Seni Sevmek
İşçinin günlüğü(6)
(Necdet Adalı, Erdal Eren ve Abdurrahim
Aksoy’a)
Seni
sevmek
Maden
işçisinin nasırlı ellerinde
Ve
Zonguldak karası gözlerinin derinliğinde
Yanan
bir ateş
Seni
sevmek
Zincirlerinden
başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların
Terli
emeğinin dehşet yorgunluğunda
Grizu
patlaması kadar korkunç
Seni
sevmek
Bir
parça öfke, bir parça hüzün
Sevişmek
seninle bir parça ömür
Ve
zorbaların kalesini başlarına yıkacak
Su
verilmiş proleter bir bilinç
Seni sevmek
Umudu kaldırıp karanlıklardan
Özgürce yatırmaktır aşkın koynuna
İşkenceye yardım ve yataklık eden
ve ölümü her gün kışkırtıp duran
kör karanlık bir hücrede
Acımı dindiren bakışların
ve bedenimi yakan dokunuşların gibi
Seni sevmek, sevebilmek
Ve seni ışıyabilmek sabaha kadar;
Güneşe koşanlarla el ele verip
Sevdaya dillenen şiirler yazmak
Ve grevlerde halay çekmek kadar güzel
Seni sevmek
Yüreğimizde parçalanan
Tahrip gücü yüksek bir dinamit
Ve söndürülemeyen bir yangın yeridir
Samsun’da soğuk bir Şubat günü
Seni sevmek, sevebilmek;
Karakolda öldürülen insan yanımız
Yanan yüreğimizdir…
Karadeniz’in dinmeyen öfkesi
Yüreğimizi amansızca döven dalgaların sesi
Martıların avaz avaz çığlığı
Ve işkencede katledilen Abdurrahim Aksoy’un
Kanatları kırılan yavru bir serçe gibi
Beton zemine atılan çığlıksız bedenidir
Dalından kopartılan çiçek
ve dudaklarımızdan gasp edilen bir gülüştür seni sevmek
Seni sevmek
İçimizde yakılan bir kitap külüdür…
Uykusuz ve pusu atılmış militan gecelerde
Seni sevmek, sevebilmek;
Sokaklardaki faili devlet cinayetlerine
Karakollardaki kuşkulu ölümlere
Karanlık bir korkaklığa
Eylül’sü bir suskunluğa
Ve gece yarısı zoraki götürülmelere
Meydan okumanın bir gülüşüdür
Karanlık gecelerde aşkına sığındığım
Ve canımı emanet ettiğim bir düştür
seni sevmek
Seni sevmek
Göğün sonsuzluğuna uzanan zafer işaretlerimiz
ölüme meydan okunan direnişler
Gözaltılar, işkenceler
Polise karşı yüzümüzde beliren hınzırca bir gülüş
Ve masum bir çocuk sevincidir
Bir ekmeği, bir gülü, bir gülüşü
Bir kavgayı paylaşmaktır seni sevmek
Seni sevmek
Zincire vurulmuş bileklerden
Eylül damlayan bir parça kan
Sevişmek seninle bir parça zindan
Ve kilitli dudaklarda çiçeğe duran
Çırılçıplak bir bahar dalı…
Samsun’da coşkulu bir korsan miting
Ve soluksuz bir devrim koşusudur
Seni
sevmek
Kavganın
ortasında ölüme gülmek
Emeğin
özgürce boy attığı dünyaya
Özgürlüğe
ve aşka
Kızgın
bir namludan koşar adım fırlamak
Göz,
gez ve arpacık kadar güzel
Seni
sevmek
Cellâdın
korkak titrek ellerinde
Bir
parça yağlı urgan
Sevişmek
seninle bir parça gülüş
Ve
yasaklanmış bir türküdür…
Yıkılası
idam sehpalarında
Ölümün
kapı eşiğinde hemen
Seni
sevmek, sevebilmek;
Ölüme
meydan okuyan bir gülüş
Ve
devlet eliyle
Çocukluğu,
düşleri ve gülüşleri derdest edilen
Ve
ince kırık bir dal gibi darağacına asılan
Erdal
Eren kadar güzel
Seni
sevmek
Bir
dost gülünün ağırdan yaraladığı
Pir
Sultan Abdal…
Serez
esnaf çarşısında yağmur
Zulme
karşı yoksul bir isyan
“…ve
yağmurda ıslanan
Yapraksız
bir dalda sallanan…”
Şeyh
Bedrettin’in çırılçıplak bedenidir
Seni
sevmek
Darağacında
devlete kafa tutan üç yiğit fidan
Ve
“…asılacak bir adamın…” yerine getirilmeyen son arzusu
“…demli,
sıcak, güzel bir çay…”
Ve
“…Rodrigo’nun o ünlü Gitar konçertosu…”
Seni
sevmek, sevebilmek;
Hiç
pişmanlık duyulmadan yaşanan kısacık bir ömür
Yazılan
son mektup
Arkadaşlara
yollanan selam
Kavgadan
erken ayrılmanın hüznü
Ve
yaşamın sonsuz maviliğine
“Yaşasın
halklarının kardeşliği” diye haykıran
Sevda
ve devrim yüklü bir yürek
Yaşamımızın
en devrimci, en güzel, en gülen yüzü
Necdet
Adalı kadar güzel
8
Ekim 1989 (PTT Şantiyesi)Terme/Samsun
(
Seni Sevmek başlıklı yazı
Savaş tarafından
12.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.