Taşradan Gelen Çiçek -2
...
“Dedem
erişmiş bir adammış. Babamsa dini bütün, yiğit bir adammış. Ceketini,
bahçede ağaca astığında Hacı Ali Musa, evde diye çekinirlermiş. Çok
yakışıklı ve bakımlı bir adammış. Çok güzel sesi varmış Köyde üstüne
güzel kaval çalan olmazmış. Bekarlığında köyün genç kızları aşık olmak
için yarışırlarmış. Unutamazlarmış. Merhametliymiş. Seveni çokmuş.
Yardım ve ihsan etmeyi severmiş.
En büyük amcam, annem gelin olmadan
kanserden ölmüş. Üç halam olmasına rağmen; genç yaşta ölmüşler. Babamsa,
dedemlerin son çocuğuymuş.”
“Rahmetli olan babamın
yüzünü hiç hatırlamıyorum. Öldüğünde çocukmuşum. Baba sevgisinin,
babanın ne olduğunu bilemedim. Babasız büyümenin zorluklarını,
güçlüklerini, babasız olanlar daha iyi bilirler.
Evin son çocuğuyum.
Önümde bir ağabeyim ve iki ablam vardı. Hayatın acımasızlıklarına bizim
için katlanan dul bir kadın ne kadar başarılı olabilir? Kolay mıydı?
Genç yaşında dul kalmak. Bir kadının; evin hem erkeği hem de hanımı
olmak. Her insanın cesaret edemeyeceği bir sorumluluktu bu. Ama neylesin
ki iş başa düşmüştü. Ne yapabilirdi? Evlenip çocuklarını ortada mı
bırakmalıydı? Böyle yapan çok değil miydi? Ama benim annem annelerin en
fedakarıydı.”
“Oturduğumuz ev amcamların eviyle bitişikti.
Taşlarla örülmüştü. Çamurdan sıvalı iki katlı bir evdi. Babam rahmetli
olduktan sonra; amcam adeta Azrail kesilmişti. Babam sağken bile; babamı
kıskanırdı. Ama babamın yiğitliği karşısında hiçbir şeye cesaret
edemezdi.
Annem güzel bir kadındı. Dört çocuğu olmasına rağmen; genç bir
kızdan farksızdı. Annemi tehdit ediyordu. Evli ve çocukları olmasına
rağmen; “ya benimle evlenirsin ya da defolup babanın evine gidersin”
diyordu. Annem bu gözü dönmüş, amcamdan çok korkuyordu.
Biz olanları
sadece yaşlı gözlerle seyrediyorduk. Elimizden bir şey gelmiyordu. Babam
hayattayken evimizden çıkmayanlar, sürekli babamın yanında olanlar;
artık yoktu. Ne olmuştu. Değişen neydi? Akrabalarda sadece bize
üzülmekle yardım ettiklerini sanıyorlardı.”
“Biz de;
amcamı gördüğümüzde kaçacak delik arardık. Kendinden nefret ettirmişti.
Korkumuzdan dışarıya çıkamıyorduk. Annem; ahıra kapıdan gidemiyordu.
Evimizin salonundan ahıra inen bir kapı açmıştı. Bu kapıya, merdiven
dayadı. Bu şekilde hayvanları besliyordu. Bu kapıdan kimsenin haberi
yoktu. Üzerini tahta ve kilimlerle kapatmıştık. Bu şekilde fark
edilmiyordu.”
“Yağmurlu
bir sonbahar günü idi. Amcam; yine annemle tartışıyordu. Biz;
korkumuzdan titriyorduk. Annemi dövmek için içeriye girmeye çalışıyordu.
Ama başaramadı. Yağmurdan dolayı toprak olan evimiz akıyordu.
Islanmadık bir yer kalmamıştı. Yataklarımıza varana kadar her yer
ıslanmıştı. Yatacak ne yer, ne de yatak kalmıştı. Annem ağlıyor, bizde
annemin ağlamasına. Göz yaşlarımız yağmur sularına karışıyordu. Annem
daha fazla dayanamadı.
Çektiği sıkıntılar gözüne görünmüyordu. Amcamın
yaptıkları çok yıpratmıştı bizleri. Üstelik akrabalardı. Amcam, annemin
halasının oğluydu. Ama hiç kimseden çekmemişti, amcamdan çektiği kadar.
Dayımlara haber gönderdi. Adeta yalvarırcasına “beni kurtarın bu
deliden” diyordu.
Dayılarım toplanıp geldiler. Traktörü çektiler evin
önüne, eşya olarak fazla bir şey yoktu. Bütün köylü, amcama lanet
yağdırıyordu. Hem ağlıyorlar hem de eşyaları traktöre taşıyorlardı.
Evimizin önü cenaze evi gibiydi. Sanki babam o gün yeniden ölmüştü.
Kolay değildi babamın hatıralarını bırakıp ta başka köye göç etmek.
Köyün kadınları bir yandan ağıtlar yakıyorlar bir yandan da bize
sarılarak dua ediyorlardı. Ben o zaman dört buçuk beş yaşlarındaydım.
Evimizi sökmüşlerdi. Arkamızda babamdan kalma sadece bir toprak yığını
bırakmıştık.
Amcama, “bütün dünya senin olsun biz gidiyoruz daralma “
dercesine yaşlı gözlerle bakıyorduk.“
...
Km-191104
...
Devamı Var...
(
Taşradan Gelen Çiçek -2 başlıklı yazı
KOCAMANOĞLU tarafından
9.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.