Yayımlanmasından kısa bir süre sonra elime geçmiş olmasına rağmen geçtiğimiz hafta okuyabildim. Sınavlarım sebebi ile masamın bir köşesinde beklemeye aldığım kitap ziyaretime gelen arkadaşımın dikkatini çekince okumaya başladı ‘bitirince getiririm’ diyerek çantasına koyup götürdü. Uzatmayayım meğerse insanlar okumaktan değil, araştırmak karar vermek ve temin etmek aşamasından sıkılıyorlarmış bu vesile ile onu anlamış oldum. Benden önce dört kişi tarafından okunduktan sonra elime geçebildi kitap.
 
      Tanıdık bir kalem olması ve yıllardır okuduğunuz için yazılarına da hâkim olmanız sebebi ile kafanızda oluşmuş bir fikirle okumaya başlıyorsunuz kitabı.
 
Roman; tarihî, yer yer de coğrafi bilgiler içeren geniş kapsamlı tasvirler ile dikkat çekerek başlıyor. Yazarın bu konuda oldukça emek verdiği anlaşılıyor. İtiraf etmeliyim ki uzun süredir roman okumadığım için ‘sanırım sıkılacağım ve çabuk bitiremeyeceğim’   diyerek devam ettim. 
 
     Burada hemen parantez açarak; romanlarda  ‘ek bilgi’  denilen ansiklopedik bilgileri içeren bölümlere bu kadar geniş yer verilmesinden yana olmadığımı belirtmek isterim. ‘Bu kısımlar daha kısa tutulabilirdi’ diyerek okudum.  Okur biraz merak etmeli, araştırmalı. Ben ‘tembel okur’ sevmiyorum.
 
      Zaten okumaktan aciz; bir baştan, bir ortadan, bir sondan okuyarak yorum yapmak cesaretini bulan büyük bir topluluğun, birde araştırıp öğrenmeye vakit ayırmayacağını düşünürsek, yazar belki de en doğrusunu yapmıştır.
 
     Özellikle anlatılan çocukluk dönemi çok etkileyici idi.  Diyaloglar dışında çocuğun olaylar karşısındaki duygu aktarımı, gerçek yaşamdan birebir aktarılmış hissi veriyor. Ve sonradan öğrendiğim kadarı ile burada yazarın çocukluğuna dair çok net ipuçları görüyorsunuz.
 
     Olayların gelişme aşamasında yazara ait şiirler ve şiirsel özellikte dile getirilmiş günlükler romanın duygusal aktarımını güçlendirmiş.  Fakat ben burada yine kişisel düşüncemi belirtmek isterim.  Eklenen şiir ve günlüklere çok aşina olduğum için keşke romana özel, hiç yayımlanmamış yazılar eklese idi diye düşündüm. Çünkü kendisinin bu yolda nasıl azimli olduğunu başarılı olabilmek adına çok çaba sarf ettiğini biliyorum.  Yazarın yazıları ile yeni tanışan okurlar için bu düşüncem elbette bana özel ayrıntıdan ibaret kalacaktır.
 
    Hâlâ okumamış olanları tembelliğe itmemek adına romanın içeriğine çok fazla değinmeyeceğim. Başlarda sıkılacağımı düşünsem hatta sıkılmış olsam da yirmi dört saat içinde romanı bitirdim. Yazarın pek çok olayı bir araya getirmek çabası olayları başta karmaşıkmış gibi algılamanıza sebep olsa da, kişiler mekânlar ve olaylar sayfalar ilerledikçe kafanızda yerlerini almaya başlıyor. Ve sizde romanı benimsemeye başlıyor içine giriyorsunuz.
 
 
     Elbette ben bir eleştirmen değilim, takriz yazıları da yazmadım bu güne kadar. Sıradan bir okur olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim siz dostlarla.Yazarın hoş görüsüne sığınarak.
 
     İlk romanı olmasına rağmen gayet başarılı bir kitap sunmuş olan Sayın Zekeriya Efiloğlu’nu kutluyor daha iyilerine ve nicelerine İnşallah diyorum.
 

AYŞE DURAN

 

Not : Benden önce kitabı okumuş olan kişilerin kısa kısa kitap hakkındaki düşünceleri ;

 
Eylem B. (bankacı) :  Kitap gayet güzel ve akıcı idi benim için. Hikâyesi de hemen aldı içine.  Fakat olaylar ve yıllar arasındaki geçişlerde matematiksel zekâmın devreye girmesi ile olayları kavrayabildiğimi düşünüyorum. Yazara başarılar dilerim.
 
Gülsüm Ö.(mühendis) :   Ne olursa olsun aşkın gücüne inanan birisiyim. Bu yüzden kitabı keyifle okudum.  Yazarı kutluyor başarılar diliyorum.
 
Hasan D. ( emekli Öğretmen):  Uzun yıllardır roman okumaktan ziyade tarih kitapları ve ansiklopedilerle iç içe idim.  Kitabı gördüğümde şöyle bir göz gezdirirken içerikteki mekân tanıtımlarının beni cezbettiğini söylemeliyim.   Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen gayet başarılı idi.  Genç meslektaşıma girmiş olduğu bu yolda başarılar diliyorum.
 

Özay Kerim (lise Öğrencisi):Tarihe olan ilgim sebebi ile tarihi mekân ayrıntıları benim ilgimi çekti. Sanki bu kitapta roman türlerinin birleşimi gerçekleşmiş bence(  Macera, psikolojik, romantik, realist vb.) hepsinden bir parçanın içinde hissedildiği bir roman olmasına rağmen yazarın kullandığı akıcı üslup ile sıkılmadan okuyabildiğim bir kitaptı. Kutluyor saygılarımı gönderiyorum.

( Ölüme Uyanmak başlıklı yazı Ayşe Duran tarafından 7.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.