İki Cihan güneşi Sevgili Peygamberimiz (sav), bir gün camide cemaate namaz kıldırırken secdeden uzunca bir süre kalkmaz. Namaz sonunda cemaat merak eder. Efendimiz şu cevabı verir: "Torunum üzerime bindi, onu rahatsız etmemek için secdeyi uzattım" der. Yine bir gün caminin mimberinde hutbe irad ederken, koşarken düşen bir çocuğa yardımcı olmak için, derhal hutbeyi keserek müdahalede bulunmuştur. Efendimiz, çocuklarımızın başını okşamamızı da ayrıca emretmişlerdir.

Çocuklarımız, Rabbimizin bize en güzel hediyeleri ve emanetleridir. Onlar anne karnına düştüklerin andan itibaren normal bir bireyin sahip oldukları bütün haklara sahiptirler. Üstelik çocuk oldukları için, daha fazla özene ve değer verilmeye ihtiyaçları vardır. Onları en güzel yetiştirmek biz büyüklerin en önemli ve acil işlerindendir. Ama; bağırarak, çağırarak, ses yükselterek, azarlayarak, rencide ederek, küçük düşürerek, aşağılayarak, şiddet uygulayarak, yok sayarak, değersizleştirerek, bunaltarak, sıkı teftiş ederek, başkalarıyla yarıştırarak, emrederek, haklarını kısarak, imkanlarını daraltarak, had bildirerek, izin vermeyerek, güvenmeyerek, adam yerine koymayarak, yalan söyleyerek (beyaz dahi olsa), gerçeği saptırarak, DEĞİL.

Peki nasıl?

Onlar hata yapacak, bizler affedeceğiz. Hata yapmalarına izin vermez isek öğrenemezler ve kendilerine güvenleri kalmaz. Öz saygılarını geliştiremezler.
Onlar bozacak, biz düzelteceğiz. İstemeyerek bozuyorlarsa ne ala... Eğer isteyerek ve bilerek bozuyorlarsa, kim bilir hangi yanlış davranışımızın intikamını alıyorlar...
Asla emretmeyeceğiz, örnek olacağız. Onlar bizler ne yaparsak aynısını yaparlar. Karı koca kavga ediyorlarsa, kardeşler de mutlaka kavga eder.
Asla başka çocuklarla karşılaştırmayacağız. Onun kapasitesi ve yeteneği ne ise onunla gurur duyup, takdir ederek geliştirmesine yardımcı olacağız.
Asla hayallerini küçük görmeyeceğiz. Önlerine engeller çıkarmayacağız. Hayalleri ne kadar büyük olursa o kadar çok destekleyeceğiz.
Onların adına, onlarla ilgili kararlar vermeyeceğiz. Kararlarını vermelerine yardımcı olup yol göstereceğiz.
Asla yalan söylemeyeceğiz. Gerçek ne ise (bebek olsa bile) uygun bir dille, kibar ve nezaketli olarak, anlatacağız. Anlamazlarsa bıkmadan usanmadan metodu değiştirerek yeniden anlatacağız. Özür dilenecek bir hata yaptıysak, mutlaka özür dileyeceğiz. Merak etmeyin tepemize çıkmazlar. Çıkarlarsa da başımızın üzerinde yerleri olmalı.
Onlara güveneceğiz, en küçük başarısını dahi takdir edeceğiz. Onure ederek gönül güçlerini yüksek tutacağız.
Canı gönülden, hissettirerek, dokunarak, açıktan seveceğiz. Belirli özel zamanlarda değil. HER ZAMAN. İçten sevdiğimizi onlar anlayamayabilirler.
Senin yaşındayken ben şöyleydim edebiyatını hiç sevmezler. Geçmişe göre değil, içinde bulunduğumuz cari duruma göre değerlendirmeliyiz.
24 saat güleryüz, tebessüm, kibarlık, nezaket ve tatlı dilimizi onlardan esirgemeyeceğiz.
Onlara kaliteli zaman ayırmanın en önemli ve asla ihmale gelmeyen rollerimizden biri olduğunu asla unutmayacağız.
Onları hiç bir suretle, hiçbir şekilde korkutmayacağız ve tehdit etmeyeceğiz.
Onların dayanılmaz nazlarına, cilvelerine, sitemlerine, anlamsız hareketlerine sabırlı olacağız ve asla ifrit olmayacağız. Belki de daha önceki bir suçumuzun intikamını kendi yöntemlerine göre alıyorlardır veya söylemek istediklerini başka bir dil veya eylem ile söylüyorlardır.

Öfkemize mağlup olup, sonradan üzülecek bir davranışta bulunmamaya özen göstermeliyiz. Onlara ne verirsek fazlasıyla geri alacağımızı asla unutmamalıyız. Sevgi verirsek daha fazla sevgi, korku verirsek, daha fazla korku, tehdit verirsek, daha fazla tehdit alacağımızdan hiç şüphemiz olmamalıdır. 

En önemlisi de alışkanlıklarımızı gözden geçirip, negatiflerini söküp atmak, pozitiflerini çoğaltmak suretiyle hayatımızı yaşanabilir ve yüksek kaliteli bir hale getirmemiz kendi elimizdedir. Ama, yüksek kaliteli bir emek ve paylaşım istemektedir. Ayrıca bütün kalite unsurlarını da üzerimizde barındırmamız gerekmektedir.

Selam, sevgi ve dualarımla...    Yrd.Doç.Dr. SÜLEYMAN COŞKUNER

 
( Yavrucuklarımız Ciğerparelerimizdir başlıklı yazı S. COŞKUNER tarafından 18.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu