bi(r) ğün ebem ıramatlıg; höyle
söğeye dutunalak
dambaşına yanıma ğeldi
yuğgudaşına
yanıbaşıma
oturdu
eliynen sırtımı sıvazladı
sol eliynen dizimi dutdu
sağ elini de sırtıma go(y)du
yüzüme bakıp bakıp
“-endeki sıfatını[1] sıdırıp[2] durma
“kaşıma yarayı şıban[3] edersin” demişler
yüzün çiçek bozuğuna döner
sonura;
neye eviyon..
evlendinmiydi geçer
marağ etme”
dedi.
böğünkü ğibi aklımdadır
ıramatlık yüzümü avışladı,
derin derin yüzümü gözümü seyretdi
soluklandı…
bekledi
……..
“-ah.. ah” dedi
“-Allah kimseye evlat acısı vermesin
çekmeyenler bili(r) mi evlad acısını
derdini hiş kimselere deyemedi
yavrııım!
hiş adını bile anmadı kimsenin yanında
Emmin Iramatlık varıdı da!
senin ad aldığın gari
yaşı benzemesin
gara zevdalara gardı yavrım
“-sevipde bi ğızı alamazsan
adını yadellere destan eyleme”
deye türkü söyler dururdu
bi ğızı sevdi
adını yadellere desdan etmediii
o söylerdi
benim burnumun dire(ği) sızılarıdı
gözlerimden siğim-siğim yaş boşanırıdı
ahım-şahım bişiy olsa hadi bi-ta[4]
değilidi valla,
değilidi billaha yerler yeyesice..
onmadan gedesice
o zamannar da gara gatır suratlı anası ğibi
usdurası içinde nekbetin[5] tekiydi
emme gönül bu;
ota da gonaaar,
bokada!
gondu da bok yedi işdeecik
geldi-ğeşdi
emme Allahı var
kimsenin adını yavız etmedi yavrııım..
“ağa adam çoban gısmısına ğız veri(r) mi”
derdini kimselere deyemedi
emme ben biliyo(r)dum
geriden geriden hissediyodum
ana yüreği bilme(z) mi
garağuzum!
içine ata içine ata dertlere ğardı
o yerler yeyesice gara suratlı
bey ğızının umurunda mı
o gelini gördüm müy dü hâlâ
boğazım sıkılıyomuş ğibi
nefesim daralı(r)
gerşi ha! onun da....
çoluk-çocu(ğu) file olmadı
yüzü gülmedi emme!
bana ne
beniki benden getdikden keyri ne fayda
geri getiri mi garaguzumu
“evlerinin önü çatlı güreni
bizim dama bakar elin gelini
bi başına godun garip ananı
gara guzum ahın terine geldimi
..
yaktın getdin anacığıyın içini
bari ahın yerine geldimi
….
ilk yoklamaya
garı başımınan Bel Tarla’dan iki ardış kesdim dee
öküzleri goşduk boyunduruğa
sediyeynen götürdük şubeye
Allah gonu-gonşudan bin kere ırazı ossun
akrenneri esgercili(ği) işledi geldi de
ben taha gara çekkiyi çıkarmadıydııım
hala daha düğünner de bile
eller ğibi oynayıp-galgıyaman
gönnüm şennenmez yavrıımm
üş ğün sonura unuduldu
“-ince hasdalık”dan deyividiler
anası unudabildi mi bakalım
“ataş düşdü(ğü) yeri yakar”
ebeyin halını soran
bilen mi var
guzuumm
yemeden işmeden kesil di de
beylerin gonaklarına taraf
gözleri dönü-dönüvüdüğünde
içimde bi alaf
“-Ğözel Irapbın sen bilin ga(y)ri
sen bilin Ya Rebbimm” dedim
“-ne yanı hayırlıysa
nası bilisen ga(y)ri” dedim!
dedim emme, ciğerim yan yana
içim gan ağlaya ağlaya
........!
kim bili dovam gabil oldu da öyle oldu
kim bili yazgısı[6] buyudu
bilemecen ga(y)ri,
orasını Allah bili(r)
ğözel Alla(hı)m bili(r) bili(r) işler
“her şey de bi hayır vardır” demişler
biz de hayır umduk
neydelim hinci
elden ne ğeli(r)
en sonunda gara ğözlü ğuzum
ğözlerimin önünde eridi akdı çıkdı ğetdi
hemi de nassı, ğünden-ğüne
dakgası-dakgasına uymadan
hemi de iki ğözümün içine baka baka
yalan oldu ğetdi
garazevdadan
neyimiş ince hasdalık
baya bildiğin garazevda
günahı obal(ı)[7] boynuna
barabar çobannıg etdiği Hebiboğlu önsıra
“-oğlum onnar ağa-bey
çobana-yabana ğız vermezler
alıp gaşsaaan mesela?
bobayın zaten “ileç dutar[8] yeri yok”
Allah m(a)hafaza
anana, bacına filen ezziyet ederler
ğızgardaşını güce ğörüler[9]
onnarın her cihetde köpee(ği) bulunu(r)
dağ başına budayvırılar ganadını-golunu
sen yol bilmen yolak bilmezsin taha
üç adım atmadan yakalanısın
“Gövcelli’ye varı,
Aydına geldim sanı(r)sınµ”
böyle deyon emme
ğızın gönlü sende mi bilmeyon
hemi de olsa ne yazar
böğün sana ırazı geli
yarın bobasının evindeki ıratlığı arar
goca evi, boba evine benzer mi
ı- ıhh!
sen de bir olur, iki olur
üçüncü de bok olur
elini bi galdırısın
gari hiş bişiy eskinki ğibi olmaz
“evel evelden şeytannarın patişahı bi ğün
“böğün şaytannık etmeyelim” demiş,
herkes yangelip yatarkana
canı sıkılan güçcük bi şeytan
inek sağıp duran gelinin
sağdığı ineğin guyruğuna bi tiken gısdırıvımış
inek çitme atınca barabar helke devrilmiş
gayınnası söylenince gelinde
“yaa valla ben bişiy etmedim” filen dediyse de
gayınnanın a(ğ)zı durmamış
o! gocası olcak zeyinsiz de
“vay sen benim anama nası garşılık veriyon” deye
ele alıvımış bunu
gelini zıpıdırkana
gayınnarı görünce barabar
seğidiyollar
al sana harp” işde senin ettiğin de
durduk yerde
sağmal ineğin guyruğuna
tiken gıstırmak” demiş..
sen gel vazgeş bu sevdadan
gonu-gonşu da,
köyde başga ğız mı yok
evelallah aslınız asaletiniz belli
beyin deyen adam
gızını sana kendi eliynen getiriviri”
“-Allah bili ya o da kendi gızını
gascan deye haralda
çalıya daş atıyomuş annaşıldı ğari
sonrattan sonrattan
sankı ğaraguzum ağa ğızından
başkasına bakıyomuş ğibi
o marağınan zaten, ne yedi,
ne işdi
ne de bi başga tarafa bagdı
ana yüreği dayanır mı,
dayandım;
“ölsün de gurtulsun yavrım”
bu dert irezil eder bunu
ölmez sağ olusam ömrümün yettiği yere ğadar
bakarın;
gurda-ğuşa irezil etmen yederin[10] emme
yarına çıkcamız Allah bili(r)..
hemi de ağa ğızını verse de
ğaraguzumdan hayır gelmez gari
gözel ırapbım ele-ğüne irezil etme
al tez elden amanetini”
deye dova etdim
bi ana evladı ölsün deye dova eder mi
ediyo işde”
……..
not: hikayenin temeline hizmet etmeyen diğer konular atlanmıştır
bunun yanında bir dipnotun her geçtiğinde değil, önceden bir defa dipnot verildi ise tekrarlanmadığı tolere, diğer taraftan sıralı okunmadığında önceki bölümlerin devamı olduğu da kabul edilmelidir.
DEVAM EDECEK
[1] sıfat: yüz, çehre, surat
[2] sıdırmak: sıkarak içindeki sıvıyı çıkarmak
sıtmak: küçük bir delikten akmak
[3] şıban / çıban : cerahatlı yara,
[4] bi daa / bi ta / bi taha : bir daha
[5] nekbet: kötü kaderli, talihsiz, marazlı, güçsüz, hayatdan vazgeçmiş, elinden bir şey gelmez, pasaklı
[6] yazgı: alın yazısı, kader
[7] vebal:günah, vicdani sorumluluk anlamında
[8] ileç dutar (ilaç tutar) yeri olmaması: ilaç fayda etmeyecek derecede takatsız, zavallı, güçsüz, perişan anlamında
[9] güce görmek: tecavüz, ırza geçmek
µ Gökçeali (komşu köy) bir ova köyü olduğundan, düz arazi ve ekili alanı gören hayalinde Aydın Ovası olduğuna vehmedermiş, o yıllarda Aydın Ovasına çalışmaya gidenler olduğundan bazı cemiyetden uzak yol iz bilmeyen kişiler Gökçeali’ye vardığında kendini Aydın’a geldim zannedermiş. (nitekim böyle bir hikaye de var.)
[10] yedemek: desteklemek, yedeklemek,ayakta kalmasına yardımcı olmak