Nasıl insanlarız biz? Anılara döndüğümüzde bizi üzen, içimizi karartan kötü olaylar ve kişiler aklımıza takılır ve yüreğimize otururlar.
Yaşanmışlıklarda hiç mi iyi-güzel bir olay yok! Hayır biz onları kolay kolay değerlendirmez nedense ikinci sınıfa koyarız, yok aslında birbirimizden farkımız...
"Falanca beni şöyle üzdü, bana şunları yaptı, hiç de hak etmemiştim" diyerek tekrar tekrar yaşar olumsuzluk misafirini çağırıp onu gönlümüzün baş köşesinde konuk ederiz.
Bu soğuk kış günlerinde mutluluğumuza katkı olsun diye, güneş bile ortalığı aydınlatıp ısıtırken, güllük gülistanlık bir dünyada neden unutamayız geçmişteki koyu ve sisli bulutları, neden?
Unut be kardeşim, unut kötü olanları...
Tekrar tekrar yaşa ve yaşat iyi-güzel olarak sana mutluluk verenleri...
Geçmişe takılıp kalmayın ey güzel insanlar;
Dün dündür, artık mazi olmuştur.
Yaşanmıştır bilerek veya bilmeyerek, hatasız insan görülmedi şimdiye değin. Belki de farkına varılmadı hatanın, taa ki karşıdakinin incindiği gün yüzüne çıktığı zamana kadar.
Etrafımıza bir bakalım,
Çocuklar çok mutludurlar, neden?
El cevap: çabuk unuttukları için.
Çocuklardan alınacak dersler var.
Geçmişe takılıp kalan aynı üzüntüyü, aynı stresi tekrar yaşayacaktır sonuç, sağlık olumsuz etkilenecek ve yaşam kâbusa dönüşecektir.
Sağlıklı kalmak isteniyorsa eğer yapılacak en güzel hareket, "unutmaktır"...
Unutmak güzeldir. :-))
Unuturken olayları, vaktiyle sizi üzen kişileri de affetmeyi unutmayın.
Boşandığınız eşinizi, ayrıldığınız nişanlınızı veya sevgilinizi, lâğvettiğiniz ticaretteki iş ortağınızı, maddi ve manevi zararınıza sebep olanı, bitmiş bir arkadaşlıktaki küs olduğunuz kişiyi unutun gitsin.
Unutun ki yüreğiniz hafiflesin.
Unutmadığınız sürece içinizde oluşacak kin ve nefret duyguları gittikçe çoğalıp intikam almaya kadar uzanacak ve sonuçta iç dünyanızı ve dış bünyenizi hatta sosyal konumunuzu bitirecektir.
Ve yine,
Unutmadığınız ve affetmediğiniz sürece o olay ve olay kahramanı kişi ve kişiler omuzlarınızda ve vicdanlarınızda kocaman bir yük olarak kalacaktır. Affedince bu büyük ağırlıktan da kurtulacaksınız.
Unutamıyorum demeyin, unutmanın en etkin ilâcı, meşguliyettir. Meşgul olmak bir terapi yöntemidir.
Affetmek büyüklüktür.
Aynı hataların tekrar edilmemesi yönünde verilecek "söz" karşılığı affetmek, güzel gönül hasletidir.
Bazı olaylar vardır ki, geri dönüşümü asla mümkün değildir ve af kapsamının dışında kalır. Cinayet, sakat bırakma ve namus konusu. Her gün yüzlerce özür dilense de geri dönüşümü sağlar mı?
Mümkün mü?
Mutlu olmak için geçmişe takılıp kalmamak, unutmak ve affetmenin üçlü birlikteliği sonuçta mutluluğu oluşturacaktır, kanıtı ise, deneyip görmek.
19 kasım 2013 tarihli bir bloğum vardı : http://blog.milliyet.com.tr/mutsuzluk-sebeplerinden-bir-kaci/Blog/?BlogNo=437042 Orada da yazmıştım:
Seçim ve tercihlerimiz sebebiyle mutsuz olduğumuzu...
Seçim ve tercihlerimizi isabetli yapmalıyız demek istiyorum. Mutluluk da mutsuzluk da bizim kendi iç dünyamızda, her zaman mevcut.
Mutluluk ise,
İç motivasyonlarımızda,
Hayata bakış açımızda ve,
Gönlümüzün yüceliğinde...
Hepinize gönüller dolusu selam ve sevgiler...
Yurdagül Alkan.