“Evrende kaç boyutlu resimiz-
Sorgu ayinlerine süsleniyoruz-
Ruhsatsız sözcüklerde…”
Anlaşabilseydik;
Diş kesmeden/
Duvarlara yazmadan/
Sende melûl bakışlar
Bende soprano gırtlak
Sorumuz hayrola
Sonumuz kanlı
İçi boş acıların seyrindeyiz
Birazdan gelecekler hoş sözlerle
Ayasından ayrılacak kemikler
Ah bir dillensem ellerinizde
Mâkus talihime ot tıkamayın
Oynamayın alıcılarımla
Başımda şaman dansı
Kemiklerim toplanıyor özenle
Gölgesiz kuyularda gözlerim
Sen Cebrail kurbanı
Bense ibrahim’e ağıt
Ritüeller saklı
Kalbimiz tığda
“Al basması bu
Düşekleri tuzlanan
Sancılara…”
Kaç karakter analizi
Umut tacirlerine yüklendi
Avuçlar dolusu mutluluk
Şen kahkaha şişelerde
Karlar ülkesine yolcu
Beyaz pardesülü beyler
Duvar yüklü kadınlar
Bebe elleri
Kimsesiz…
Naz ölçekleri tutmaz
Ruhsatı bey elinde gelinler
Kirli sunaklarda yüzleri
Belirsiz dualarda
Ergen rüyaları
Bulanık…
Son/
Nağmelerde eziyet
Dal kırığı düşlerde
Göveren yalnızlık
Abideleri…
Son atımlık gül kurşunu
Parseli alınmış yüreklere
Kana kana harca…