Dudaklarımızdan kelimeleri alın; alamazsınız. Dudaklarımızdan alsanız kalbimiz konuşur. Büyüdükçe büyür kelimeler; kimi zaman mısra olur, kimi zaman cümle. Mısra olursa şiirler kurabiliriz dünyamızda yerleri ayrı ayrı olan. Cümlelerimiz olursa hikâyelerimiz olabilir ya da romanlarımız. Romanımız, romanlarımız…

 

Dudaklarım inkâr edebilse de kalbimin, vicdanımın beni hizaya getireceği bir gerçeğim vardır. Bunu zikretmeden bu yazıya başlamam yanlış olur. Şöyle ki şiire, yazıya karşı beni uyaran Zekeriya Efiloğlu’nun şiirleridir. Bu şiirlerde şiirin sade yanını, imgelerin hayat olduğunu gördüm bir manada. Sonra sendeyaz.net ve Zekeriya Efiloğlu’nun bıkmadan usanmadan beni ve ben gibi birçok çömeze olan desteğini gördüm. Bu destek şiir konusunda birçok kişiye adımlar attırdı. Bu adımları atıp da geriye dönüp bakmayan birçok insanla da karşılaştım bu yolculukta. Bu yolculuğun her adımında bana destek veren değerli insana teşekkür ediyorum.

 

Zekeriya Efiloğlu’nun en temel özelliklerinden birisi şair ve yazar olmasının yanısıra bir eğitimci olmasıdır. Bu özelliğini sadece okul sıralarında, sınıfta değil; bir atölye görevi gören sendeyaz.net sitesinde de göstermektedir. Sayın Hocam, edebiyatın birçok dalında eserler vermiş bir değer. Şiir, deneme türünde ve eğitimle ilgili kitapları birçok kişiye ulaşmış durumda. Bunun dışında hikâye ve günlük tarzındaki yazılarını da kurucusu ve yöneticisi olduğu siteden biliyoruz. Zekeriya Efiloğlu bu eserlerin yanına roman türünde yepyeni bir eser ekledi: AŞKIN EŞİĞİNDE ÖLÜME UYANMAK…

 

Kitap isim olarak içeriğini son derece iyi bir şekilde yansıtmaktadır. Kitabın ön ve arka kapak dizaynı incelendiğinde işlenen konunun tezahürü olduğu çok rahat anlaşılacaktır. Kitap okunduğu zaman okuyucu şunu hemen fark edecektir: Kitapta betimlemeler çok sağlam şekilde kurgulanmıştır. Bu kurgunun sağlamlığı yazarın çok iyi bir ön hazırlık yaptığı, iyi bir gözlem yetisine sahip olduğu ve gözlemlerini aktarmada da ustalaştığının kanıtı olarak yorumlanabilir. Kitabın tamamı göz önüne alınarak anlaşılabilen bir diğer özellik ise olay örgüsünün oluşumunda yazarın ne kadar inceleyip sık dokuduğudur. Yazar, kitabın başından sonuna değin merak unsurunu korumayı başarmış. Bu da kitabın sürükleyicilik ve okunabilirlik frekansını yükseltmiştir. Kitap, bu bakımdan irdelenirse yazarın aslında roman türü üzerinde çokça yoğunlaştığı, çalıştığı rahat bir biçimde görülebilir. Betimlemelerin ve olay örgüsünün kurgu sağlamlığının yanında, yazarı az da olsa tanıyanların hemen fark edebileceği kitabın diğer bir ciheti daha vardır. O da kitabın “otobiyografik” cihetidir. Yazar, usta bir biçimde hayatından kesitleri, yazdığı kitapları ve yaşadığı yerleri romanına aktarmıştır. Yazar hakkında bilgiye sahip olmayanların kaçıracağı bu cihet, açıkçası onu tanıyanlara kitabın sürükleyiciliği açısından bir kat daha avantaj sağlamaktadır.

 

Bu kitap tür olarak bir romandır ama içerisinde edebiyat adına birçok türün de yer aldığını görmekteyiz. Bu romanın içerisinde şiirlerin, küçük hikâyelerin, mektupların ve günlüklerin de yer aldığını görmekteyiz. Bu türlerin roman içerisinde yer alması kitabı zenginleştirmiştir ve edebiyatseverler açısından kitabı daha da okunası kılacaktır. Ancak burada bence küçük bir eleştiri de yerinde olacaktır. Romanın içinde yer alan bu türlerden günlüklerin yer aldığı kısımların anlatılan kısımlara göre biraz soyut durduğunu ve akıcılığı yavaşlattığını düşünüyorum. Olay örgüsü ile ilgili ama roman diğer kısımlarından fazlaca edebi. Bununla ilgili farklı düşüncelere saygı duyarım. Bu naçizane benim düşüncem. Bir diğer gözlemim de yazım ve noktalamalar konusunda biraz daha özenli olunabileceğine dair. Ama sanırım diğer baskılarda bu durum düzeltilecektir.

 

Bu roman üzerine sanırım uzun uzun konuşulabilir ve yazılar yazılabilir. Ama bu konuda sanırım en yaşanılası hâl, bu romandan edinmek ve sindire sindire okumaktır. Çünkü bu romanı okurken sadece okumadığınızı hissedeceksiniz. Sürç-ü lisan ettiysem affola. Selam ve dua ile…

 

                                                                                                                Mevlüt KARA

                                                                                                           2 Ağustos 2012

                                                                                                            Nizip

( Bir Şairin Romanı başlıklı yazı MEVLÜT KARA tarafından 2.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.