“Havada!

Havvy metal kokusu var,

Durduramaz kimse ahlak

Denilen zat-ı muhteremi

Bu gökkubbede…”

 

Yüreğe kanat germiş

Eminönü kuşlarının son imtihanı

Martılardan koparmak var gariban

İşi balık ekmek ziyafeti…

 

Alt geçitte tirbişonu bozuk evsizler

Güneşin bitlerini ayıklıyorlar

Jilet girmemiş orman yüzlerinde

Falcı şopar kadınların dilinde

Hayat eksenleri kayıyor…

 

Düşünmesi bile kötü;

Taksimde mimiklerinde umut işli

Sokak çalgıcısının meteliğe yelken

Sanatı…

 

Ve…

Elleri muhkem bir kadın

Galatasarayda kayıp bedeninin

Silüetini siliyor kader yazgısına

 

Sonra!

Aşk çenesi düşmüş bir pandomim

İşçisinin gözlerinde beliriyor

Haritası bozuk bir toplumun

İç açılarına ayrılıyor hayat…

 

Eskiden;

Nihavent şarkılar yüzdürürdü

Dede Efendi eşliğinde sazendeler

Sadabad kayığından Göksuya…

 

Besleme yazgıların son durakları

Oğul ve kıza muhkem gidişlerin

Kaybolmuş bir nesline bu sitem

 

“Başağa durmuş yazgıların alınterinde

Islanan insanlık…”

 

Artık acılarda eskisi gibi değil

Derin izleri yok yürekte

Taşa kesmiş bakışların

Çırpışında sıyrılıyor

Alın çizgileri…

 

Bugün şiirlerim alabora olmasın diye çırpınıyorum

Dilsiz yazgılarınızda Sadabada inerken şarkılar…

 

( Nihavend Şarkılar Yüzdürürdü Sadabad Dilencisi başlıklı yazı prens tarafından 6/23/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.