"Yaz, kavrulmuş bir mevsimdir/Vaat edilen bir yalan, elde kalan yalnızlığındır"

 

İnsanlığın karanlık bir odada öldüğü rivayet edilir. Yorgun ve telaşlı adımlarıyla vicdan yaklaşır önce soldan. Sağda ise egemenliği hakimdir egonun. Bu hükümdarlık savaşı  ayırır birbirinden kentleri, sokakları... Söken biz, diken terzidir bizzat. Aynaya bakmak  yine de bir sarraf işidir.

 

Çeşitli kavramlar, türlü hikayeler ve ayrıntılı yazlar geçti aradan. Oysa kış  tamamlanmamıştı ve saçlarınız teline kurban istememişti henüz. Ayrılığın üç hali vardı  boyutlarına sığmayan. Şişede olduğu gibi durmuyordu deniz. Aşk, yalnızlık ve hastalık. Öyle sakin öyle sessiz. Açıklarda yol alan kırık bir yelkenli gibi rüzgarı tersinden alıyor  ve durdurmuyordu zamanı kumların üzerine yazılmış hiçbir yaz şiiri. İçimizdeki çocuk hala bertaraf ediliyordu. Kuşların kanat çırpıp, kimsesiz bırakması gibi koca bir şehri.

 

"Umudun mavi sularına boş şişeler bırakırsın/Hiç yazılmamış olsun diye sevgilinin  kaderi/Oysa geride ne bir ümit ne de bir heyecan kalmıştır/Ebediyet çoktan terk etmiştir  ruhunu/Sen de böyle günlerde tanımış olmalısındır denizi/Geç kalınmış öykülerle bütünleşip/yarım kalmışsındır her şey gibi/Sen ve ruhun/benim olduğum yerdesinizdir  şimdi."

 

Geçtiğiniz yılların tüm yükünü omuzlarınızdan uzunca bir iskeleye doğru uzatın. Geçen yaz, ayaklarınızı bile denize sokamadığınız o iskeleden balıklama atlayacaktır hüzünleriniz.
 
Bu yaz da siyasi anlamda pek bir değişiklik olacağını sanmıyorum. İntihar saldırıları, savaşlar, küresel ısınma, parti kapatmaca, köşe kapmaca derken bu sezonu da kapatacağız. Peki geçtiğimiz yaz size ne anlam ifade ediyordu? Bana göre geçen yaz, pasta bıçağıyla dans edilen kimsesiz bir doğum günü partisiydi. Bir arkadaşıma göre ise ağaç gölgeliği... Yoksullar zaten yoksul kalacak ve yaz günü çocuklarını boş bir parkta sallandıracak. Tabii herkes için kumsal bu denli uzak değildi.

 

Gönül ister ki bu sene herkese iyi tatiller dileyeyim. Ama çoğunuzun imkansızlıklar içinde olduğunu biliyorum. Eminim herkes kendini mutlu etmenin yollarını bulacaktır. En azından öyle umuyorum.

 

Geç kalınmış öykülerinizi bir bardak çay eşliğinde dostlarınızla paylaşın. İşe yaramayan cümleleri ise denize atın. Nasılsa her liman sizi başka bir yaza taşıyacaktır.

 

Mehmet Gökhan Damar

( Geç Kalınmış Öyküler başlıklı yazı Gökhan Damar tarafından 8.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.