ŞİİR VE İNSAN

 

            Şiir, hakkında bir çok tarifler yapılan bir öz  ve  cevherdir.   Herkesin kendince tarif ettiği edebiyat sanatıdır. Ve şiir insanlık tarihi boyunca var olan bir yöneliş ve belki de ihtiyaçtır. Şiir : Deruni bir hissedişin edebi olarak gönülden seslendirilmesi, en güzelin güzelliklerini keşfetme sanatıdır.

            Dört İlahi  kitaptan biri olan Zebur manzum olarak gönderilmiş bir kitaptır. Cahiliye döneminde de şiir revaçta bir sanattı. Protokolde devlet başkanından sonra şairler gelirdi. Şiirler panayırlarda okunur, şiir yarışmaları yapılır ve Kâbe duvarına asılırdı. Muallakatü's- Seb' a       diyorlardı .( Yedi Askı )  anlamına gelirdi .            Şiir çok etkiliydi, öyle ki peygamberimize sarf edilen ağır sözler içinde O' nu en çok etkileyen   Kaab  Bin  Züheyr           adındaki şairin yazdığı hiciv şiiri olmuştur. Ve bu adamın öldürülme emri verilmiştir. Aynı adam daha sonra Peygamber için bir methiye yazarak Müslüman olmuş ve Peygamber efendimizden Hırka-i saadeti hediye olarak almıştır. Yine Kur'an -ı  Kerim

 için kafirler bu çok etkili bir şiirdir, Muhammed de şairdir demiştiler.

            Şiir her çağda varlığını ve etkisini korumuştur. İlahi kitaplar dışında nesillere aktarılan nadir eserler arasında da şiirler vardır: "Ahmet Yesevi'nin  Divan-ı Hikmet' i, Yunus' un Divanı, Mevlana' nın Mesnevi' si vs."

            Kitlelere yön veren, fikir ve ideolojilere bayraktarlık yapan ve çok etkili olan eserler yine şiirlerdir. Osmanlı' da Padişahından Şeyhu'l- İslamına, dervişinden müridine, havassından avamına, her kesimden şiir yazanlar vardır. Tarihimize ışık tutan çok şiirler vardır. Gaziantep Barak yöresindeki Türkmen aşiretleri tarihini ;  Horasan'dan kalkıp, Erzurum, Yozgat, Kayseri üzerinden Culab' a indirip sonra Barak Ovasında iskan ettiren destansı bir şekilde anlatan ve günümüze taşıyan şiirlerdir. Sarıkamış ağıtını söyleyen, okur yazar olmayan Çukurovalı bir anadır. Ağıt adeta 93 Harbi tarihini anlatmaktadır.

            Biz millet olarak, sılamızı, gurbetimizi, göçümüzü, neşemizi, kederimizi, cenazemizi, toyumuzu hep şiirlerle dile getirmiş bir milletiz. Neslimizi şiirlerle avutmuş şiirlerle uyutmuşuz. Kasideler, gazeller, methiyeler, hicivler, destanlar, ağıtlar, türküler şarkılar, maniler, ninniler bizim milletimizin güzelliğinin şiir olarak dışa yansımasıdır. Gönül, cismin ruhla irtibatını sağlayan bir mefhumdur. Gönülde insani değerlerden hepsi mevcuttur. Aşk, Sevgi, merhamet, şefkat, sevinç, öfke, kin, garaz, nefret, heyecan, hasret. Şiir akılla değil gönülle yazılır.

            Bana göre şiirde bilimsel bir kaygı aranmamalıdır. Okur-yazar bile olmayan Anadolu insanının söylediği destan ve ağıtlar şiirdir. Kimse hece ölçüsü, kafiyesi, kinayesi, mecazı,cinası, tecahul -i Arif gibi edebi sanatları olan bu şiirleri kabul etmemezlik edemez.. ama günümüzde daha çok yazılan serbest tür şiirler; şiir midir? Süslü nesir midir ? Tartışılmaktadır. Ben de sırf betimlemelerle yazılan serbest tür şiirlere süslü nesirdir diyenlerdenim. Belki içinde şiirsellik vardır ama şiir olarak nesillere hitap edebilecek şiirler olamazlar.

            Bana göre bir şiirde, edebi sanatlar olmalı, akıcılık ahenk olmalı, konu bütünlüğü olmalı, az sözle çok şey ifade etmeli, içinde duygu olmalı, okuyucu içinde kendini  bulmalıdır ; en azından kendinden bir şeyler bulmalıdır.

 

 

Mehmet Baycan

 

 

 

 

( Şiir Ve İnsanlık başlıklı yazı MehmetBAYCAN tarafından 30.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.