Yazdıklarımız
Birer kağıt gemi olduğunda
Anlarız bittiğini demişti Mehmet.
Ama dedim;
Balıklar okuma bilmez ki …
Bilirler dedi Mehmet,
Sadece unuturlar , sırların hep onlarda kalır…
Korkma anlatırlar diye.
Büyüdüğümüzü nasıl anlarız Mehmet ?
Bir yerden sonra
hiç büyümediğini fark ettiğinde dedi Mehmet.
Mesela her sabah yaptığın ilk iş değişmediğinde,
Heyecanların yerini iyi temenniler aldığında,
Kendi kabuğunda uzun bitmeyen bir yolculukta olduğunu
hissettiğinde
Büyümüşündür dedi Mehmet.
Ve bir gün ölmekten korkmayacaksın
O zaman çoğu bitti hayatın bilesin.
Oysa ben senin ardında kalakalmışken
Ağlamak için gitmeni bekledim.
Koca bir duvar
Ardımda kendini sakınırken sırtıma,
Düşmek istedim o an,düşemedim
Gitmeni bekledim.
Dayanmak zorunda değilsin demişti Mehmet
Sıradağlar gibi dikilmişken karşımda
Yaslayamadım başımı O’na.
O zaman anladım Mehmet’i
Bu şehrin yıkıntıları
Gezinip duran insanlarıydı aslında.
O gece
Durmakla duraksamak arasındaki farkı
Uzun uzadıya anlattı Mehmet.
Bazı biletler bedelsiz istendiğinde alınmak için bekler
dedi.
Ellerinde kaybedilen aşkların kirleri
Hiç temizlenmez dedi.
Senin ruhun ne renk?
Şeffaf mı hala şemsiyeleri?
Hani aşk yağsa yine gönlünden içeri,
Görebilir misin?
Seçebilir misin ellerimi?
Uyan dedi Mehmet
Sabah olmasına az kaldı.
Ama Mehmet çok uykum var
Daha bahar olmadı.
Ağla dedi Mehmet
Yağmur yağmadıkça bahar olmayacak.
27.06.2012 TEKİRDAĞ