“ KARTAL HİKÂYELERİ-2 ” (SEN TAVUKSUN)
 
 Bir gün, avcının biri zirvelerde gezerken,
Keskin bakışlarıyla, etrafını süzerken;

Bir kartal yumurtası bakar ki, durur yerde,
Düşünür ki; sahibi haşmetli kartal nerde?

Vicdanıysa, elvermez onu koyup gitmeye
Dağdaki kurda, kuşa, bırakıp yem etmeye...

Alıp getirir eve, binip atın sırtına,
Koyar yatmakta olan, gurk tavuğun altına.

Vakti tamam olunca yumurtalar çatlıyor,
Kabuğundan sıyrılan, ortalığa atlıyor.

Sarı sarı civcivler, hep bir soyda, bir boyda,
Anası sıfatlılar, pek farkları yok huyda...

Ama soyu başka ya, bizim kartal yavrusu,
İşte o günden başlar yüreğinin ağrısı...

Yemlenmeye başlar o, civcivlerle birlikte,
Bir süre devam eder, bu düzen, bu dirlikte...

Yine bir gün, yem yerken kasvet çöker özüne,
Kaldırır başını o, masmavi gökyüzüne...

Bakar ki asil bir kuş, ihtişamla süzülür,
Bunu gören yavru kuş, yüreğinden üzülür...

O bir kartal yavrusu… Özünde uçmak var ya,
“Tavukça” yaşadığı dünyadan kaçmak var ya…

Çile çeşit çeşittir… Başa gelen çekilir
Ve lâkin uçmak varken, niçin yerde sekilir?

Bizim kartal yavrusu, öylece baka kalır
Fakat anne tavuktan ikazı çabuk alır...

Seyrederken kartalı, kafasına gaga yer
Hışımla ana tavuk, bu yavruya şöyle der;

“- O gördüğün kuş var ya, gökyüzünün şahıdır,
Kartal derler adına, kuşlar padişahıdır…

Sen ise bir tavuksun, göklerde uçamazsın,
Onun gibi süzülüp kanadın açamazsın.

O hayali zihninden tez, hemen sileceksin,
Sen tavuksun, o kartal!.. Haddini bileceksin…"

Bizim yavru çaresiz, başını öne eğer,
Ne zaman göğe baksa, kafasına gaga yer...

Yavru, göğe baktıkça, tavuk vurur gagayı,
"- Sen tavuksun, sen tavuk..." Duyar hep bu nidayı...

Artık asla uçamaz, açsa da kanadını,
Kendini tavuk sanır, unutmuştur adını...

Gökyüzüne hasreti, günden güne solarak,
Yavru ömrü boyunca, büyür tavuk olarak...

Verilen nefesini bu hal üzere solur,
Kafası kel olarak, kartal yaşlanır, ölür...
.....

Yine birçok mesajla sona erdi kıssamız,
Helalinden dostlara, dağıtıldı hissemiz.

Evet, dostlar aslında kartaldı bizim sabi,
“Tavuksun” diye diye, tavuk oldu pek tabi...

Gökte uçmak yerine iktifa etti yerde,
İsteseydi uçardı, kartallık vardı serde...

Kafasının ortası, gagalardan kel oldu,
Negatif telkinlerle, kartalken, "tavuk" öldü...

Sizde geçip aynaya kendinize bir bakın,
Siz özde kartalsınız, tavuk ölmeyin sakın.

Çırpın kanadınızı, uçun az bir gayretle,
Cemiyet baksın size, hem ibret, hem hayretle...

Kadir Çetin 30.11.08 Nazilli

( “ Kartal Hikâyeleri-2 ” (Sen Tavuksun) başlıklı yazı meftun tarafından 4/11/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu