Hırsızlık, hiç de hoş olmayan, (eski zamanlarda) ayıplanan bir davranış...
Neresinden ele alsak bu konuyu?
Önce hırsızlık hastalığından başlayalım: adı kleptomani. maddi olarak her şeye sahip olduğundan ihtiyacı yoktur çalmaya ama hastalığın verdiği dürtüyle çalmadan rahatlayamaz kleptomaniler......
Hırsızlıkların çeşitleri:
Küçük büyük hırsızlıklar,
Maddi hırsızlıklar,
Toprak hırsızlığı,
Emek hırsızlığı,
Çocuk hırsızlığı,
Organ hırsızlığı,
Antika hırsızlığı,
Gönül hırsızlığı,
Zaman hırsızlığı
Ve,
Ömür hırsızlığı...
Aklıma gelenler bunlar...
Kısa kısa değinmek istiyorum:
Küçük hırsızlıklar genelde yaşı küçüklerin yaptıklarıdır,.
Oyuncak çalarak ya da pastaneden baklava çalarak.(hatırlarsınız, baklava çalan çocuklar uzun süre gündem oluşturmuşlardı.)..
Büyük hırsızlıkları büyükler yapar yaşı büyükler, işi büyükler, cüssesi büyük olanlar bilhassa uzun bacaklılar, konforlu koltuklarda oturanlar fazla sayıda cep telefonu kullananlar ve antika meraklıları...
Maddi olanı, gözle görülüp elle tutulan değerli eşyalar...altın, gümüş gibi...
Emek ve fikir hırsızlığı genelde yazı aleminde görülür. Araştırma sonucu yazılan bir yazı veya hoş bir öyküyü birinin kendisi yazmış gibi yayınlamasıdır, İntihal veya aşırma kelimeleri ile ifade edilir...
Çocuğu olmayan ailelerin yöntemidir küçük yaştaki çocukları kaçırıp illegal yoldan evlat sahibi !olmaları...Birkaç sene sonra çocuk gerçek ailesini unutup kaçıranları kendi ailesi zannedecektir, Acı bir durum...
Acımasız hasta, iflas eden organı için kanunsuz yollara baş vurur, sağlıklı insanların organlarını çalar veya aracılara çaldırtır. Bedeli ödenmeyen bu organ transplantasyonu düpedüz hırsızlıktır.
Antika hırsızlığı, antika eşyalara ilgi duyduklarından değil, tarihi eserleri ele geçirip yüksek fiyatlarla satıp kazanç ! elde etmek içindir yaptıkları hırsızlık...
Gönül hırsızlığı bir aşkın itirafıdır. Önceleri tek taraflı başlar sonraları çoğunlukla şartlar elverişliyse, karşılık bulur
Zaman hırsızlığı, zamanı değerli çalışkan birisi ile meşguliyeti olmayan lafazan kişiler arasında yaşanır. Oradan-buradan, dereden-tepeden konuşmuş olmak için konuşup muhatabının zamanını alan, gasp eden zaman hırsızlarıdır.
Ömür hırsızlığı, bu ne demek?
Gözü açık ! işini bilen ! er kişi, kurduğu bir tuzak ile, masum bir genç kızı taciziyle geri dönüşsüz bir yolla evlenmek mecburiyetinde bırakır. Aile korkusu sebebiyle kızcağız, istemeyerek bu zoraki evliliği onaylayıp nikahta "evet" der. Evlidir ama mutsuzdur gelin. . İnsan haklarından habersiz medeniyetten nasibini alamamış o mütecaviz kocası ise bir genç kızın ömrünü çalmıştır ve o bir hırsızdır...
Günümüz hırsızlarını toplumda tanıyabilmek zordur. Ne zaman tanınırlar, mağdur ettikleri kişiler tarafından tanınırlar ve onların acı anıları içinde ömürlerinin sonuna kadar beddua alarak...
Dilerim böylesi mel'un kişilerle yolunuz kesişmesin...
Selam ve saygılarla,
Yurdagül Alkan.