Yıllar oldu yanarım, neden küllenmez közüm?
Ayrılık ekininin, tohumları har mıydı?
Sensizlik oklarıyla kalbura döndü özüm
Benim gibi divane bir başkası var mıydı?
Yanmamıştı içerim, buse alana kadar
Dudağın mıydı yakan, yoksa kızıl nar mıydı?
Gül yüzünü görmeye, bu can adaklar adar
Vazgeçmiş olsa senden, hatırlar, anar mıydı?
Demesen de bilirim, senin adın kardelen
Ortalık buz tutarken, yüreğin yanar mıydı?
Sevdin mi hiç birini, var mı bağrını delen?
Beyaza mı âşıktın, gelinliğin kar mıydı?
Sevgi, sevda, aşk yoksa boşuna bütün çaba
Hasretliğin ruhumda, eştiği mezar mıydı?
Mezar taşları bile bir çift, neden acaba?
Hayat, iki kapılı, bunu bilmek zor muydu?
Dökecek yaş kalmamış, kurumuş pınarları
Kör eden gözlerimi, mil miydi? Nazar mıydı?
Andırıyor bedenim, devrilmiş çınarları
Dilimleyen ruhumu, dilin mi, hızar mıydı?
Son sevgili kolları açmış beni bekliyor
Vefakâr olmasaydı, bağrını yarar mıydı?
Vuslat vaktidir diyor, arkasından ekliyor
Toprak sever insanı, sevmese sarar mıydı?
Hadi, gidelim hadi, faniye gitmek düşer
Dünyayı anlamadım. Ağyar mıydı, yâr mıydı?
Ham meyveler dalından olgunlaşınca düşer
Düşenleri yemese kara yer doyar mıydı?