Siz hiç yürüyen banknot gördünüz mü?
Ya da yürüyen kayme!
Sakın kayme, düşersin.
Espri de yapalım yeri geldi mi?
Düşünsenize 10'luk 20'lik bir adam... Değerine göre; 100'lük, 1000'lik... Belki de üç kuruşluk... Belki de milyonluk!
Her iki kelimesinden biri para olan bir adamı tanıdım.
Boyu bir kaç yüz lira kadardı, kilosu da ona yakın!
Kendimi çok zengin hissettim, onu ise çok fakir gördüm. Sakın bu zenginlik ve fakirliği para olarak düşünmeyin, yanılırsınız.
Tedavülden kalkmış bir tipti bana sorarsanız, ona sorarsanız cebinde parasıyla o, bu şehirde geçerli tek akçeydi.
Herkesin bir ederi vardı onun da paraylaydı.
Onun gözlüğüyle baksaydınız insanlara eğer, bu dünyada rahat etmezdiniz kesinlikle.
Düşünsenize kimsenin parası yok ve parası olmadığı için de değersizdi herkes gözünüzde.
Fakiriz vesellem!
- Şapkan o kadar da güzel değil! dedim ona.
- 180 lira, sen alamazsın bunu. dedi bana.
Devam etti diyalogumuz böylece. Onun paraya endeksli bakış açısıyla benim paradan azade bakış açım güzelce çarpıştı zannımca.
- İstersen 1000 lira olsun ben takmam onu.
- 180 lira saymışım ben ona. Gideri olmasa da ederi var ederi akıllım! Hem marta kadar takarım havalar soğuk.
- İçin üşümesin, dedim 'dışın üşüse ne?' Hem o kadar para etmez bu şapka!
- Ne diyorsun sen, tam 180 lira, olur mu? dedi gözlerini boyundan büyük açarak. İki çift madeni lira gibiydi gözleri. Düşseydi gözleri eğer yere şıngır mıngır ses çıkaracaktı.
- Her şeyin para olmuş. dedim. Ciddileşti birden:
- Bak dostum, ben bu şehre geldiğimde hiçbir şeyim yoktu. Şimdi onlarca dairem, güzelce ve pahalıca bir arabam ve çokça param var.
- Her şey para değildir ama!
- Olsun ben şehre gelince bir traktör tezek ve bir yorganla uğurladı babam beni. Ve bugün benimle gurur duymuyor babam. Anlıyor musun beni? Biraz hayal kırıklığı hakimdi sesine.
- Seni değil de babanı çok iyi anlıyorum! dedim hafiften gülümseyerek.
- Anlamadım ne dediğini.
- Boşver para diyorum para!
- Benim çok param var!
- Tamam da paradan önemli şeyler de var.
- Ama benin param var. diyordu bozuk bir teyp gibi. Sanki parayla boyu uzuyor, ağırlığı artıyor, saygın oluyor ve iltifat görüyordu. Yürüdüğü yolun bile sahibi oydu.  Sanki parası var diye herkesten üstündü.
Napolyon 'para para para' demişti ya eminim bunu görse şaşkınlığından dilleri karıştırır, cümlelerin yapısını bozar ve "yok para, hayır para, no para" derdi, eminim. Makineli tüfek gibi konuşmaya başladı.
- Şu alışveriş merkezinin kantinini istedim, vermediler. İflas eden falanca şirketin arsasını istedim 4 milyon istediler. Evin altındaki dükkanları birleştirdim, çocuğa market açacağım. İşler iyi gitmezse üç dört ay sonra kiraya veririz yine. Taksimi satacağım yerine başka bir ticari araç alacağım. Şu kadar eder taksim... Şöyle böyle.... Daha onca şey paraya dair. Dikkatini dağıtmak istedim.
- Sen hiç aşık oldun mu? diye sordum.
- Parayla alınacak bir şey mi aşk? Eğer öyleyse hemen alıp aşık olayım. Dalga geçiyordu besbelli. Bu aşık olmazdı ama buna aşık olan çıkardı muhakkak diye düşündüm.
- Hiç kitaba para verdin mi? diye başka bir soru sordum.
- Kitap para etmez ki! demesin mi?
- Sinemaya ya da tiyatroya gittin mi? dedim.
- Sinema açabilirim bak, tuttum bu fikri! dedi gülerek.
- Hayat felsefen şu olmalı o zaman "Paran kadar konuş!" dedim.
- Ya bak sonunda aynı dili konuşmaya başladık, aynen dediğin gibi! demesin mi?
- Aman aman, aynı dili konuşmaktansa susarım daha iyi! dedim. Uzaklaşmaya başladım. Paranın etkileyici ve bir o kadar da ürkütücü gücü beni tesir altına almadan gideyim dedim. Uzaktan bağırarak:
- Param çok, istersen bir gün gel bana kuzu keseyim sana, demesin mi?
- Allah aşkına git işine ya bela mısın? dedim kızgınlıkla "Kuzuyu değil sesini kes!"  Yere düşen bozuk paralar gibi güldüğünü işittim. Adam bankada doğmuş sanki havayı değil de parayı soluyordu. Bizler paranın hükmedemediği aksine bizlerin paraya hükmettiği insanlardık. O ise paranın hükmettiği bir kuldu yok yok puldu.


( Yürüyen Banknot başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 6.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu