Sanmayın ki bu bir masal, gerçeğin kendisi.
Gözlerde sürme gibidir çaydanlığın isi.
Mest eder dinleyenleri semaverin sesi.
Hep mestane demde has demdir hikâye-i çay.

Ayla çay, sırçadan billurdan, köşk gönül saray.
Gökyüzünden tebessüm eder yeni doğmuş ay.
Dökülür bardağa huzur derlenir sanki bahar.
Başlar gamdan azade demde hikâye-i çay.

Billur bir bardakta gamzeli gülüştür dem dem.
Bu munis demde çayla başlar bitmez hikâyem.
Ağyar çatlar hasedinden benimle diye yâr.
Dolar gönlüme sükun parlar sevinçten didem.

Bir dem gelir demliğimle bardağım bütünleşir.
Ben de gam bırakmazlar hiç ikisi üleşir.
Ayla çay, sırçadan billurdan köşk, gönül saray.
Ünsiyet de kaşıkla çay bardakla dilleşir.

Gül demli demlerde gülsuyuyla demlenir çay.
Gökyüzünde çaya hasret sessizce gamlanır ay.
Güneş çaydan ışık alır ince belli nazlanır.
Çay deminde kerpiç hane olur bana saray.

Ay vay diye vay çay diye dövünür durur su!
Buğu buğu tüten suya ateş kurar pusu.
Alev mi kor mu bilinmez ki suyun korkusu.
Müstesna eda ile başlar hikâye –i çay.
Ankara,23.10.2009 İ.K

( Hikâye-i Çay başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 23.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu