“-rahmet isdediler belli,
Allah Irahmetini esirgemesin hepiciğini
evelallah yerdekinnerin hepiciğini galdıracan*
emme bizim o(ğ)lan öyle deği
göya bizinkinnerin adını goyo
herif gibi ben gomacan
de! öyle de(ğil) mi
hemi de gayınnasının, gayınbobasının adını ulayo
gayınbobayın o(ğ)lu-ğızı,
başga çocu(ğu) olmaz da
hadi neyise dey(e)cen
“-ülen hey arkadaş o neyise hadi bi da(ha)
hiş değilise sizinkinnerin çocu(ğu)nun adı dedesi, ebesi
bizimkinner hemi anamın-bobamın adını goyollar
hemi bi de ardına can-man
gül-mül, nur-mur filen bişiyler ekleyollar
ondan sonura da ana-boba adını hiş anmayollar
gene can-man deyip geçiyollar
……..
sana izbar[1] eden mi var (h)a gappe(he)rif
çocuyun adını ne goycağsan goy adam gibi
ondan sonura da can deyeceğsen de harbi harbi
anamın-bobamın adını yavız etmen[2] bari,
“-anamın adı fatoş mu bizim olan”
“-o da püsgüllüsü”
“-yau arkadaş son tefte de fitbolcuların adlarını
filen goymaya başladılar bi de
hadi yedi düvele nam salar da anların
var mı öyle biri
………. yoook
ne gözel peygamberlerin adları durukana”
“-o da arap adı emmi”
“-olsun, Müslüman ya sen ona bak boba”
“-yau o(ğ)lum demikden[3] beri sizi dinleyon da
sizin aklınız başınızda mı
hiş gonuşduklarınızın aslı-asdarı
var mı Alla(hı sever)seniz
yok çocuğun adı şuyumuş da yok buyumuş
sizin asıl itiraz edeceğiniz
çocukların istikbalını
temin edip etmedikleri olmalı
dinimize göre çocuğun adı güzel olmalı,
eyi şeyler hatırlatmalı…
değil’se adları “gadir olsa n’olcak
gaderleri gader olmadıkdan keyri; amma
bana galırsa sizin gonuşduğunuz
töbossun[4] havaynan-civa
fasa-fiso
ebesinen işdigal[5] ediyonuz
ebesine
bakın hu çokcuk gözel gonuşuyoru
neye.. asalet.
ne demek mi; anada(yı)n
“asil azmaz, bal kokmaz;
kokarsa yağ kokar,
onun da aslı ayrandır
da ondan..”
len o(ğ)lum.. ‘yek depden’ o
“yerdekinneri galdırmak” da neyimiş len
sen bi de ta(h)sıllı olacan,
hay seni okudan hoca’nın
yarım hoca dinden eder
yarım dokdur candan derler
yalan de(ğil) töbossun
seni okudan hocaya yazzıklar olsun,
gerçi okumuş da sayılman ya
sana da yazzıklar olsun,
senin gibilere acınır valla
insanın depesine a(ğ)zı yokarı gonuşma
demikden beri sen gonuşuyon ya,
höyle depeme ağzı (y)okarı
yaauu olan gan beynime fışgırdı
zatinden aklı başında biri olsan
okur gor gederdin! ya hinci,
bak! her şeyden eveli,
sen bobayın sırtındasın
algıdan habarın yok,
vergiden habarın yok
iki ğün sonura; boban öteki tarafı boyladığında
damatlar “-gel bakalım gayınço” dediklerinde
ekceğin tarla beşde bire
sağdığın mal bire düşüvücek
görüsün o zaman
düne kaş bucak
iki ğız ardı ardına[6] çırak çıkcak
üç oğlanın da öğüne düzen dutcan
o zaman bi da böyle gonuşabilcen mi bakalım
sen nerem deyon aga
vay bobam vaayyy”
“-emmi öte tarftan da gelcek var ya”
“-o zamana Allah Kerim..
kimin önce getceği belli olmaz da
oraya birez daa var hemi
gayınbobasının nesi var da len
iki dene daa geride bobayiğit
evlencez deye ne zamandır bekleyip duru
nesi var nesi yoğusa, onu da onnar götürü
mamir olur da defolup gederlerse..”
“-onnarın tahsılı yetmeyo o işe gari”
“-yok yok, bi ğün bile olsun
tahsıl bulaşdıysa
köyde kalmazlar
süslü hanım gördükden sonura
otun bokun içindeki garıya
kim sa(hi)ap çıkar
bi zavallı analarına
bi de şe(hi)erdekinnere bakınca
onnar da haklı töbossun
bi de bobaları sizin gibi
en az beşer çocuk yapınca
analarının halları belli,
…..
hinci geldik işdee meselenin can damarına
herkeş yerdekinneri galdırı(r)sa
sankı başınız göğe değer
sen böyle gonuşursan genşlerin ön(ü)sıra
“imam osdurusa cömat sıçar” derler
çoluk-çocuğun garnı tok mu
sırtı pek mi siz evvela onu
düşünün bakalım a gapberifler
önce isdikbal
sıh(h)at, afiyet
Allahdan onu dile(yi)n
söz temsili boban beş çocuk etçene
iki dene olsaydı,
önünüze daha eyi bi
düzen dutardın hiş değilise
bobayın ağalığı kaç yazar
önşe siz üleşceniz,
ondan sonura da sizinkinner üleşcek
eee onnarın çocukları neyi üleşcek,
nerde ileşberlik etçek gari
bi depit başında kırk köpek
hırlaşsın dursunlar,
birbirlerini yesinner
heş değil ete para vermezler
emme velakin siz iki gardaş olsaydınız
bobayın çiftçiliği ikinizide edare etmez miyidi”
“-haklısın valla Hacı Emmi,
hadi biz cahilidik
genşligde bilemeyoduk
biri ölüse öteki galı dedik
bi olan bi gız en fazla iki çocuk
gerşi iki denesi
fazla yaşamadı emme
bizde beşi bulduk
ilim fen ilerleyo
biz de işin ilmini öğrendik
emme iş işden geşdi”
“-len olum bunnarın hepisi cahıllık
genş yaşda solup gediyollar,
garılarınıza da yazzık
fazla olusa sana saray mı yapıvıcaklar
bokunda bosdan mı yetişdireceniz
yonsa kürtlerin ettiği gibi
“-saldım çayıra, mevlam gayıra” mı deyceniz.
“-emme Hacı emmi Peygamberimiz
“çoğalın, ben ahrette sizin çokluğunuzla
ift(ih)ar etcen” demiş
buna ne buyurulur,”
“-ulen Memet nakısına[7] nakısına gonuşma
o zaman insanın galabalığına göre
dünya genişidin, düşman çok
harp oludu, darp oludu
esger telef oludu
kimi yelden,
kimi selden,
ondan sonracıma
esgiden adını bilmediğimiz bi sürü hasdalık, börtü-böcek varıdı
ilan-çıyan sokarıdı, sinek ısırıdı
alıcı guş gaparıdı, gıran girerdi,
adı gonmamış bi hasdalık çıkardı
isannar gırılı gederdi
eğşi[8], turşu
kimi acı yer dokanır[9],
kimi dertden osanır dedikleyin gari
kimi ecelden, kimi geceden gederidi
garın ağrısından, sıracadan[10]
aspirin, gripin, kinin nerde, hinciki gibi
dokduru, abıkatı[11] bilen mi varıdı
nahiye müdürünü bile tanımazdık
adamı paşa sanıdık
garağoldan, ödümüz sıdarıdı[12]
herkeş elifi görse deynek[13] sanıdı
candırmadan gaşcaz deye
mertlek[14] gılardık
hinci eliniz galem dutuyo,
vesayıt mi yok eskidenki[15] ğibi
binividiniz mi tomafile[16]
ani takka[17] dokduru, innesi
ilacı-garacı, alet-edavat, serim, gan,
eveliysem ğarı doğurcan derkene çatlar gederidi
garı bi, biz dokuz dovurudug
hinci garnını yarıp alılarımış
telef olan yok mu, vardır gene de
emme binde bi dene
eninde-sonunda ecel, taksirat emme,
doğru-dürüst eceliynen geden yoğudu gene
efrat; biri gederse
öteki galı, derlerdi kendilerince
Allah ne verise;
“-gövden ne yağarda
yer gabil etmez” deye
gabillenilerdi zanımca
onun uçu;
bi o(ğ)lan, bi gız fazlası zarar
iki ne az ne çok bana ğöre garar
asger mi yetişdireceniz a gapberifler
ne o öyle beşer-beşer,
ya sacayağı[18],
ya davşan gulağı[19]
bakabileceğin gadarı,
eli-ayağı, azaları tam mı
Dövlete-Millete hayırlısı”
“-hacı emmi haklısın da!
evelden biz nasılıdık sekiz on gardaş
emmi uşağı[20]
o yoklukda yediğimiz aşın bi zelleti varıdı
sovanına doyuyoduk
gapışmaca yeyoduk
ya ayran ya hoşaf
başka da ölüyor derde derman uçu desen
yoğudu, emme
ne hasdalık bilidik ne garın ağrısı
ne de mızılardık
hinci bizikinnerin biçcik olunca mı ne
gözünün içine,
ağzının içine bakıp duruyollar
iki sunum bişiy yediresiya
yalvar-yakar oluyollar
kendilerinden geçiyollar
öyleykene mülcem şey mızıl mızıl[21],
mız mız[22] sünepenin teki
çocuğun irengi bomboz
“-len olum huna bi gardaş alın
Akgulağın Murat gibi
bu çocuk eselmeycek
heş değilise,
onu gısganırkana,
güreşirkene, yarışırkana
bi yandan acıkır,
işdahı açılır,
bi yandan da garnını doyurur
valla siz bunu eyi etmeyonuz
yok yoğsul değilsiniz evelallah
olur geder, deyoz
Allah yaratdığı gulun ırızgını illem verir
peygamberden ümmet mi sakınıyosunuz”
neyimiş kendi gibi
aşlığınan terbiye olmaycağmış
“-len olum anam ıramatlık sekiz oğlanınan
kaş gocaya varmış da
biz orda burada olmuş getmişiyiz
hankı emmiyin evi damı yok” dedim
eyi dememişmiyin
“-dooru”
“-bizim de dediğimiz o ya!
önlerine halalından aş dökebiliyon mu
başka mesele yok..
goruya biliyon mu hırsızlıkdan,
isdeyicilikden[23]
yalakalıkdan,
döyüslügden[24]
senden gabadayısı[25],
senden bahtıyar
ondan hayırlısı
bundan möhüm ne var
Allah cem-i cümlenize
Vatana-millete hayırlı evlat iyhsan eylesin”
“-amiiin”
* ahrete intikal edenlerin isimlerini yeni doğan çocuklara koyacağını kastediyor
[1] izbar: ısrar,
[2] yavuz etmek: kötü, fena, düşük olduğunu herkese duyurmak, dillendirmek
[3] demikden, hemen biraz önceden, az evvelden
[4] töbossun: tövbeler tövbesi, pişmalık, tövbe olsun, Allah günah yazmasın
[5] abesle iştigal: boş yere (abes ile) uğraşmak
[6] ardı ardına : arka arkaya sırasını bozmadan
[7] nakıs : aksi, zıt
zıt getmek: zıttına gitmektir kasır, birinden rahatsız olmak, ya da o kişinin özellikle kişinin tasvip etmeyeceği davranışlarda ısrar etmesidir
[8] eğşi / eşgi : ekşi demek ise kastedilen bozulmuş değil mayhoş, eşgi diye aynı zamanda domates salçasına da denir
[9] dokanmak : yenilen içilen bir şeyin, dokunması, bünyenin hazmedemediği, alışık olmadığı ya da bünyadeki bilinmeyen marazlar nedeniyle şiddetli ağrı/sancıya sebebiyet vermesidir
yelin dokunması : bazı rüzgarların kişileri rahatsız etmesi, iyi gelmemesi, kabayel taşıdığı yoğun akım nedeni ile hassas bünyeleri rahatsız eder, mide ya da baş ağrılarına sebep olur, genel olarak dokunmaktan kasıt yel dokunmasıdır..
[10] sıraca: ince hastalık, verem, tüberküloz
[11] abıkat: avukat
[12] ödü sıtmak: ödü patlamak, korkmak,
[13] değnek: dayak, çelik, sopa
[14] mertlek: sopanın uzunluğuna takla attırılması
[15] eskidenki: ekiden, öncelerden (olduğu gibi)
[16] tomafil: otomobil, araba
[17] ani takke / aynı dakika: aynısakika içinde, aynı anda
[18] sac ayağı: içinde yemek pişirilecek tencere-tava vs. nin altında ateşe oturtulan üç ayaklı destek,
[19] sac ayağı ya da tavşan kulağı: üç iki anlamında
[20] emmi uşağı : amca çocuğu, kuzen
[21] mızıl mızıl: inileyip duran, inileyen, neşesizlik, iştahsızlık
[22] mız-mız: olmadık yer ve zamanda sebebsiz yere ağlayan, ağlamaya meyilli, murayi
[23] isteyici: dilenci
[24] deyyus: boynuzlanmaya ses çıkarmayan, bu işten maddi çıkar sağlamayı benimsemiş kişi
[25] kabadayı: yiğit, güçlü, güzel