Önce anı başlığından başlayayım:

1965 lerden önce fabrikasyon otobüsler yoktu kamyondan bozma önden motorlu otobüsler vardı ve yolcu fazla otobüs az olduğu için yolcuya fazla itibar ve izzet ikram yoktu.İstanbul’a göçün olduğu yıllar bilet bulabildiğine şükrederdi yolcular.

1968 den sonra fabrikasyon otobüsler çoğalmaya başlayınca arada rekabet olduğu için (zaten rekabet daima tüketiciden yanadır)yolculara itibar başladı.Önceleri yollarda da dinlenme tesisi fazla yoktu,yolcular azıklarını çıkarır bir kenarda veye otobüsün içinde yerlerdi artık soğan sarımsak kokularını siz hesap edin.

Otobüs dinlenme tesislerine yaklaşınca lambaları yaktığında o zaman teknoloji az mikrofon dahi yoktu.Muavin arkadan seslenir,falancı tesislerde kaptanınız yarım saat istirahat molası vermiştir akabinde bir edayla buyrun:

ÇAYLAR ŞİRKETTEN YEMEKLER ŞEVKET’TEN

Daha sonraları teknoloji ilerlemesiyle otobüslerde gelişti yolcuya izset ikramda nereyse artık mola vermeden expres servisler çoğalarak çaylarda yemeklerde şirketten olmaya başladı.


Efendim ben 40 senesini yurt içi ve uluslar arası yolcu taşıyan bir kaptanı, gitmediğim şehir ve ülke kalmadı gibi bir şey.

Trabzon lisesi orta okulla beraber aynı binada idi,8. sınıfa gittiğim de bile araba kullanabilirdim çünkü evimizde bir kamyondan bozma otobüsümüz vardı abim de şoförü idi.

Yedek anahtar bile yaptırmıştım gizliden onunla sınıfta sıranın boş bir yerine sokar marşa basar gibi yapıp ayaklarımla da güya varmış gibi debreyaj fren gaza basardım.Bir gün sanki önümdeki araç aniden durmuş bende çarpmamak için frene asıldım meğer önümde oturan öğrencinin ayağına basmışım sertce oda ahhh diye bağırmaz mı?Tabi hoca da heyy noluyor orda diyerek çıkıştı.

Trabzon lisesi yola yakın olduğundan gelip giden araçların sesleri duyulurdu helede eksozları boşaltılmış olanlar daha fazla duyulurdu.Ben çoğu arabayı çıkardıkları seslerden tanırdım marka olarak.

Okuldan çıkıp eve gitmeden önce araba tamircilerini ziyaret eder bakardım.Mekanik olan her şeye allerjim ve sempatim vardı.Bunun yanında lise 2 de edebiyat bölümünü seçmiştim.

Şimdi diyeceksin ki ne alaka mekanik ve edebiyat.Çalışan her mekanik aygıt bende bir şiir dinler gibi hisler uyandırırdı.Nasıl ki şiirde bir redif var çalışan aletllerde de vardır.Bir eski saatin çıkardığı ses sanki bana Allah Allah diye gelirdi,Daha sonraları anlıyorum tabiiki yaratılan canlı ve cansız kendi lisanlarıyla Allah’ı zikreder.

Yedek anahtarım olduğu için bazı geceler evde herkes yatınca ben kalkar sınıfta sıra arkadaşım olan Hasan Soytürk ki halen 50 senelik arkadaşımdır onunla gezmelere çıkardık.

Evimizin önü rampa idi adı,Trabzon’da düz yer mi vardı. Arabayı boşa salıp daha sonra marşa basar devam ederdik.
Sınıfımızda ki sevgilimin evinin önünden geçer cama çıkıp bana bakmasını beklerdik onunda haberi vardı zaten geleceğimden.

Bir seferinde cama bakarken arabayı kaldırıma fazla yaklaşmışım,derken gezer gene arabayı yukarıda stop eder evin önüne park edip sessizce eve girer yatardım.

Yazları tatil yerine ben abime muavinlik yapardım.Bir gün garaja gittik ben arabanın tavanına çıktım bagaj vermelerini beklerken simsar bir hışımla abime çıkışıyordu:yahu bu arabanın kapı kolları nerdeeee.
Abim de yazıhaneden çıkıp bana bağırdı ulan it kapı kolları nerde)))

Meğer ben sevgilimin evinin önünde kaldırıma fazla yanaşmıştım ya eski arabaların kapı kolları dışarda olurdu 
traş etmişim kapı kollarını.Mecbur başka otobüs mü var,abim şöfor kapısında girip kapıları içerden açtı yolcular bindiler.Artık benim abimin elinden ne çektiğimi tahmin edersiniz.

Ondan sonra abim anahtarımı aldı ama ben gene yaptırmıştım yenisini.Annem zavallı ne çekmiştir benden.

Ben alışmışm daha dururmuyum gece gezmelerine devam ama bu sefer çok dikkat ediyoruz arkadaşımla.

Bir gün abim beni çekti kenara tartaklıyor:ulan sen daha akıllanmadın mı nedir sende çektiğimiz bir gün birini ezicende başımıza iş aldıracaksın.Ben yok abi artık yapmıyorum desem de al bir tokat daha gene kaçırmışın arabayı dedi ben her ne kadar inkar etsemde.

Ulan kimi kandırıyorsun sen? meğer tebeşirle arabanın lastik önlerini işaretlemiş deyyus abim:)))
Eh artık yanımda arkadaşım var onun az ileri gel az geri git direktifleriyle arabayı aynı yere yanaştırıdık.


Ne başınızı ağrıtayım molaya geldik.

ÇAYLAR ŞİRKETTEN YEMEKLER ŞEVKETTEN


Arkası yarın devam ederiz..

İçinizde o eskiden olan radyo programını hartırlayanlarınız vardır sanırım, Arkası yarın.


Kalın sağlıcakla...
Halit Kesler 
( Çaylar Şirketten Yemekler Şevketten 1.bölüm başlıklı yazı Halit Kesler tarafından 10.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu