KALİTELİ YAŞAMDA “ACELE ETME(K)”
Acele etmek veya
etmemek, kaliteli yaşamın en önemli karar mekanizmalarından ve buna bağlı
olarak geliştirilmesi gereken davranış modellerindendir. Efendimiz: “Hayırlı
işlerinizde acele ediniz, çünkü bir şer gelir ona mani olabilir” derken, Hz.
Ebu Bekir Sıddık da: “Hayırlı işlerinizde acele ediniz, zira arkanızda acele
eden bir eceliniz var” buyurmuşlardır.
Diğer taraftan da ata
sözlerimiz arasına giren: “Acele işe şeytan karışır” sözü yukarıdaki ibretlik
tavsiyelere zıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
(Bir Zamanlar Şam da
yaşayan beylerden birinin güzel sesli bir kölesi varmış. Bey, bu güzel sesli
köleyi ne vakit alış-verişe gönderse, çarşı esnafı kolundan bacağından tutar,
zorla şarkı, türkü okuttururlarmış.
Günlerden bir gün bey,
testi almak için kölesini çarşıya göndermiş. Yolda kendisini tanıyanlardan
bazıları; "Mısır'a gideceğiz, bizimle beraber gel. Hem gezer hem
eğleniriz" demişler.
Sesinin güzelliğiyle
beraber biraz saf olan köle teklifi reddedememiş. Beraberce Mısır'a gitmişler.
Bir sene kadar kalmışlar.
Köle, bir yıl sonra
Şam'a döndüğünde efendisinin testi siparişini hatırlamış. Testiyi alıp, koşa
koşa eve giderken ayağı kayıp düşmüş. Düşünce de testi kırılmış. Köle ağzı
burnu kan revan, kırk parça olmuş testiye bakarken; "acele işe şeytan karışır"
demiş.)
Peki, sabır, tahammül,
bekleme, ayrıntıyı öğrenme, tedbirli ve dikkatli olmak gibi, kaliteli yaşamın
olmazsa olmaz faktörlerinin hepsi, aceleciliği frenleyen unsurlar değil mi? Bunlarla
beraber uçağa, otobüse, ihaleye, nikaha, derse, randevuya vb. saatinde
yetişmek, acele etmeyi mübah, hatta zorunlu kılmıyor mu?
Demek ki, acele etmek
veya etmemekten önce verilmesi gereken birtakım önemli kararlar var. Ne zaman,
nerede, nasıl, ne şekilde, ne kadar süre ile acele edileceği kararı oldukça
önemli. Acele edilmemesi gereken yerde acele edilirse, şeytan karışıyor, acele
edilmesi gereken yerde de acele edilmezse tren, yani fırsatlar kaçıyor.
Yüksek kaliteli
yaşayabilmek için, söz konusu karar mekanizmasını çok etkin, rasyonel ve
verimli bir şekilde çalıştırmamız gerekiyor.
Genç bir öğrenci sabah
derse gidiyor, saatinde yetişmesi lazım, dolayısıyla da acele etmesi gerekiyor.
Plan proğram çok güzel, verilen kararlar yerinde, aldığı tedbirler, belirlediği
toleranslar sayesinde hiçbir sorun yok gibi gözüküyor. Ancak “kul kurar kader
gülermiş” derler ya: Patavatsız bir şöför gelip kaldırımda kendisine çarparsa,
aciliyet derhal yön değiştirmiş oluyor. Hayatını gayet güzel planlayıp
uygulayanlardan bu olaya şahit olanların aciliyeti, yaralılara yardım etmek
için, önceki acele işi tehir veya iptal etmek olarak değişebiliyor.
“Önce ölen önce gömülür”
atasözümüz hemen burada yerini alıyor.
İhale saatine geç kalma
telaşıyla aracını hızlı süren bir iş adamı, (ki, hızlı sürmeye muhtaç olacak
kadar tedbirsiz davranmaması gerekir) kaza yaparsa, soluğu ihale salonu yerine,
acillerde alabilir. Yeterli tedbir, dikkat ve özeni gösterdikten sonra da bir
bö gelip sokuyorsa (devenin üstünde dahi sokabilir), o zaman da, sığınacak ve
dayanacak daha güçlü bir kapı karşımıza çıkıyor:
“... Olur ki hoşunuza
gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için
bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216).
Kaliteli yaşamak için
kaliteli bir insan olmayı sağlayan faktörleri cebimize koymak için çok acele
etmemiz gerekir. Zira onları attığımız her adımda kullanmamız gerekecek.
(Çalışma, üretme, yardım etme, destek olma, gülümseme, nezaketli olma, affetme,
hoş görme, ölçülü olma, dikkatli ve tedbirli olma vb.)
Kaliteli yaşamayı
elimizden alan hırsızlarla hiç karşılaşmamak için, gerektiğinde kaçarak ve
acele ederek her türlü tedbiri almamız gerekmektedir. Bunların ihmale, şakaya
bile gelmeye, geciktirilmeye hiç tahammülü yoktur. (Kin-nefret beslemek,
tembellik, gıybet, inatçılık-iddiacılık, kıskançlık, başatlık, aşağılama,
suçlama, şüphecilik, önyargı, sabırsızlık, tahammülsüzlük, ifrat ve tefrit,
haddi aşmak, hata aramak, bilgiçlik taslamak, soruna odaklanmak, kibire esir
olmak vb.)
Hele bir de bu
hırsızları alışkanlık haline getirdiysek, yandı gülüm keten helva…
Sabır edilmesi gereken
yerde acele edersek, acele edilmesi gereken yerde ihmalcilik yaparsak başımız
dertten kurtulmayacak demektir. Duvarda dayalı merdivende iş yapan bir usta,
merdiven devrilmeye başlayınca (ki her türlü tedbiri almalıydı), en kısa sürede
nasıl sakatlanmadan düşebileceğine dair karar vermekte çok acele etmelidir. Zira,
merdiven beklemeyecek bir saniye sonra onu yere yapıştıracaktır.
Hayat boyu öğrenme
süreci devam edecek olan nitelikli bir müzik aletini üç ayda öğrenmeye kalkan
bir sabırsızın başına gelmeyen kalmayacaktır. En kötüsü de “ben beceriksizin
tekiyim” diye kendisine negatif etiketleme yaparak kurban rolü oynarsa, yine
yandı gülüm keten helva…
Dargınların barışması
hem güzeldir hem de çok gereklidir. Ancak taraflardan birisi elinde kızgın
közle dolaşıyorsa (öfke), barışmakta acele edip közlerden yanmak, akıllı bir
insan işi değildir.
Her hal ve şartta
öfkelenmemek kaliteli bir insanın özelliğidir. Ancak kendisine göre haklı
nedenlerle öfkelenen bir kişinin acele edeceği tek bir karar şekli vardır. O da
sabırlı olmak ve sakinleşmektir. Sabırı tüketmekte de asla acele edilmemelidir.
Hatta bu konuda hiç mi hiç harekete dahi geçilmemelidir. Efendimizin, amcası
Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi İslama davet ederek affetmesi, sabrın tükenmeyeceğinin
en güzel örneğidir.
Selam, sevgi ve
dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
4 Şubat 2017 Saat:
07.30. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı