkıp onun gibi kendimi aşağı atacağımı söyleyip dikkatini dağıtacağım. O, ne olduğunu anlamadan, sen hemen yakalarsın tamam mı?”

“Tamam kızım, çok zekice bir plan”

Yan pencereye çaktırmadan yanaştım.Yavaşça açtım. Ani bir refleksle taştan kalınca yapılmış pencereye çıktım.

Ben de atlamak istiyorum. Ben de yaşamak istemiyorum.Yeter artık!” diye bağırmaya başladım. Birden herkes onu bırakıp, bana bakmaya başladılar.
“Neler oluyor, bu da neyin nesi?Delirmiş mi bunlar? “ Gibi uğultu halinde söylemler başladı. Göz ucuyla baktım, küçük zenci kız da bana bakıyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, hooop Halil ağabey kızın belinden tuttuğu gibi aşağı aldı.


Neye uğradığını şaşıran kız, debelenmeye başladı. Hem ağlıyor hem de;
“Bırak, ne olursun bırak “ diye yalvarıyordu. Görevimi yapmış olmanın rahatlığıyla pencereden aşağı atladım. Halil ağabey ile göz göze geldik.

Devamı var...

Selim ADIM/İZMİR
( Üç Gül'ün Rengi Sarı -4- başlıklı yazı Arzeni tarafından 24.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.