sırtlandığım her yaranın altından sen çıkıyorsun
anne...
anksiyete odalarına mahkum bıraktın çıplak gülüşlerimi
su saatleri sökük virane bir hayat kınasız çeyizim
bekâreti tarumar edilmiş sana çıkan yolların
iki rüya arası gördüm seni hayra yormadım
çicekleri ezen ağırlığını gördüm gül ölümünde
oyuncak bebeğimin kırık ellerini
ucu yanık kurdelamı
çürümüş nar’ları
çayıma döktüğüm külleri gördüm
cümle mühendisliğine soyunan şairler geçitindeyim anne
bir çiceği dökmekten geliyorum
ne olur sev beni
imge kapıları dökük şiirler kilitledim sayfalara
kara bulutlar çevirdim başım üstünde
kanatları kırık pervanelere çarptı gamzelerim
zedelendim örselendim
erguvanları ben kopardım anne
kuş ölüleri topladım çatı katında
ayna kıran doldurdum ceplerime sen görmeden
flüt çalmaya çalışan arkadaşlarıma ıslık çalmayı öğrettim
sen yoktun
kopardım kemanın tellerini
kimsesiz çocuklara inandırdım gittiğini
sen çıkardın beni senden
çıkardım bende terimden nane limon şefkatini
mektupları yakmaktan geliyorum
ne olur sev beni
istasyon duvarlarına yaslanan yolcu misali
ağır bir veda fısıldar rüzgârın dili
pelikan peşine düşer intihara muadil nefesim
çelimsiz akar kanım damarlarımdan
hayat soğutmaktan geliyorum
sevme vazgeçtim
kefenlenelim
ne olur düşür beni anne
...