KÖYÜM

15 yaşıma kadar kesintisiz yaşadığım köyümü anlatmak isterim. Alaca-Çorum yolunun on beşinci kilometresinde bir bel üzerinde kurulan köyümüz, kuzeyden Gelhayır, doğudan Koyunoğlu, Çırçır, batıdan Elicek, Harhar, Karkın, güneyden Büyük Camili köyleriyle arazi komşusudur. Ana yoldan ayrılıp köyümüzden geçen tali yol, doğudaki bir kaç köyü ana yola bağlar. Bu yola biz, “Kürtlerin yolu” deriz.

Yolcular, toplu taşıtlardan yararlanırken, “Küre Beli’nde ineceğim” derler. Yani Küre Köyü önemli duraklarındandır, Alaca-Çorum yolunun...

İki rivayet anlatılır, köyün tarihçesiyle ilgili: Batıya doğru göç eden bir kafile nal yapmak atlarını nallamak için bir yerde konaklayıp körük kurarlar. Bu körüğe izafeten yöreye KÜRE adını uygun görürler. Günümüzde, pekmez kaynatmak için tandırda oluşturulan özel ocağa da KÜRE denmektedir.

İkinci rivayet ise:

Doğuda, belki de Sivas taraflarında araları açılan iki kardeşten birisi, ailesini çoluk çocuğunu alarak ve de “Beni seven peşimden gelsin diyerek yollara düşmüş. Zamanın yetkilileri nice güzel yerler, nice verimli topraklar önermiş. Fakat O, seçe seçe köyümüzün yerini seçmiş. Alaca-Çorum yolu o zaman keçi yolu gibi bir şeymiş. Yine de “Yol kenarına yerleşeyim de gelen geçen yolcular ve kervanlarla geride kalanlara haber yollar, onlardan haber alırım...” demiş.

Benim zamanımda köyümüz halkı, yalnız tarımla geçiniyordu. Tarım ilaçları bu günkü kadar yaygın kullanılmadığı için organik ürünler yetiştiriliyordu. Bu da ihtiyaca cevap veremiyordu. Halkın büyük çoğunluğu, kışlık yiyeceğini ve tohumluğu ancak elde edebiliyorlardı. Diğer ihtiyaçları, erkeklerin büyük kentlerde kısa süreli çalışmalarıyla sağlanıyordu.


Burasını yurt edindikten sonra, araziyi Türkçe isimlerle donatmışlar, karış karış. Arpalık, Alıçlı, Aydoğdu, Pirali, Çürük, Çayır, Kırgı, Tekarmut, Akçalı, Kızıl Bayır, Aktaş, Karataş, Bostan yeri, Armutlu Çukur, Çifte seki, Çetindere, Yayla, Topaktaş, Esme pınarı, Göğnüşün Yüzü, Bağların Başı, Haydaroğlu, Kerpiç Gölü, Mehmet Ağa’nın pınar, Deliyeter’in eşme, Kalender, Selanlı’nın Keh vb...

Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği Hacı Bektaş-ı Veli Diyar-ı Rum’u, yani Anadolu’yu nasıl Türkleştirdi ve Türkçeleştirdiyse, köyümüz büyükleri de yakın çevresini öyle Türkçeleştirmişiler. Toprağıyla, taşıyla...
( Köyüm başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 31.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu