Dünyanın bir ucu…

Bir vaveyla koptu gecenin karanlığında.

Bir çığlık yardı geceyi ansızın.

Bir kız yatağından fırladı.

Bir yürek yalnızlığa isyan etti.

Terk edilmişliğe lanet etti

Kahretti yüreğine, ah etti sevdiğine, mahvetti yaşadığına…Bir çığlık koptu karanlığın ortasında. İri iri terler döküldü bir kızın alnından. Ahali toplandı "ne oldu" dediler birden. "Vah vah" denildi yekten. Kız bir daha çığlık attı içten.

 

Kız aval aval bakmakta dört duvara, sayıklamakta hayal meyal, titremekte hücre hücre… Kız erimekte et et, kırılmakta kemik kemik, dökülmekte yaprak yaprak. Gözlerinden kaçan biri var, yüreğinden firar eden biri var. Ağzından çıkan bir isim var, kahrına denk gelen biri var, hüznüne isabet eden bir yürek var.

 

Bir çocuk çıktı gözlerinden yalan değil herkes kördü ama ben gördüm.

Bir çocuk kaçtı yüreğinden yalan değil herkes baktı ama ben gördüm.

Gözyaşları aktı o vakit deryalar gibi, kirpikleri ıslandı dere boyu sazlıklar gibi. Kaşları keman yayı gibi kıvrılmıştı. Hüzne ayarlanmıştı. Acı bir melodi koptu ses tellerinden, “Ah canım” dedi kız, çok uzakta bir delikanlı yıkıldı yere nagehan.

 

Gökteki yıldızlar döküldü bu feryat üzre, ay bulutların ardına kaçtı korkudan. Şimşekler çaktı gözdağından, yıldırımlar çarptı buz dağından. Kalp paramparça, sinirler harap, beden virane, et mezbele, kemik un ufak, ruh yaralı… Kız figan içinde, âlem temaşa içinde telaşlı. Ve bir çocuk uzakta yerle bir.

 

Bir yürek yırtıldı gecenin bir saatinde.

Yelkovan akrebin peşinde koştu durdu bütün gece,  akrep yelkovanın.

Döküldü milyonlarca karanlık tuz misali yaranın üstüne.

Kahır üstüne kahır, zehir üstüne zehir.Hicran üstüne hicran, terk üzerine terk, darbe üzerine darbe. Bu kadar postalı taşıyamaz elbet bu taze yürek. Bu kadar acıya ev sahipliği yapamaz elbet bu serçe yürek. Aşka düştü düşeli gözler bulanık, ten yırtık, ses kısık, el titrek, kalp sekteyle meşgul. Daha ne olsun, iyilik sağlık diyemiyor insan.

 

Doktor çağrıldı çığlık üzerine.

Doktor baktı gözlerine.

Dinledi yüreğini

Çaktı vaziyetini.

“Kara sevda” dedi.

“Aman doktor ilacı sakla bu kızdan. İlaç zehrimdir benim, iyileşmek değildir talebim. Eğer bir iyilik yapacaksan bana, hüznüm dermandır bana, elleşme yeter.” dedi kızcağız yarı baygın.

Reçetesini çıkardı ve yazdı doktor. “Tez elden sevdiği buluna, her an yanı başında ola.”diye.

Anne baba çaresiz kız gitti gidecek.

Rengi attı atacak, sesi kesildi kesilecek.

Şimdi kimin kapısını çalacak, kimin oğlunu bulacak ilaç diye. Yaraya merhem diye hangi ismi zikredecek, hangi genci tutup getirecek. Kız susmuş zahirde oysa batında çağlıyor habire.

 

Dünyanın öbür ucu.

Bir vaveyla koptu gecenin karanlığında.

Bir çığlık yardı geceyi ansızın.

Bir çocuk yatağından fırladı.

Bu sesi tanıdı.

Ağrıdı yüreği birden,

Acıdı içi…

Lanet etti kalpler arasındaki mesafelere, isyan etti eften püften sebeplere. Yok yere kalp kırmalara, nedensiz öfkelenmelere, hesapsız kıskanmalara, gereksiz ağlamalara, nihayetsiz kırılmalara lanet etti.

Nasıl gidecek, nasıl teselli edecek, nasıl bağrına basacaktı içindeki aşkın muhatabını? Yollar ona çıkmıyordu, köprüler ona kurulmuyordu. Her şeyi atmıştı kısa sürede ikisi de. Oysa kalplerde umut vardı daha, ölmemişti her şey, bitmemişti bir şey! Ufacık bir ateş ufacık bir rüzgârla büyürdü yeniden. Bu çığlık kıvılcımdı belki de. Bir büyük yangına öncüydü. Gebeydi mutluluğa belki de!

 

Kalktı çocuk dışarı çıktı.

Gökyüzü her zamankinden daha aydınlıktı bu gece. Yıldızlar daha parlaktı, ay daha yuvarlaktı.

Gökyüzüne baktı uzun uzun sonra ellerini açtı duaya başladı.

“Allah’ım bu nefesimi onun nefesine ulaştır. Bu sözümü onun kulağına yapıştır, bu özümü onun içine yerleştir. Beni onsuz, onu bensiz koma asla, onu nasıl sevdiğimi ona bildir. Aklımı nasıl meşgul ettiğini, yüreğimi nasıl işgal ettiğini, beni nasıl kendisine mahkûm ettiğini ona ayan et ya rabbim. Onu karanlık gecelerin şerrinden, ayrılığın şeraresinden, hüznün şerbetinden gayri tut, ağyardan ayrı tut. Onun içine aşkımı ilham et ya rabbim.”

Duasını bitirdi ve uslu bir adam gibi geldi yatağına girdi, yorganı başına çekti, ağlamaya başladı.

 

Kalp gözü açık olanın isteği yerine gelirmiş.

Kalbi temiz olanın arzusu yerini bulurmuş.

Kızın kalbine bir sıcaklık aktı o dakika.

Yüzüne renk hücum etti.

Gözlerine bir sevinç yerleşti.

Huzurlu bir uyku öpücükle geldi kondu gözlerine, uyudu mütebessim bir şekilde. Rüyasında gördü sevdiği çocuğu, uğruna ağladığı çocuğu gördü rüyasında.

Ve ettiği duayı dinledi.

Ve onu nasıl sevdiğini anladı.

Yüreğini uzattı çocuğa…

Ellerini…

Çocuk ağlamayı kesti kıza baktı.

Güldü…

Ona döndü.

Yüreğini uzattı kıza,

Ellerini…

( Vaveyla başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 6/30/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.