Sevgili, “Ez gellık hêz dıkım”diye yazmıştım bir keresinde sana.  Seni çok seviyorum diye… Bizimde bir kalp taşıdığımızı ve sevdiğimizi bilsin istedim herkes. Ve Kürtçe söyleme  gereği duydum.

Sevmenin dili var mıdır? Sevilmenin tek bir dile mahkûm olduğu nerede görülmüştür ya da? Kalp dili nereye giderseniz gidin aynıdır. Sevmişseniz sevilmişseniz işlem tamamdır.

Şimdi suçlanacak mıyım Kürtçe seni çok seviyorum yazdığım için, asla! Sevmenin ne dini vardır, ne dili, ne imanı… Sevdin mi bir insanı, tamamdır.

Dünyadaki bütün var olan dillerde en güzel kelime seviyorum olsa gerektir. Aborjinlerin konuştuğu dilden İngilizceye kadar! Dünyanın en güzel dili sevgi dilidir Sevgili, senin dilin!

Sevgili “Ez gellek hêz dıkım!” Anlıyor musun beni, okuyabiliyor musun? Sana dünyanın bütün dillerindeki ‘seni seviyorum’larını getirsem yetmez yine! Ben de bunu biliyorum işte!

“Kürt müsün Türk müsün?” diye soruyor biri. İnsanım diyorum yetmez mi? Kimin ne olduğu, neye inandığı, ne iş yaptığı o kadar önemli mi bu yüzyılda? Eğer bir insan kalben seviyorsa birini, harbiyse ve hasbiyse aşkında, insanı esas alıyorsa muhabbetinde ve halinde ve insanlığı yüceltiyorsa amelinde kâfidir benim için!

Sevgili bu yazının hangi niyetle yazıldığını bilsin istedim herkes! Seven bir kalbin hesap yapmadığını, ayrımcı olmadığını ve kayıtsız şartsız insanlığı sevdiğini bilsin istedim herkes.

Ermeni diye şikâyet edilmiştim ve üst makamlara dedikodum yapılmıştı. Bizim gibi küçük yerlerde yaşayanlar biraz sivrilmesin işinde, ön plana çıkmasın! Hemen onu alaşağı edecek, itibarını düşürecek ya da önünü kesecek dalavereler, alavereler sahneye konur. Tek gelmesin hak ettiği ya da hak edeceği makama! İstersen vur öldür. Ermeni olsaydım gam yemezdim kesinlikle, küçümsemem bunu. Ama bir insana olmadığı halde sen şusun busun demek kadar tuhaf bir şey yok! Amerikalısın ama değilim baksana aksanım yok! Çinlisin ama değilim bak çekik değil gözlerim! Afrikalısın ama ben zenci değilim! Bir kere öldüm ben böyle bir daha fırsat vermem buna. Ben seçmedim ırkımı, böyle doğdum. Sevgili hiçbir milleti küçümsemiyorum burada, alaya da almıyorum. Ama önce insan olmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Çingene de olsa çekik gözlü de olsa yerli de olsa renkli de olsa insan insandır. Ve kocaman bir yürek taşıyordur. Bu gözle bakmak gerekiyor. Dünyanın en özel hazinesidir kalp! Ve onu taşıyan, koruyan nice güzel insan var bu dünyada. İşte sana Ermenice sesleniyorum bu kez: “Yes kezee gu seerem!”

Dünyanın en güzel dili sevgi dilidir. Herkesin bildiği fakat ağzına alıp konuşmaktan, uluorta beyan etmekten imtina ettiği… Bir baba çocuğuna ya da eşine neden demez seni seviyorum diye. Bir öğretmen öğrencisine, bir komutan askerine… Çoğaltabiliriz bunu, mesele iyice anlaşılsın diye örnekliyorum. Neden korkuyoruz yahut kimden? Nefret ve küfür o kadar çabuk dile geliyor ki sevgi neden bunların hızına yetişemiyor?

Yeni kıtada yerlilerin şarkıları, şiirleri, ağıtları hep "su" üzerineymiş. Merak edip sormuş beyaz adam: "Niye şiirleriniz, şarkılarınız hep sudan bahsediyor?" diye. "Buralarda en çok suyun yokluğunu çekiyoruz da ondan" deyip gülmüş yerli "Ya sizin şiirleriniz niye hep sevgiden söz ediyor?" diye tamamlamış sözünü. Günümüz dünyasının en büyük sorunu da bu değil mi? Sevgi noksanlığı…

Sevgili, sen en batısındasın bu ülkenin ben en doğusundayım. Güneş bende doğar sende batar. Ve güneş, her şafak vakti selamlarımı, özlemlerimi ve ez gellık hez dıkımlarımı alır akşama sana getirir. Güneşin doğmasındaki hikmeti anla diye bunu yazıyorum sana. Hüsnü Talil desen evet en güzel sanatı kullanıyorum şimdi sana karşı. Sana her şeyin en güzeli yakışır ve yaraşır. Sen güzel olansın, güzelsin.

Sevgili, konuştuğum ve yazdığım dilde sesleniyorum şimdi de: “Seni çok seviyorum.”

Aşkın dili aklın dili olursa savaşlar biter.

Kalbin dili dünyanın dili olursa ölümler biter.
Seni seviyorum alfabesi barışın alfabesidir.

 

 

( Ez Gellık Hêz Dıkım başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 9.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu