Batırmadan sonra devam etti

       Bir yer vardır Karaman oğlu, Mehmet bey ‘ in babası Kerumullah beyin beylik yaptığı ve mezarının da bulunduğu yer olan Karaman ilimize bağlı Ermenek ilçesi diye.

       Bu ilçemiz yöresi halkının halen çok sevdiği asla yemekten vaz geçemediği bir ikindin yorgunluk yemeği olan batırma yemeği vardır.

       Bu yörelerde özellikle yaz aylarının yorgun zamanlarında ikindin üzeri yapılıp yenen yenince de yorgunluğu alan rahatlatıcı ferahlatıcı sindirimi kolay bir yemektir bu bahsettiğim batırma yemeği.

       Eski dönemlerde bu yemeğin iki türlüsü yapılır yenirdi. Birinci etli batırmaydı.

İkincisi de etlisini sevmeyenler için normal batırmaydı. Fakat etli batırmayı çok kimse yemediğinden ve etlerin pahalı olmasından dolayı zamanla bu çeşidi unutuldu normal batırma yenir oldu.

       Esas yazımın konusuna geçmeden önce kısaca bu yemekten  bahsetmek istiyorum.

       MALZEMEKLER 1-ince bulgur, 2 ince dövülmüş ceviz içi 3-ince doğranmış domates veya bulunmuyorsa kurutulmuşu 4-doğranmış soğan, maydanoz biber tuzdur.

Etlisinde ise aynı malzemelere dahil olarak tokmakla güzelce dövülmüş sinirleri alınmış çiğ yağsız kıyma dahil olurdur.

       Bu hazırlanmış malzemeler soğuk suyla sulandırılarak temizlenmiş sabunlanmış çıplak el ile güzelce bir tepsi içinde yoğrulurdur.

Sabunlanıp ve güzelce temizlenmiş elimizle, tepside yoğrulan bu malzemelerin içine daha sonra birkaç parça buz da konarak  bu yoğrulmuş ve hazırlanmış sulandırılmış yemek sonunda içindeki malzemeler iyice ezildikten sonra, yoğrulmuş ve sulu durumdayken yenmek üzere  sofraya getirilir konurdur.

       Bu şekilde meydana getirilen bu yemeğin yanına haşlanmış, kara lahana (Normali de olur), doğranmış taze salatalık ya da biber ya da varsa yine haşlanmış lahana benzeri malzemeler konarak bunlardan parça, parça kaşığa alınıp batırmanın içine atılarak yenirdir.

       Bu bahsettiğim batırma yukarda bahsettiğim yörenin halkının dost akraba birlikte yediği vazgeçilmez yemeğidir.  

       İşte bir yaz günüydü. Yemen gazisi İsmail dayım bahçe işlerinden yorulmuş yorgunluğunu giderdiği saatlerde böyle bir batırmayı ailesiyle ve bizlerle beraber yemişti.

       Sıra kahvesini içmeye gelmiş ve her zaman olduğu gibi yine bir Yemen öyküsünü daha anlatmaya hazırlanıyordu.

       O yıllarda şimdilerde kullandığımız kahve herkesin evinde olan bir şey değildi.

Bu kahve genellikle zenginlerin içtiği bir içecek olduğundan fakir yoksul halk gerçek kahve yerine bizim çıtlık dediğimiz genelde menengiç denen ağacının meyvelerinin ve bir de dağlarda yetişen kenger denen bodur sürüngen bir bitkinin dikenmli küçük tohumlarından yapılan kahveyi içerlerdi.

Tıpkı kahve gibi bunlar kavrulur yine tıpkı kahve gibi bunların kavrulmuşu el değirmenlerinde çekilirdi.

Böylelikle menengiç tohumu ve kenger tohumu karışımı kahve meydana getirilirdi de bunları kahve olarak içerlerdi.

İşte Yemen gazisi İsmail dayımın içtiği de böyle bir kahveydi.

Hem içiyordu hem de bizlere Yemen’ de başından geçen bir yol serüvenini anlatıyordu.

Bir gün askerler bir ihbar üzerine Yemen’ de ihbarın yapıldığı yerdeki Osmanlı askerlerine karşı düşmanla birleşip savaşan halkı Osmanlı askerlerine karşı isyan çıkarmak üzere kışkırtan Yemen şeylerinin askerlerini yakalamak üzere göreve gidiyorduk.

Yolda susuzduk çöllerden geçtik çöllerde bir damla su yoktu. Hepimiz susuz olunca çöldeki kaktüslerle dolu bir yerde mola vermiştik dedi başına gelen olayı anlattı.

Gözüme kestirdiğim bir kaktüsü gördüm. Ağacın yanına vardım kasaturamla kaktüsten su çıkarıp içmeye çalışıyordum.

Aynı işi yapan başka askerler de vardı.

Bir anda bir çığlık duydum çığlığın geldiği tarafa baktım bakmamla askerin yanına koşmam bir oldu. Koca bir kobra yılanı asker arkadaşımın bacağına sarılmış ısırmıştı. Varmamla beraber tuttuğum gibi hayvanın kafasından elimdeki kasaturamla parçaldım öldürdüm dedi devam etti.

Ama iş işten geçmişti, hayvan fena ısırmıştı. Her ne kadar hayvanın ısırdığı yerden zehri temizlemeye çalıştıysak da zehir vücuduna çok hızlı yayılmıştı.

Canı yanıyordu. Yakında ne bir hastane ne onu kurtaracak bir doktor ne de onu doktora yetiştirecek bir vasıtamız vardı doktorun olduğu yer altımızdaki atlarla en az üç günlük mesafede kalmıştı.

Çok geçmeden onu birkaç saat içinde yolda göreve giderken kaybettik şehit verdik dedi dayım.

Anlatacağı daha çok anısı vardı ama vakit çok geç olduğu için bunları anlatmak için başka bir zamana bıraktı.

 

A.Yüksel Şanlı er

08 Kasım 2012

 

       

                                                                              


                                                              

( Batırmadan Sonra Devam Etti başlıklı yazı Ahmet Yüksel tarafından 8.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu