1 Adını Sen Koy

Ne yapmalı bu deli gönülleri bilmem ki; bildiğim tek şey aşkın kıyamete kadar, aşıkları cayır cayır yakacağıdr ! Adını kim koymuş ki, asırlar boyu; şimdi ben mi koyacağım ?

Gönül birilerini sever, kavuşamaz sevdiğine ve yüzlerce şiir yazar, aşkını ifade etmesi adına.Ama, ne yazik ki sonuc hüsrandır..

Gidenler gitmiştir bir kez, dünya kurulduğundan beri de bu böyle değilmidir ?

Peki; ya kavusanlara ne demeli ? Sanki sevince ayrılıklar olmuyor mu ? Bir müddet sonra iki taraftan biri, ne hikmetse mızıkcılık yapmıyor mu ? Tabiri caizse, bu sözlerim kadir kıymet bilmeyenleredir..

Ne yazık ki, gençler zar zor evleniyorlar ve bir müddet sonra da, kıskançlık krizleride beraberinde geliyor, yok efendim eski arkadaş yok efendim eski sevgili diyerek !!

Evlenilen kişiye, mazide ki sevgiliden bahsedilmeli ucundan veya kıyısından..Bu benim fikrim elbette, sorun olmadığı halde ! Olur ya; bir takım sudan bahanelerle canlar yanabilir..

Ben bu soruyu, defalarca  kendime de sordum ve karı koca arasında incede olsa bir çizginin var, olması gerektiğini ne yazik ki, tecrübelerimden dolayıda cok iyi anladım..

Eşler arasında, hic bir zaman saklılık ve gizlilik olmamalı, insanoğlu içinde yaşadığı zamanı nedense hor görür, ve kendinde olmayanı arzular yıllar boyu.. Deneyim yada çevredeki dostlardan görüldüğü gibi..

En azından çeyrek asırlık bir geçmişimizde, bir de gıpta edilecek yanimiz vardir..( Daha ziyade kendi adıma konuşuyorum )

Ahh, nerede o eskiden yaşanılan köklü aşklar, ya da neden bende böyle bir aşk yaşamıyorum der gibi..

Hani hep denir ya; içinde ki anı yasamak ? Zaten yaşamıyormuyuz an be an.. 
 
İyide bu İçinde bulunulan an nasıl yasanacak ? Mecazen bu istenilen arzu edilen andır; anı an gibi yaşamak !
 
Kanımca milyonlarca kişinin içerisinde, sadece yüzlercesidir, bu ana ufuf olan, anı yaşayan.. Sizce ?

Öncelikle çelişkiler olmamalı aradaki pürüzler kalkmalı.. Erkek ve kadın, evliliklerinde birbirlerine yardımcı olmalıdir..Geçmişde; kadınlarımız hem iş hemde ev yaşamlarında olabildiğinde yıprandılar.. 

Hatta babalar, yerine göre çocuklarına bakmaları ve hanımlarının yüklerini hafifletmelidirler..

Türkiyemiz de kadınlarımız, özellikle de kırsal kesimdekiler, hala ve hala ezilmektedir..

Bir eşitlik ise maalesef yok, olsa ne mi olurdu ? Neler olmazdi ki ! En azından tahsil ve özgüven gelirdi,, 

Şimdilerde;  hanımlarımız, her ne kadar eşitlik için bir mücadele veriyorsada ! 
Tabi buna bende dahilim, şehir hayatında ki kadınla kırsal yaşamın kadını eşitlik olarak ne yazık ki; birbir
lerinden çok farklı konumdalar, inşaAllah zamanla eşitlik sağlanır, en azından kızlar sevdiklerine gitmelidirler, özelliklede köydekiler..
 
Gönlüm ise her zaman bundan yanadır..Dünya uzaya roket atıp, ayda fink atarken; bizler hala, eyvah kız kocaya kaçtı, vah oğlum kız kaçırdı diye ! Dövünen bir toplumuz..

Şayet, gençlerin evlilikleri; bu olaylar zuhur etmeden ebeveynleri tarafindan onaylanırsa, bu gençlerin evlilik hayatlarının daha da sağlıklı olması anlamına gelir..
 
Ne  kızların kaçmasını nede erkeklerin kız kaçırmasını hiç ama hiç doğru bulmuyorum..Burada da eğitimsizlik en büyük etkenlerden biri diyorum..
 
Birde erken yaşta kız ve erkek çocuklarını evlendirenler yokmu !
 
Cehaletin daniskası; bu nemidir ? Cahillikde tavan yapan, en önde giden demek..
Madem ana baba zamanında erken evlenmiş, hemde görmeden bilmeden; bari sizler evlatlarınızın başlarını yakmayın !
 
Sonrada kızarak soru içerisinde cevap verirler ! TEN UYUMUDA NEYMİŞ, SEVİPDE Mİ ALDIM gibi...
 
O zaman yavrularınızın başına çorap örmeyeceksiniz; köyde olsanız bile ! Saygıdan da bahsetmeden geçmemek gerekir, olaki, gençler evlendi mesut bahtiyar, yinede dikkat etmeli..

Her iki eşin de anne ve babalarına; sevgi, saygı hürmet, izzet ikram şart.. Yoksa, AlimAllah evlilikleri bu sebeblerden dolayı bile raydan çıkabilir, kutsal müessesenin hakkı verilmeli, erken evlendirilmeler olmamalı.,

Tabi eşler eksik yanlarını göstermeli ki, bir diğeri onun diğer eksiğini tamamlayabilmeli, buda büyük bir özveri olmamalı...
Evliliğin küçük nüansları gibi görüldüğünde; anlaşmamak için hiç bir sebep olmaz..

Muvaffak olabilmeleri için her iki tarafinda, birbirlerini anlayışla karşılamaları gerekmektedir..
Nasıl olsa ikimizde çalışıyoruz diye; birbirlerine üstünlük taslayıp, afra ve tafralar olmamalıdır..

Zamana suç bulmak, ne yazık ki insanoğlunun genlerin de var, uzağa gitmeye ne hacet; rahmetli
annem, annesinin, ben annemin, çocuklarımda benim zamanıma gıpta etmediler mi ?

Konunun toparlanması açısından, isterseniz basa dönelim, ve o ince olması gereken cizgiden
bahsedelim;
 ister görücü usulü, isterse severek olsun, en başta ki unsur bilindiği gibi saygıdır,
ikinci etken ise, sadakat ve güven bunlar oldukdan sonra diğer sorunları aşmak dahada kolaylaşır..

Simdi ki, günümüz aşkları beni bir hayli korkutuyor açıkçası, derin aşklar; bizlerin zamanı mıydı dersiniz ?
Yazılan bunca şiirler, mazide ki sevgililere degilmidir hep !!

Kimler; sevdigini aldı ki yüz yıllar boyu, ya da kimler aldı da ayrılmadılar ?

Kimbilir; yoksa bu da benim hüsnü kuruntum mudur dersiniz ?

Sevdiğim beni aradı da, ben mi onu bulamamışdım ?

Ya da o beni bulmustu da; ben mi ondan kaçmıştım ?

Burada ki, maziye bir özlem değilde sizce nedir ?
 
 
Klavye hatalarımı mazur görün, elimden geldiğince düzelt semde !
( Adını Sen Koy başlıklı yazı GülsenTunçka tarafından 25.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.