"Oğlum yüzme de bilmez." diye haykıran maden ocağından tahliye edilen suyun başında duran bir ananın feryadıdır.  İnsanın içine oturuyor da oturuyor bugün bu sözler. Bir annenin çaresiz bekleyişi ve duygularını  ifade edişi bizleri mahvediyor. Karaman'ın  Ermenek ilçesindeki kömür ocağında mahsur kalan madencilerden birinin annesi böyle ağıt yakıyordu. Karaman Ermenek buna dayanır mı yürek?

 

               Yerin yüzlerce metre altındaki madeni su bastı.  On sekiz can orada mahsur kaldı. İkisinin cenazesi çıkartıldı. Bütün Türkiye onlara dua ediyor. Ve kaç gün oldu hala ulaşılamadı geride kalan canlara. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Ve her geçen gün, umutları tüketiyor. Herkes, ölü ya da diri onları gün yüzüne çıkartmaya çalışıyoruz.

 

               Önceden alınması gereken tedbirler zamanında alınmadığı için bu tür kazalarda can kaybı fazla oluyor. Ondan sonra oturup bir güzel fikretmiyoruz. Bir daha aynı kazalar başımıza gelmesin diye. Canımız bir daha böyle derinden yanmasın diye. Gözyaşlarımız akmasın diye.

 

               Soma yakın zamanda yüreğimizi öyle bir yaktı ki emsali yoktu bu acının. Üç yüz bir can gitti. Yetmiş sekiz milyonun yüreği yandı da yandı. Bugün Ermenek hakeza... On sekiz can orada mahsur kaldı. Bütün ülke orada mahsur kalmış gibi oldu. Bu ne zor bir imtihandır Rabbim! Sabrımızın umman olması gerekir. Direncimizin sarp kayalık...

 

               Elazığ - Alacakaya'da kaya düştü, ocaktaki bir madencimiz öldü. O kaya sanki bizim üzerimize düştü. Bu sektörde başımız neden beladan uzak durmuyor anlamıyorum. Madencilikte neler oluyor anlayamıyorum. Bu kadar mı ucuza çalışıyor insanımız, canı pahasına! Bu kadar mı değeri var madencinin, yok pahasına!

 

               Yaralar sarılır elbet, yanlışlar düzeltilir, kusurlar kapatılır da giden can geri getirilmez tek! Hep önceden alınması icap eden tedbirleri hep sonradan konuşuyoruz. Sel olur; can ve  mal kaybı olur, ondan sonra başlar teranelerimiz. Deprem olur; can ve mal kaybı olur, ondan sonra başlar şarkımız. Madende göçük olur; can ve mal kaybı yaşanır, ondan  sonra başlar mazeretimiz. Aklımız ne de çok çalışıyor aslında her kanalda onlarca yorumcu ve uzman habire konuşur. Herkes hüküm verir. Ama ölümlere kimse dur diyemiyor. Hani diyorum az konuşup çok iş yapsak daha mı iyi olur ne? Karnımız tok nutka, aklımız alıyor Allah'a çok şükür her şeyi de ama neden bu tür kazaların önüne geçilemiyor ülkemde.

Ve pahalı bir fatura ödüyoruz. Bu fatura insanımızın canına kesiliyor. Mal sahibine bir şey olmuyor ama o can sahibinin geride bıraktıklarına bu dünya cehennem oluyor. Haksız mıyım ya da yanlış mıyım?

 

               Para kazanmak güzel de can kaybetmek üzücü değil mi? Üç beş kuruşluk tedbirleri alıp da bütün bunların önüne geçebilirdiniz. Madenden dışarı akıtılan suyun başından bir anne oturuyor ve ağıt yakıyor madende mahsur kalan oğlu için 'Benim oğlum yüzme bilmez' diye. Ah anacığım, Rabbim metanetini arttırsın, sabrını güzel ve engin kılsın.  Diyecek bir şey bulamıyorum. Acını ve çaresizliğini yürekten  hissediyorum.

 

               İnsan canı üzerinden para kazanan ve üzerine düşeni yapamayan bütün sorumlulara sesleniyorum: Vicdanınız varsa yemek yiyin, su için bundan sonra. Ve Rabbimin vermiş olduğu havayı soluyun rahatça! Bilin ki orada, yerin yüzlerce metre altında, sizin sorumluluğunuz altında ekmek parası için çalışan onlarca insanlar can pazarında!

 

               Karaman Ermenek bu nasıl dayanır yürek?

               Engerek olup da işçinin canını alma pahasına çalıştıracağınıza en gerekli insan olup işçinin can güvenliğini sağlamak yakışır işverenlere.

               Ah ülkem insanı!

               Ah, ekmek parasını yerin yüzlerce metre altında alın terine bulaşan kömür karası ile en helalinden kazanan maden işçileri!

               Güzel günler yakın demek istiyorum ama öyle bir ışık göremiyorum.

               Her taraf kömür karası, grizu havası, sel baskını...

               Size bunu reva görene vermek lazım talkını...

               Yutsun yutulmaz salkımı.

              

               'Oğlum yüzme bilmez.' dedi bir ana. O da bir şey mi yüreği Anadolu olan ana. Vicdan bilmeyen bir sürü adam var ülkede. Şefkati unutan... Hakkı görmeyen... Oğlun yüzme bilmezdi ama en helalinden ekmek parasını kazanmayı bilirdi. Hakkı bilirdi, hukuku,alın terini, doğruluğu, dürüstlüğü, namus parasıyla çalışmayı ve ekmek parası için helalinden ölümü göze alırdı. Kaç kişi bunu yapar bugün ülkemizde?

 

               Konya Ermenek!

               Durur yürek.          

( Konya Ermenek Buna Dayanır Mı Yürek başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 9.11.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu