İSMİ BENDE MAHFUZ MANEVİ ANNEME İTHAF EDİYORUM;
(Ruhun şad mekanın cennet olsun)
Yüce Allah yarattığı kuluna en güzel şeyleri layık görür. O ki insana “Halifem” diyor. Ve halifesi olarak yeryüzünde istediği gibi yiyip içmesine müsaade ediyor. Ve insanı insanla anlamlı kılıyor. Elbette kullarının hepsini çok seviyor yüce rabbimiz. Fakat öyle bir sıfat var ki bunu sadece kadınlara lütfediyor. Şüphe yok ki rabbimizin rahmeti inayeti sınırsızdır. Ve bu “rahmet” en güzel şekilde annelerimizde tecelli etmektedir.
Toplum yaşantısında da kadına en muazzez rolü yüklüyor dinimiz.
Toplumun temel taşı aile, ailenin de temel taşlarından birisi oluyor kadınlarımız. Atalarımız "yuvayı dişi kuş yapar" derken de kasdettikleri bu olmalı. Bazen "anne", bazen "eş" bazen "evlat". bazen de "kız kardeş" olarak çıkıyor karşımıza kadın. İşte bu yönleriyle de toplumda aileyi ayakta tutan en önemli yapı taşlarından birisi oluyor.
Eğitimin ilk önce ailede başladığını düşünürsek, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde kadınlarımıza yani annelerimize ne kadar ağır bir sorumluluk yüklendiğini anlarız.
İşte bu sorumluluk bilincidir ki, doğuran, doyuran, bakıp besleyen, ve ilk öğretmen ilk eğitmen sıfatı ile kadınlarımızın o muhterem hadiste de belirtildiği gibi “cennet ayaklarının altına seriliyor.” Bundan ötürü fatihler tarihlere hükmederken bu muazzez anneler de o fatihlere hükmetmedi mi?
Annelerimiz, yani kadınlarımız yani yaşama sebebimiz, sevgilimiz, eşimiz, atamız. Eli öpülesi anneler.. Veysel Karani hazretlerini hatırlıyorum . Annesinin duasını aldığı için, annesinin arzusunu bir nevi nefsinin arzusuna tercih ettiği için, anne hatrına itibar ettiği için efendimiz nazarında o muteber makama nail olmadı mı? Oysa her yaratılmışın en büyük arzusuydu o kainat sultanını dünya gözüyle görmek ve imanının refakatinde cehennem narından azat olmak. Buna rağmen Veysel Karani hz. Annesi izin vermediği için, bir anne duasına azat etmişti o en büyük muradını. Rabbim de o annenin yüzü suyu hürmetine onu rızası ile ödüllendirmişti.
Nitekim Fetih suresinde de işaret buyurulduğu gibi cihat farz-ı ayn olarak emredildiğinde, herkes bu kutlu emir için seferber oluyor. Ve Sevgili peygamberimiz eğer ki ardınızda bakıma muhtaç anneleriniz yaşlılarınız var ise dönünüz diyor.
Dolayısı ile bizler hem insan olarak beşeri münasebetler sebebiyle hem de mukaddes dinimizin bize emir buyurduğu lütuflar sebebi ile her zaman kainatın o en muhteşem varlığı olan annelerimizi baş üstünde tutmakla mükellefiz. Bu hem dini hem insani bir vecibedir.
Ve anneler herkesin yaşama sebebidir. Unutmayalım herkesin bir tane annesi vardır ve alternatifi olmayan yegane şeylerden birisidir.
SEVİM YAKICI