1 Bağbozumu

Bağbozumu

 

-Kasabanın uzun ve tek olan çarşısına at veyahut katır sırtına yüklenen sandıklarla gelen üzümleri görünce çocuk yüreğimizin heyecanı bir kat daha artardı.

-Uzun yaz tatilinin vermiş  olduğu bıkkınlık ve  can sıkıntısı artık olmayacaktı, yakında köyümüzden amcalar veyahut dayılar gelir bizi alıp bağ bozumuna götürürlerdi.

Üzüm bağları sararmış üzümler olgunlaşmış olmalı. Nihayet evde de bağbozumuna hazırlık yapılmaya başlanırdı. Büyük zahire sandığından pestil  çarşafları çıkartılır evin görünen bir yerine istif edilirdi.

Kocaman tahta kepçeler çömlekler tayta kürek ve tahta malada hazır edilir ve akrabaların gelmesi beklenirdi.

Köyden geliş bir sürprizden ibarettir, sebebine gelince  haberleşme alet ve edevatları olmadığından gelişler ani ve sürpriz olurdu.

Akşamdan köye gidişlerin tüm hazırlıkları yapılır ve sabahın olması beklenirdi.

Sabah ezanı ile birlikte binek hayvanlara yükler yüklenir ve her bir binekte 3-4 çocuk olmak kaydıyla binilir ve köy yoluna gidilirdi

Kasabanın alt tarafındaki nehirden geçmek apayrı bir heyecandı. Az uzakta bulunan köprüye kadar gidip oradan geçmek zaman kaybıydı, nehirden geçmek kestirme ve daha güzeldi.Nehrin en geniş yerinden karşı kıyıya geçilir binek üstündekilerin haricindekiler paçalarını yukarıya çekerek ıslana ıslana nehri geçerdi.

-Yaz kış pantolon altında giyilen çizgili pijamalı erkekler ellerinde ayakkabılar ile şen şakrak nehri geçerdi  vay onun haline ki ayağı kayıpta suya düşenin, elbiseler ıslanmıştır paralar ıslanmıştır tütünü tabakası  ıslanmıştır, buda kervandaki herkesin gülüşmesine sebepti tabi.

                -Nehrin karşı kıyısında kumlara bata çıka, çakıl taşlı köy yoluna varılarak köye doğru revan olunurdu.Yolculukta takatimizin kesilmeye başladığı anda, köyümüzün meşe ve palamut  ağaçlı ormanı görünürdü, bu kavuşma dizlerimize derman ve güç olurdu.

                -Geniş bir alana sahip köyümüzün mahalleleri dağınıktı, mahalleler küme küme evlerden oluşmuş, efsaneye göre yedi kardeşin kurduğu köy yedi mahalle olmuştu..Mahalleleri çevreleyen dönüm dönüm bölünmüş ve sararmış üzüm bağlarını görünce gayri ihtiyari bir gülümseme kaplardı yüzümüzü sararmış üzüm bağları içimizi ısıtırdı.Uzaktan uzağa yakılan ve dumanı gökyüzüne yükselen ateşlerde üzüm pekmezleri kaynatılırdı.

-Köye , mahallemize yaklaştıkça Zincire vurulmuş ve bize hışımla bakan vahşi çoban köpeklerinin sert bakışlarının gölgesinde evlerin arasından hızlıca geçilirdi. Zafiran isimli su kuyusunu geçince dayılarımın evlerine varmış oluyorduk.

                -Üzüm şırasının kokusu toprak kokusuna karışıyor akabinde esen rüzgar tezek kokusunu da harmanlayınca bu efsun bizi sarmalıyordu.içimiz içimize sığmıyordu.Yol yorgunluğunu unutan bizler bağın yolunu tutmuştuk bile.Annemin akrabalarının dayım gillerin bağlarının arasından hızla geçerek annemin tek kardeşi olan Harun dayımın bağına varmış olurduk.

                -Bizi gören akrabalar sevinçle  güler yüzle   bizleri kucaklayarak öpmelerinin ardından, bağı bir baştan diğer başa gezip dolaşmaya başlardık.Önceki senelerde budanan ağaçların ateşinde kaynayan üzüm şıraları kaynatılıyordu, sabahın erken saatlerinde toplanan üzümler patiska bezinden dikilen torbalara doldurulur, bağın ortasında bulunan ve yekpare taştan oyulmuş  iki yüzyıllık curunda sıkılarak şiresi kazanlara akıtılır,burdanda harlı ateşte kaynamaya konulurdu.Saatlerce kaynatılan şire unla karıştırılarak pestil sucuk kesme yapılar, bazı kazanlarda ise pekmez kaynatılırdı.

                -Pestil için hazırlanan şireler,bağın boş alanlarına serilen süt belazı çarşafların üzerine dökülerek tahta mala ile yayılır ve kendi haline bırakılırdı.

                -Bağın içinde yetişen sert kış armutları üzün ağacına tespih taneleri gibi dizilerek ağaç halka haline getirilir sonra kazana daldırılır bu beş on kez tekrar eder üzeri pestil lapasıyla dolup soğuyunca yine kendi dalına asılarak kurutmaya bırakılırdı.Yayla cevizinden çıkartılan ceviz içleri iplere dizilir aynı işlemden geçer ve dallara asılarak sarkıtılırdı.

                -Artık köyün hertarafı bu manzaralarla doludur, hertaraf pestil tarlasına dönmüştür.Bağbozumu ve bağcılık işi köylümüzce büyük bir ciddiyet ve törensel tarzda yapılır. Çünki köylünün ekmek parasının büyük bir bölümü buradan kazanılmaktadır.
Atila Yalçınkaya

 

( Bağbozumu başlıklı yazı Atila21 tarafından 17.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.