Değmez üç günlük dünyaya,
Ne bir kalp kırmak,
Ne de bir gönlü incitmek.
Ne üzülmek,
Ne de üzmek birini.
Değer vermeliyiz yaratılan her
şeye herkese.
Değerini ortaya koymalıyız insani
yaratılışın.
Değerler eğitimi her şeye değer
veren bir eğitimdir.
Ve bir kelebek etkisine sahiptir.
"Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin
kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu,
bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın
oluşmasına neden olabilir." Değerler eğitimi bu kelebek etkisinin
olumlu şekilde bir fırtına yaratan şeklidir. Ortaya konan bir iyilik büyüyerek
artar. Meydana çıkan bir güzellik bir sarmaşık gibi bütün dünyayı sarar
sarmalar. Küçümsemeyin yapılan bir iyiliği belki de o iyilik bir tohum olur
başka bir iyiliğe!
Değerbilir olmalı insanlar.
Yaratılan her şeye karşı sorumlu olduğunun bilincinde olmalı. Akan suyun, esen
yelin, uçan kuşun, börtü böceğin; gülün dikenin, ağacın otun bile önemi var.
Daha insana gelmedik bile!
Sorumluyuz çünkü insanız:
“İlaç göndermeye karar vermiştik Afrika’ya...
Ancak hepsinin üzerinde tok karnına yazıyordu.” İçiniz cız etmez mi
şimdi? Nasıl oturacağız sofraya? Bu dünyada aç bir insan dahi varsa nasıl
atarız milyonlarca ekmeği çöpe?
Dünyanın en ücra yerindeki herhangi bir renge, dile ve dine
sahip olursa olsun bir insanın açlığından dahi sorumluyuz. O insanın hakkı
vardır insanlığımızdan ve bizler bu hakkı yerine getirmekle mükellefiz. Nasibi
vardır elimizdekinden, göz hakkı vardır yediğimizden içtiğimizden. Kul hakkı
vardır hakkın divanında, gözetmemiz gereken. Ona bu dünyada ve bu yaşamda hak
etmiş olduğu değeri vermek zorundayız.
Değerli olma herkesin hakkıdır. Değerbilir
bir toplum olmak zorundayız ve üzerinde yaşadığımız dünyanın da bu
değerbilirliği görmesi gerekiyor.
Yapacağımız bir iyilik, ortaya
koyacağımız bir güzellik, merhem olacağımız bir yürek, sırtını sıvayacağımız
bir çocuk, gözyaşlarına mendil olacağımız bir kız, gülümseyeceğimiz bir yüz,
selamlaşacağımız bir gönül, elimizdeki lokmayı paylaşacağımız bir can, adil
olacağımız bir dava, bize kavgayla küfürle geleni gülle, kucakla ve bir güzel
sözle karşılayacağımız bir tavır, her türlü olumsuz olayda sen doğru ol eğri
belasını bulur özgüvenindeysek, bizim gibi temizse sokağımız ve sağlıklıysa
yediğimiz içtiğimiz her şey ve yazarın dediği gibi “her şey bir insanı sevmekle
başlar” şeklinde düşünüyorsak işte o dünya yaşanılır bir dünya olur.
Ataol BEHRAMOĞLU ne de güzel
anlatmış insanları:
İnsanlar da ülkelere benziyor
Sınırları var, yüzölçümleri
Yasaları var
Bayrakları, ilkeleri
Kimi dağlık bir arazidir.
Kimi kıraç
Kimi bereketli
Kimi dardır
Kimi engin göz alabildiğince
Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir.
Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
Sonuçta ne küçümse insanları kızım
Ne de önemse gereğinden çok
Ama anlamaya çalış
Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri
Bizim oralarda güzel bir söz
vardır dillerde sakız olan: “Kim kimi
görse şunu der gayriihtiyari: Değeriniz var diye.”
Evet son söz olarak şunu
söylüyorum herkese: “Değeriniz var!
Bilin bunu ve buna göre yaklaşın herkese her şeye.”