akşam kadınlara, kına gecesi kız evinde

defi ısıtır işi bilen görümce

nazlananları oynamaya kaldırır

Köroğlu, Gongili,

“-haççam çıkmış gül dalına” oynanır.

 

“-Kara Helime, Kara Müslük, Göplek, Ciçili

olmadık maskaralıklarla

ortalığı darma-duman[1] ederlerdi

“perem perem[2]” dağılırdı herkeş bi(r) tarafa

Kara Helime gelin kılığına soktuğu

            ayaklarını duvara yaslar

alabildiğince yaşlı bir kadın sesiyle

 

“sallan safiye, sarı safiye

seni Hacımehmetoğlu

            isdetmiş

            vereyin mi” deyince

 

agam saldırıya geçerdi hırsla,

Kara Helime yineleyince de

Ebem “-garıı yaşından başından utan

get hurdan belanı benden bulma”

deye ikaz ederdi

o da, safiye adına,

            safiyenin anasına

bu defa sesini incelterek

 

“-isdemen anacığım isdemen

hemi yaşlı, hemi de evli

heş değilise zengin olsaydı bari

Döndüceynen uğraşdırma beni

gı onunnan hiş baş edili mi”

 

diye türküsünü söyler,

            herkeş gülmekden kırılır-geçer

ama agamın öfkesi dinmezdi

çünkü hem ebeme eş gelebilirdi

hem de dedeme yaşlı ve fakir denilmişti

kabul edemez içerlerdi

dişi kitlenirdi..

 

bu defa ev sahibi, hedef olurdu

“-sallan safiye, sarı safiye

seni Köse(o)ğlu

            isdetmiş

            vereyin mi”

 

bu defa genç kız edasıyla

“-istemen anacığım isdemen

neydeyin Kös(e)olunu

ayranı duru[3]

üsdelik de çok çocuklu

istememn anacığım isdemen”

 

her defasında ‘düzme gelin’ (ayaklar)

başını iki yana sallar

olmazlarını dile getirirdi

“-istemen anacığım isdemen

onun adı yaşar, alır beni boşar

istemem anacığım isdemen”

 

“-istemen anacığım isdemen

onun adı veli,sülalesi deli

istemem anacığım isdemen”

 

en sonunda birinin can damarına basar

Safiye gız kabul ederdi zengin,

            genç, yakışıklı birini

muhtemelen orada bulunan

            teze gelinin kocasına.

 

“isderin anacığım isderin

hem yakışıklı hem zengin

üsdelik benim dengim

isderin anacığım isderin”

 

yeni gelin yere bakar, güler geçerdi

eğlenceydi sonuçta          

gel de agama anlat ama

 

anında birileri sürüklenir ortaya

ortada kalan kaçmaz ortadan

oyun havaları bir yandan,

zilli def diğer yandan..

 

"-aman bu fasille ikibuçuk lira

hem oynasın hem kaynasın

yandan halimem yandan, yandan

severim seni candan"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

oyunlardan sonra gelin gelir ortaya

servi gibi salınarak, sadıcıyla yanyana

“-ortalığı gırdı-geçirdi Laylom Hatma”

şamata biter, o coşku giderdi bir anda,

 

eski türkülerden yanık[4] ve uzun bir hava

arkadaşı bir istek getirir gelin-kızdan

herkes ağlayıp perişan olurdu

            Feridenin ağıdından

 

“su yüzünde yüzüp duru bürgüsü

onikidir gelep[5] saçın örgüsü

bu ğözellik sana Allah vergisi

akmayasıca çaylar da

            nerelere ğodun ümmümü,

                        sumanı

 

el atdım da dutamadım fesini

ünnedim de duyuramadım sesimi

anam dutsun, allı gelin yasımı

akmayasıca çaylar da

            nerelere ğodun ümmümü,

                        sunamı

 

davılcılar da gaya dibi dolaşır

düğüncüler de guzu ğibi meleşir

acı habar da köyüne tez ulaşır

akmayasıca çaylar da

            nerelere ğodun ümmümü,

                        suna mı

 

budamışlar yeşil söğüt dalini,

sal etmişler meyyidimi, ahali

sele verdim yedi köy gözelini

akmayasıca çaylar da

            nerelere ğodun ümmümü,

                        suna mı”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Evlerini ıssız goyan¥

Desdileri susuz goyan

Anasını gızsız goyan

Getme gel

Gel evimize

 

Ana hamama vardın mı

Yunduğum yeri gördün mü

Hinci gıymatım bildin mi

Getme gel

Gel evimize

 

Atınan geşdi eşiği

Sofrada galdı gaşşığı

Gız evlerin yakışığı

Getme gel

Gel evimize

 

Çağrın oğlan gardaşını

Dutsun atının başını

Silsin gözünün yaşını

Getme gel

Gel evimize

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

gelinkız gibi

yasa büründü.. def de

ağıt üstüne ağıt Yandan Helime de              

 

“adını sevdiğim de Avşarın Beyi

sana da vezirlik yakışıp duru

topla dizginini, tanı kendini

duşmannarın da garşından bakışıp duru”

 

“-yeter edin de; çevrim[6] çevirip getçez biz

evde musafir var aba

oğşaycağsanız[7] oğşan,

henk etçeğseniz,

henginizi gene edin siz” dedi Havaca

 

Habba gelin;

"-şu karşı yaylada göç gater gater

bir güzel sevdası serimde tüter

bu ayrılık bize ölümden beter,

geçti dost kervanı eyleme beni."

 

Yıllar sonra ilk defa bir araya gelen

Hayriye, Dudu, Ayşecik, Gülseren

Güzin, Sevim, Şayeste, Rafiye, Kezban

ısrar üstüne ısrarla okul yılı türkülerinden

hiç değilse "-biççicik[8]" türkü

istediler Göplek Fatma’dan

 

"-yüksek-yüksek tepelere ev kurmasınlar

arşı-arşı memlekete kız vermesinler."

herkes kahırlanmış, susmuş,

            boğazında bir şeyler düğümlenmişken

Göplek Fatma ağıt üstüne ağıt etdi,

            yaraladı herkesi can evinden

 

“-atımı bağladım iğde daline,

                        iğde daline

oturdum ağladım kendi halime,

                        kendi halime

bir defter bir kağıt verin elime,

                        verin elime

yazayım derdimi ben o zalime,

                        ben o zalime”

 

 

 

 

 

 

herkesin içi buruldu

doldu gözleri

herkes ağladı

Dört Osmanın Emine “-Duduu” dedi

“hadi gari ay Dudu” defi aldı

“-bilmeyon ku ay aba

oğşama başlacak mı!”

bu defa da Zebitoğlunungarı

 

“-goyun-guzu meler gelir

dağı daşı deler gelir

gurbet elde emmin dayın

habar salsan duyar gelir.”

 

çığlık gibi tiz sesiyle Dalgüllü aldı sırayı

duyanın içini eritti, sel oldu gözyaşları

 

“-çattılar ocak daşını,

vurdular düğün aşını

gelin alıp gidiyollar

dört oğlanın gardaşını

 

-gıcılar gavak gıcılar

işte geldi kınacılar

yürekte çokdur acılar

a anam gınan kutlu olsun

yariyin dil datlı olsun”

 

gelin kızın yazmayla örtülü başı sallandı

belli ki ağladı, Asiye kınayı kardı

 

kızın elini kınalayıp bir keseyle sardı

kınalı gelinin yanına geldi bu defa da

Feride ağıt etti herkesi ağlattı

 

-süre süre indirdiler yazıya·

dut ettiler al kınalı tazıya

can başa düşünce bakma kuzuya aman, aman

gaç gınalı ceylan, gaç avcı geldi

avcılar elinde bir guzun galdı..

 

zalım avcı düşmüş gelir izine

ganları akıtmış iki dizine

mor sinekler gonmuş ela gözüne

gaç gınalı ceylan, gaç avcı geldi

avcılar elinde bir guzun galdı..”

 

 

[1] darma-duman: karma-karışık, darmadağın

[2] perem perem: pare pare, parça parça,

[3] duru: çok su katışmış anlamında

[4] yanık: acıklı

[5] gelep :(ip için) tutam

¥ Isparta Kız Ağlatması

[6] çevrim: takı merasimi, düğüne katılanlar maddi durumlarına, geline yakınlıklarına, aldıkları oku(davetiye)ya göre hediyeler (gelinin başına çevirerek) verirler

[7] oğşama/ovşama/okşama : mani söyleyerek ağlatma

[8] bir tanecik

  • Muharre Ertaş
( Köy Düğünü 36-kına Gecesi -b başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 22.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu