Değerli Dostlar;

Bu yazı için özellikle bu başlığı seçtim bugün. Çünkü bizler; toplum olarak misafirperver bir milletiz. Misafir ağırlamayı çok severiz.

Hiç farkına vardınız mı, bilmiyorum ama bu misafirperverliğimiz, yaşantımızdaki bazı olaylara da sirayet etmiştir.

Örneğin:

Bazen birileri konuşurken istem dışı ortamdan koparız, gözlerimiz uzaklara dalar. Farkına vardığımız anda ilk yaptığımız yorum: “Gözüm daldı; galiba misafir gelecek,” olur.

Ya da evdeki çocuklardan biri, başını ayaklarına doğru eğip de bacakları arasından bakınca; çay içerken bardağımızda yüzen küçük bir çöp görünce; yorumlarımız hep aynı doğrultuda olur:

 “Galiba misafir gelecek,” deriz.

Beklenmedik bir anda kapı zilimiz çalınca da ilk tepkimiz böyledir.

Aslında bu olaylar başka şeylere de yorumlanabilir ama biz hep misafir geleceğine işaret olarak kabul etmiş, öyle benimsemişizdir. Bu da bizlerin, ne kadar misafirperver olduğumuzun mühim bir göstergesidir.

Misafir seviyor olmamızın en önemli sebebi de bence: mensubu olduğumuz şerefli dinimiz İslam’dır. Çünkü biz; hem kendisi, hem atası misafirperverliğiyle meşhur bir peygamberin, Muhammed Mustafa’nın (sav) ümmetiyiz.

Rasulullah (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde:

“Üç dua şüphesiz- müstecaptır/makbuldür. Mazlumun (zalim hakkında) yaptığı dua/beddua, Misafirin (ev sahibi için)yaptığı dua ve babanın evladı için yaptığı dua.” * buyurmuşlardır.

Misafirin ve misafirperverliğin önemini anlamamız için bu Hadis-i Şerif, bize büyük bir müjdedir. Ben de evime gelen misafirlerden özellikle bize dua etmelerini rica ederim.

Ayrıca; (Urfalılar için özellikle belirtmek istiyorum.)

Urfalı olmamız sebebiyle bizim diğer din kardeşlerimizden farklı olarak büyük bir avantajımız vardır; o da, Peygamber efendimizin (sav) atası olarak bilinen İbrahim aleyhisselamın Urfa’da doğup yaşamış olmasıdır. O’nun misafirperverliği zaten dillere destandır.

İbrahim aleyhisselamın, hayatında hiçbir öğünü misafirsiz geçirmemiş olduğu rivayet edilir. Hatta bir defasında iki gün boyunca misafir edecek kimse bulamadığı ve bu sebeple kendisinin de o iki gün boyunca yemek yemeyerek aç kaldığı rivayet edilmektedir.

Rabbim bizleri, o gönlü geniş, cömert, misafirperver insanların yolundan ayırmasın. Amin.

 

(Bu arada; son yıllarda tekrar canlanan eski şairliğim sebebiyle bu konuda da bir şiir yazmak istedim. Cenab-ı Allah (cc) aşağıdaki dizeleri nasip etti. Beğeneceğinizi umuyorum.)

 

 

                     KAPIMIZ AÇIK

Kapımızı çalsın da; ha Müslüman, ha kâfir

Bizim için fark etmez; olur bize misafir

İkram ederiz ona; evimizde ne varsa

Hanemiz taş olsa da; gönlümüz ona safir

 

Oturup yesin bol bol; doysun pür afiyetle

Sohbetlere dalarız; koyu bir muhabbetle

Başımıza taç eder; kıymetini biliriz

Üstüne titreriz biz; büyük ehemmiyetle

 

Atamız İbrahim’dir (as); peygamberler atası

Hiç görülmemiş onun, misafire hatası

Sofrası hep açık olmuş; yiyecek yoksa bile

Satmış da ikram etmiş, evden tarağı, tası

                                                                   

                                                        Mustafa GÜL (Hamdi)

                                                         (20.01.2017)

Şiirin devamını bu sitede şiir bölümünde, aynı başlıkla yayınladım. Okumak isterseniz...

( Kapımız Açık başlıklı yazı Hamdi tarafından 16.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu